Politika arenası bölünmelerin, kavgaların yanında, iğrenç olayların vukû bulduğu günlerin gölgesinde 2002 öncesine dönmeye başladı.
*
AK Parti 2002’den itibaren her ne kadar bütün seferlerden zaferle çıksa da 31 Mart ve 24 Haziran 2019’da hayati organlarından ikisini kaybetti. Bu organların birisi İstanbul, diğeriyse Ankara’ydı. Hiç şüphesiz ki İstanbul Türkiye’nin kalbi, Ankara ise beynidir.
AK Parti bu seçim öncesi “temiz eller operasyonu” başlatarak bazı belediye başkanlarının istifasını gerçekleştirmesi “metal yorgunluğu”nun tazahürüydü.
Bunu derinden hisseden halk, “Her Şey Güzel Olacak” sloganına inanıp tercihini CHP’nin lehine kullandı.
AK Parti yerel yönetimlerde kalp ve beyin fonksiyonlarını icra eden büyükşehirlerin yönetimini çeyrek asır sonra CHP’ye teslim etmek zorunda kaldı. “Millî Görüş” geleneğinden gelen siyasetçilerin yönettiği İstanbul ve Ankara el değiştirdi.
Bu değişimle birlikte Türkiye’nin en önemli marka şehirlerinde yaşayan halk, iktidara hasret olan CHP’ye göz kırptı. CHP’nin iktidara hazır olup-olmadığını, değişip-değişmediğini anlamak için bir fırsat verdi.
Türkiye’yi yönetebilmenin yeterlilik sınavı olan Ankara ve İstanbul’da millet umutla hizmet beklerken, CHP’nin bilinçaltındaki sıkıntılar birer birer nüksetmeye başladı.
*
CHP zihniyeti 1994 yılında İstanbul’u neden kaybetmişti?..
3Ç; yani Çöp, Çamur ve Çukurlar yüzünden...
3Y; yani Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklar yüzünden...
Ve uçkur davasıyla patlayan İSKİ Skandalı yüzünden...
Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin (SHP) adayı Nurettin Sözen 1989 yılı yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmuştu. Bu dönemde İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) Genel Müdürü olan Ergun Göknel, kendisinden 29 yaş küçük olan sekreteri Feray Karvar’la gayrı meşru ilişkiye girmiş, bunun sonucu olarak 22 yıllık eşi Nurdan Erbuğ’la araları bozulmuştu.
Ergun Göknel anlaşmalı boşanmak için eşine hiç tereddüt etmeden 8 milyar lira nakit para, son model bir otomobil ve lüks bir daire vermeyi kabul etmişti.
Fakat Genel Müdür Göknel’in servet ödeyerek boşamayı kabul ettiği Nurdan Erbuğ, aldatılarak yüzüstü bırakılmasını sindiremeyip, konuştukça musluklara su vermekten aciz İSKİ’den pis kokular yayılmaya başladı. Erbuğ konuştukça, İSKİ’de gerçekleştirilen Türk siyasi tarihinin en büyük yolsuzluk skandalı gün yüzüne çıkıyordu.
Ergun Göknel, paravan şirketler kurulmasını sağlamış, bu şirketler İSKİ’nin açtığı klor alımı ihalelerine girmiş ve değerinin kat ve kat fazlasına klor alımı gerçekleştirilmiş gibi gösterilerek büyük menfaat elde edilmişti.
Sonrası malum...
Millî Görüşçüler “94 Ruhu”yla iktidara yürürken, SHP uçkur ve İSKİ skandalıyla sandığın dibine gömüldü.
*
Peki, aradan geçen bunca süreçte CHP, “biz nerede yanlış yaptık?” sorusunu sorup sorunlarıyla yüzleşmeyi denedi mi?
Ne gezer!..
Huylu huyundan vazgeçer mi?
Bu sefer de FETÖ’nün, CHP Lideri Deniz Baykal’a kurduğu kaset kumpasıyla ilgili çok önemli bir skandal ortaya çıktı. İnternette yayımlanan Baykal görüntüleri rezaleti ortaya döktü. CHP lideri Deniz Baykal’ın gayrimeşru ilişki içinde olduğu iddiasıyla yayınlanan kasetin ardından Baykal, 10 Mayıs 2010’ta istifa ederek genel başkanlıktan ayrıldı.
Skandalın arkasından CHP’nin tartışmasız lideri, genel başkanlık koltuğunu Kemal Kılıçdaroğlu’na devretmek zorunda kaldı.
*
Gün geldi, yerel seçimlerde halkının değerlerine beyaz bayrak sallayan CHP ne yaptı? Fabrika ayarlarına döndü. Teşkilâtlardaki taciz olayları arka arkaya patlak vermeye başladı.
CHP Maltepe, Ümraniye, Avcılar ve Esenler teşkilâtlarındaki taciz olaylarını ardından Sultangazi İlçe Başkanlığı’nda da bir kadına taciz edildiği iddiası gündeme bomba gibi düştü.
Öyle ki, CHP’de kadınlara yönelik ardı arkası kesilmeyen taciz skandalları kitap bile yazdırdı.
Yazar Nazlı Eray, CHP Genel Merkezi’nde bir yönetici tarafından uğradığı cinsel taciz ve ahlâksız teklifi ‘Sis Kelebekleri’ isimli romanında anlattı.
*
Bu çirkinliklere tepki gösterenler, “Keşke ellerimiz kırılsaydı da bunlara oy vermeseydik. Bunların niyeti hizmet değil, azgın teke gibi milletin karısına-kızına saldırmakmış. Milletin namusuna tasallut eden bu ahlâksızlar ibret-i âlem için iğdiş etmeli...” diyerek pişmanlıklarını dile getirdi.
*
İnsanlar, CHP teşkilâtlarında vukû bulan yüz kızartıcı fiillerden dolayı günlerdir tartışma programlarını 18+ uyarısıyla takip etti.
Halk, ar damarı çatlamış ırz düşmanlarının hizmet değil, haysiyet cellatlığı peşinde koştuklarını öğrendi. Deştikçe pislikler, deştikçe mahvedilen hayatların çığlıkları yükseldi.
CHP teşkilâtlarındaki bazı kişilerin “Her Şey Güzel Olacak” diyerek tuzaklarına düşürdükleri kurbanlarına tıpkı Yeşilçam filmlerindeki gibi iğrençlikleri yaşattığı iddiaları kulaktan kulağa yayıldı.
Böyle giderse, yaptırımlar devreye sokulmazsa, adalet tecelli ettirilmezse teşkilâtın “azgın tekeler”i Kemal Kılıçdaroğlu’nun da başını yiyecek... Biz insanlık nâmına Kılıçdaroğlu’nu uyaralım; susma, sustukça sıra sana gelecek!..
*
Hamiş: Yüce dinimiz İslâm şu 5 şeyi korumayı emreder: Din, can, akıl, namus ve mal. İslâm’ın 5 şartının teminatı bu 5 meseleye dikkat etmek gerekiyor. Toplumun bütün kesimini perişan eden bu olumsuzluklara rağmen “İstanbul Sözleşmesi”nin iptal edilmesi için neden bir adım atılmaz, anlamak mümkün değil!..
Gürcan Onat 4 Yıl Önce
Eline sağlık, sade ve net bir şekilde gayet güzel ifade etmişsin. Umarım halkımız daha geç ve daha büyük facialar olmadan CHP’nin ne mal olduğunu idrak eder.