Haberin Kapısı
2015-11-11 16:16:09

Cizre’nin Gözyaşları…

Doç. Dr. İbrahim Baz

11 Kasım 2015, 16:16

Şehirler medeniyetlerin sütunlarıdır. Şehirliler de şehrin...

Medine, medeniyetimizin anasıdır. Medine'nin mayaladığı Bağdat ve Buhara, Şam ve Şiraz, İstanbul ve İsfahan, Kahire ve Konya, Semerkant ve Sivas, Basra ve Bursa, Endülüs ve Erzurum, Kudüs ve Kufe medeniyet coğrafyamızın sütunları ve sembolleridir.

Her biri bir yönüyle taşır yükünü.

Bu sütunlardan biri de Cizre’dir. Cezerî diye bilinenlerin şehri yani Cezîretü ibn Ömer. 820’li yılların başında Ömer b. Tağlip tarafından imarı yapıldığı için bu isimle anıldığı kabul edilmektedir. O tarihten itibaren Cizre mamur bir şehirdir. Surların sardığı şirin şehir…   

İslam öncesi ve sonrasında her dinden ve dilden insan için cazibe merkezi olmuştur. Kaynaklar bize binli yıllarda ticaret yapan dört bine yakın Yahudi’nin yaşadığını haber vermektedir. Aynı şekilde çok sayıda Nasturi ve Keldanî’nin yaşamış olduğunu biliyoruz. Ancak Müslüman orduların gelmesinden itibaren her geçen yüzyılda sayıları artarak Müslümanlar da gelip yerleşmişler ve medeniyet merkezleri olan medreseler, dergâhlar, vakfiyeler kurmuşlardır. İpek yolu üzerinde bulunan coğrafi konumu itibariyle de her zaman siyâsî, iktisâdî ve ilmî bir merkez olmuştur.   

Eğer İslam medeniyetinden bahsedeceksek sözümüzün bir yerinde mutlaka Cizre’ye uğramak gerekmektedir. Ebul İz İsmail b. Rezzaz el Cezerî, İbnü’l Esir kardeşler, Molla Ahmed Cezerî, Ahmed-i Hâni ve aşk destanı Mem u Zîn, Faki Teyran, Şeyh Hâlid-i Cezerî, Şeyh Seydâ-i Cezerî ve Seyyid Ali Fındıkî onlarca isimden yalnız birkaç tanesidir Cizre’ye ruh veren ilim ve irfan ordundan.

Ahmed-i Hânî Mem u Zîn isimli eserinde Dicle ile dertleşirken Cizre’yi “sevgiliye” benzetir. Cizre işte bu nedenle olsa gerek hep bir sevgili gibi nazlı olagelmiştir. 

İbnü’l-Esir kardeşler Musul’a gittiğinde mahzun olmuştu Cizre. Ebu’l İzz Diyarbakır’a gittiğinde, Ahmed-i Hânî Doğubayazıt’a gittiğinde, Şeyh Halid-i Cezerî Basret’e gittiğinde, Şeyh Seydâ Musul’a gittiğinde yine hüzünlenmişti Cizre. Çünkü âlim ve ârifler şehirlerin ruhudur. Ruh ayrılırken beden ıstırap duyar.   

Lakin şimdi Cizre çok daha mahzun… Surların sırları kaybolmaya başladı. Surların gözlerinde kan var, sokakların karnı delik deşik edilmiş. Bu sefer âlimler ve ârifler değil Cizre’yi terk eden, kimi gençler terk etti âlimlerin ve âriflerin yolunu…

İşte bu nedenle Cizre yalnız mahzun değil bugün, gözyaşları dökülmekte…

Sokakların temizliği için herkes kendi evinin önünü süpürecekse, önce Cizre’liler Cizre’nin gözyaşlarını silmelidir… Zira Cizre sevginin şehridir.

Ona gülmek yakışır…   

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.