ALDATMANIN ADI SİYASET, GERÇEĞİN ADI AÇLIK

YAŞAR GÖREN’in sözleriyle başlayalım:

“Tayyip Bey çıkıyor, İsrail’in Filistin’de yaptığı katliamlarla ilgili sert sözler söylüyor. Ama kusura bakmasın kimse, bu sözler sadece zevahiri kurtarmak için edilmiş laflardır. Çünkü samimiyet olsaydı, icraat da olurdu.”

Evet… Asıl mesele burada yatıyor. Çünkü gerçekten samimi bir irade olsa, ABD Başkanına çıkıp:

“Silah yardımını keseceksiniz!” der,
“Doğu Akdeniz’e silah taşıyan gemiler durdurulacak!” diye rest çeker,
“Gerekirse biz de Gazze’ye asker göndeririz!” diyebilirdi.

Türkiye’nin Libya’da da Doğu Akdeniz’de de deniz ve kara gücü var. İstesek, İsrail’e silah taşıyan gemileri tek tek durdurup ararız. Avrupa Birliği bile, Libya iç savaşı sırasında Türk gemilerini aramıştı. Demek ki yapılabiliyormuş.
Ama yapılmıyor… Çünkü meseleye ciddiyetle yaklaşılmıyor. Oysa Erbakan Hoca döneminde, koalisyon hükümetinin bütün zayıflığına rağmen Batı Şeria’ya BM barış gücü gönderilmişti. Demek ki istenirse oluyormuş.

O halde Türk halkını ve dünyayı sahte nutuklarla aldatmaya kimsenin hakkı yok.

Ekonomi Masalı
Mehmet Şimşek göreve geldiğinde aylık faizleri %5’e çıkardı. Bu ne demek? 100 lira, 14 ayda 200 lira oluyor. Sonra da “enflasyonu düşürdük” diyerek faizleri %3,75’e indirdi. Ama gerçek ne? Enflasyon bu oranların çok üzerinde.
Üstelik hükümet enflasyonu %50 göstererek emekçiye enflasyonun altında zam yapıyor, ama faiz lobisine %100 faiz ödüyor!
Faiz lobisine ballı börek, halka kuru ekmek…

Türkiye’nin döviz rezervi 175 milyar dolara çıktı deniliyor. Ama bunun adı “sıcak para.” Senelik 200 milyar dolarlık borcu ve faizi öderken bu para da gidecek.
Bir yanda TÜSİAD sermayesinin İsviçre’de tuttuğu 680 milyar dolar, diğer yanda Türkiye’nin 490 milyar dolarlık dış borcu… Eğer muktedir bir iktidar olsaydı, bu paralar ülkeye geri getirilirdi. Ama yapılmıyor.

Çünkü düzenin adı belli: Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapmak!
Bugün zengine villa, fakire gecekondunun bile hayali çok görülüyor.

Açlığın Adı Asgari Ücret

Asgari ücreti 22-23 bin lirada tuttuklarını söylüyorlar. Peki kiralar kaç? 35-40 bin lira! Bu ne demek biliyor musunuz? İnsanları açıkça açlığa mahkûm etmek demek.

Asgari ücretli markette file dolduramıyor, ev sahibinin kapısını çalamıyor. Emeklinin durumu daha vahim… 2005’te aldığı maaşın yarısını bugün alıyor. Yarım maaşa tam hayat mı yaşanır?!

Türkiye’nin ihtiyacı orta sınıfı güçlendiren bir ekonomi politikasıdır. Fakirden alıp zengine verme dönemi bitmelidir. Çünkü toplum ikiye bölünmüş durumda:

Bir yanda servetine servet katan azınlık,

Diğer yanda açlık sınırında yaşayan milyonlar…

Ve bu uçurum büyüdükçe büyüyor.

Bir tarafta sofralarda israf, diğer tarafta boş tencere!
<![if !supportLineBreakNewLine]>
<![endif]>

Gerçek tablo budur. Nutuklarla, hamasi laflarla bu milletin karnı doymuyor. Samimiyet icraatta belli olur, sözde değil.

Bu millet aldatılmaktan bıktı.

Halk ekmek kuyruğunda beklerken faiz lobisi Londra’da kahkahalar atıyor.
Artık sahte vaatlere değil, gerçek çözümlere ihtiyaç var!