Dün Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle Adalet, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Sağlık, Sanayi ve Teknoloji Bakanlıkları’na yapılan atamaların yanı sıra uzun süredir tartışmaların odağındaki Boğaziçi Üniversitesi’nde de rektör değişimine gidildi.
Ve böylece Boğaziçi Rektörü Prof. Dr. Melih Bulu, 15 Temmuz tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle görevden el çektirildi. Yerine ise vekaleten yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Naci İnci getirildi.
*
Hafızamızı biraz tazeleyelim...
Prof. Dr. Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne 1 Ocak 2021’de rektör atanmasıyla birlikte, atamayı yapan İmam Hatipli Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iktidarına karşı “pasif direniş”le semboller üzerinden yeni bir savaş açıldı.
Sen misin bu atamayı yapan?!..
“Rektör”ü bahane ederek 4 Ocak’ta huzursuzluğun fitilini ateşlendi...
Polis ve öğrenciler uzun bir süreden sonra tekrar karşı karşıya geldi...
Boğaziçi’nde toplanan öğrenci görünümlü teröristler devreye girip, “Katil Polis” sloganları ile nümayişin üstüne nümayiş gerçekleştirdi...
Olaylara müdahale eden polisin “aşağıdan” sözü “sosyal medya” üzerinden “aşağı bak” manipülasyonuyla simgeleştirilerek algı operasyonu için düğmeye basıldı...
Cübbelerini giyen akademisyenler günlerce rektörlük binasına kıçlarını dönerek atamayı protesto etti...
“Taksim Gezi Parkı Olayları”nda olduğu gibi pusuda bekleyenler harekete geçirildi...
Hisarüstü’nde başlayan “sivil itaatsizlik” dalga dalga yayılmaya başladı...
Daha önceki dönemlerde George Soros tarafından organize edilen “renkli devrimler”in yerine devreye sokulan “dijital diktatörlük” harekete geçirildi...
Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün demokrasi ve özgürlük kılıfı altında düzenlediği sergide “Kâbe”nin fotoğrafı ayak altına atıldı...
Rektörün odasının basılıp, “istifa” seslerinin yükselmesinin ardından “destek kuvvetler”den art arda açıklalar geldi...
Taksim Gezi Parkı’nda “ağaç” metaforu üzerinden Türkiye’yi karanlık eylemlerin odağı haline getirmek isteyenler, Boğaziçi’ne atanan “rektör”ü bahane ederek Türkiye’ye parmak sallamaya başladı...
Çünkü mesele rektör değil, söz dinlemeyen iktidardı!..
Rektör istifa etmedi, iktidar ise arkası kesilmeyen “operasyon kasırgası”na tutuldu.
Politika arenası bölünmelerin, kavgaların, iğrenç olayların yanında darbe çığırtkanlıklarının vukû bulduğu günlerin gölgesinde 2002 öncesine evrilmeye başladı.
*
Ve 15 Temmuz’da yayımlanan sürpriz bir kararnameyle rektör Bulu’ya görevden el çektirildi.
Bunca can sıkıcı hadiseden sonra bu sürpriz gelişme nasıl okunmalı?..
4 Ocak 2021’den beri bunca eylem, nümayiş ve direnişten sonra ne oldu da bu aşamaya gelindi?..
Bulu neden istifa etmedi de, kararnameyle el çektirildi?..
Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan geri adım mı attı?..
Soruları uzatmak mümkün...
Fakat tasarruf hakkı sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; muhakkak bir stratejisi vardır.
Devletler bazen önü arkası kestirilemeyen ilginç taktik savaşları verirler. Perdenin önünde görülenle arkasındaki farklıdır.
Bu savaşta bazen bir insanı feda eder, bir nesli kurtarırsınız. Bazen de ajandası kirli birine yol verir, bütün toplumu ifsâd edersiniz. Tıpkı Fetullah Gülen gibi. Dini Diyanet İşleri Başkanlığı, eğitimi Millî Eğitim Bakanlığı yerine temsil yetkisine haiz kılınan “cemaat” göz göre irademize tasallut ettirildi.
İçimize yerleştirilen bu kripto ajanlar; dini “hoşgörü” adı altında “reform”a tabi tutarken, eğitim bahanesiyle en zeki evlatlarımızı ağlarına düşürüp zehirledi. “Üstü ihanet, ortası ticaret, altı cemaat”; döngüsünde faaliyet gösteren örgüt sistematik olarak toplumu zehirli bir sarmaşık gibi sarıp boğmaya çalıştı. Yetmedi; Mehmetçik görünümlü teröristlerle tıpkı PKK, DEAŞ, Taliban gibi vatanımızı teslim almaya kalkıştı.
Kanlı darbe girişimiyle vatanımızla birlikte millî irademizi teslim alıp özgürlüğümüze pranga vurmak istediler; BAŞARAMADILAR.
“İhanet”çiler ve “ticaret”çiler sahiplerinin yanına firar ederken, olan aklını kiraya veren “cemaat”çilere oldu. Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından ifsâd edilen bir nesil, aklını kiraya vermenin bedeline ödüyor.
***
Bütün Türkiye “15 Temmuz Millî Birlik ve Demokrasi Günü”nde bir ve beraber olduğunu bir kez daha dosta düşmana gösterdi. Bir kez daha şehid ve gazilerimizi rahmet, minnet ve hürmetle yâd ediyoruz.
***
15 TEMMUZ DESTANI NOTALARA DÖKÜLDÜ...
15 Temmuz, özgürlük seferimizin 0 noktası...
15 Temmuz, varlık-yokluk savaşından galip çıktığımız gün...
Tabi ki bugünü diri tutmak, unutmamak ve unutturmamak için enformasyonun bütün argümanlarını seferber etmek gerekiyor.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Milletin Zaferi, 10 Soruda 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Fetullahçı Terör Örgütü kitaplarının yanında “15 Temmuz Destanı” plağını lütfedip göndermiş. Bugünün aziz hatırası için Fahir Atakoğlu; milletimizin cesareti, fedakârlığı, kararlı ve onurlu duruşunun öyküsünü müziğin evrensel diliyle, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü’müzün sonsuza kadar yaşatılması dileğiyle notalara dökmüş...