Haberin Kapısı
2017-03-02 15:29:35

Coğrafya Kaderdir'in Nasılı: GÜNEYDOĞU

Doç. Dr. İbrahim Baz

02 Mart 2017, 15:29

İbn Haldun bizim tarihimizin en parlak yıldızlarından biridir. Onun tarih felsefesi ve sosyolojisi üzerine birikiminin en büyük nedenlerinden biri, aşiretler arasında bulunması, insanları ve toplumu yalnız kitaplardan değil bizzat aralarında bulunarak da tanıması ve öğrenmesidir. Mukaddime bu birikimin semeresidir ve sosyal bilimcilerin el kitabı olacak bir giriş ve kaynak kitabıdır. 

İbn Haldun'un "saha birikimi" ona "coğrafya Kaderdir" dedirtmiştir. Yani bizzat coğrafyaların da kaderi vardır insanlar gibi. Bu kaderi, üzerinde yaşayan insanlar da paylaşırlar coğrafya ile birlikte: Acısı ve tatlısıyla...

Kaderin miktarı ya keder şeklinde tecelli ya da sürur. Ancak nasıl tecelli ederse etsin, her ikisi de geçicidir. Bunu iyi bilen irfan ehli "bu da geçer yâ HU" derken bu hakikati dile getirmişlerdir. 

Bu kaderi ve geçiciliği ben de bizzat tecrübe ettim bir kere daha Şırnak'tan Maraş'a doğru giderken. Son bir yıldır yaşanan olaylardan sonra güneydoğu illerinin giriş çıkışında çok sıkı kontroller yapılmakta. Bir yandan polis bir yandan asker tarafından. Özel araçla gittiğinizde bu kontroller fazla vakit almıyor. Polis ve askerin kültür seviyesinin yükselmesi, onların iletişim diline de yansımış durumda. Kontrollerin ve beklemelerin uzun sürmesinin kimseyi memnun etmeyeceğini düşündüklerinden olsa gerek, genel anlamda hızlı ve nezaketle davranıyorlar. Bu durum belki de devlet aklının daha önce yapılmış yanlışları bilmesinin daha doğrusu öğrenmesinin bir neticesidir. Bilindiği üzere yanlışlardan özür dileyen bir devlet aklına şahit olduk yakın zaman önce. Cumhuriyet tarihinde ilk defa...

Başkasını bilmem ama bu kontroller için iyi yapıyorlar diye düşünüyorum. Can veya canlar toprağa düşmesin; bir süre sıra beklemekten bir şey olmaz diye. Hatta her seferinde sabır eğitimi diye düşünüyorum... çünkü sabır da kitaptan öğrenilem birşey değil...

Barış sürecinden kısa süre önce Şırnak, Çukurca, Yüksekova, Şemdinli ve oradan Van'a geçmiştim. Tam 24 kontrol noktasından geçmiştik. Sonra Barış süreci geldi. Ne kontrol ne de bekleme. Yollar kadar dağlar da açık. Cudi senin, Gabar benim... Katoda şenlik, Berçelan da bayram... 

Gün geldi Barış bitti. Şimdiki durumu tekrar etmeme gerek yok.

Bugün otobüsle yolculuğu yaptım Şırnak'tan Maraş'a. Yalnız Antep'te kırk km.de dört detaylı arama yaklaşık iki saat. Yolcular gibi şoför de isyan halinde... 

Ben ise karmaşık duygular yaşıyorum.   Yapılmasını istediğim kontroller artık bu kadar da olmaz noktasına gelmek üzere. Sükunetimi korumaya çalışıyorum. Ancak şu soruları sormadan geçemiyorum:

  1. Güneydoğunun yaşadığı bu kader Kelamî bir konu mudur?
  2. Eğer teorik tartışma yapmak istemeyen var ise o halde pratikte müsebbibi kim?
  3. Dün dağlar açıkken bugün yollar neden kapandı?
  4. Madem sorun var. Çözüm hakkında kim hangi soruları sormakta ve nasıl bir sorumluluk üstlenmektedir?

Hamiş: Ezberlenmiş cevaplar ancak öfkeyi ve ötekine düşmanlığı artırır...

Not: Yazıyı tam paylaşmak üzereydim ki Yenişafak'tan bir bildirim geldi: Gaziantep valiliği: Üç DAİŞ'li canlı bomba yakalandı.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.