Dünya 2020’nin başından beri Koronavirüs (Kovid-19) salgının istilası altında; hem de topsuz, tüfeksiz bir istila. İnsanlık büyük bir imtihanın eşiğinde. Teknoloji ve zenginliğin para etmediği, süper güçlerin acz içinde debelendiği “büyük buhran” yaşanıyor. Zayıfları sömüren “kapitalizmin patronları” canlarının derdinde.
Barbar Batı şokta!.. Bâtıllar dün İslamofobi salgınını körüklenirken, bugün Müslümanlardan içine düştükleri hastalıktan kurtulmak için dua bekliyor. Dün Müslüman kadınların peçe takması yasaklanırken, bugün minarelerden okunan ezanlara eşlik ediyor. Yani tarih bir kez daha tekerrür ediyor; “Kostantinopolis’te kardinal şapkası görmektense Müslüman sarığı görmeyi tercih ederim” diyerek Müslümanların himmetine sığınıyor. Hedonizmin kural tanımaz azgınlığında isyana sürüklenen cüzzî irade, Küllî İradenin önünde boyun büküyor.
Bir tarafta kıta, ırk, renk, din, dil, zengin, fakir ayırt etmeyen salgın; diğer tarafta ise ektiğini biçen çâresiz insanlık. Can derdine düşen bîçâreler, Koronavirüs saldırısına karşı aynı cephede mücadele veriyor. Bir çâre, bir şifa arıyor.
Ezanlar susmasa da; Kâbe tavafsız, mihrablar imamsız, mâbedler cemaatsiz, namazlar safsız, cumalar selâsız, kandiller coşkusuz, Ramazanlar teravihsiz, bayramlar namazsız günlere geçiriyor. Tevekkül ve tefekkürle yoğrulan gönüller yeni bir fethin sancılarını yaşıyor.
Tıpkı Mekke’nin, Kudüs’ün, İstanbul’un fethi gibi; hasta ruhlara deva, dertli gönüllere şifa aranıyor.
***
Bugün seferin zafere dönüştüğü, bir çağın kapanıp yeni bir çağın açıldığı müjdeli belde İstanbul’un fethinin 567. Yıldönümü. 16 Mart’tan beri kapılarına kilit vurulan camilerimiz, “Le tuftehanne’l-kustantîniyyetu. Fe le niğme’l-emîru emîruhâ, vele niğme’l-ceyşu zalike’l-ceyş” (Konstantiniyye elbette fetholunacaktır. O’nu fetheden kumandan ne güzel kumandan, O’nu fetheden asker ne güzel askerdir) müjdesine nail olunan 29 Mayıs günü yeniden açılıyor.
Müminler inşirâha ermenin sevinciyle mâbedlere koşuyor... Hacı Bayrâm-ı Velî’de, Selimiye’de, Eyüp Sultan’da, Fatih’te, Yavuzselim’de, Bayezid’de, Süleymaniye’de, Sultanahmed’de, Yeni Camii’de, Büyük Mecidiye’de, Çamlıca’da şükür secdesine kapanmak için sabırsızlanıyor.
***
Bugün Cuma günü... Bugün Fetih günü... Bugün İstanbul’un manevî fatihi Akşemseddin’in müjdeli komutan adına Ayasofya’da ilk hutbeyi irâd ettiği gün... (Fethin üçüncü günü Cuma günü Fatih, Ayasofya’ya gelip ilk Cuma namazını askerleriyle beraber kılmıştır. İmamete İstanbul’un fethinin manevî mimarı Akşemseddin geçmiş, ilk olarak Fatih nâmına hutbeyi de O okumuştur.)
Bugün Fatih’in askerleriyle birlikte secdeye giderek, şükür gözyaşlarıyla hamd-ü senâ ettiği gün...
Fakat 85 yıldır fethin sembolü Ayasofya, berzah âleminde Fatih ve ordusu mahzun... Ayasofya açılmadıkça, burada alınlar secdeye gitmedikçe bu beldede hüzün bitmeyecek.
***
Önceki gün Yassıada’da milletin iradesine 60 yıl önce tasallut edenlerin sürdüğü kara lekenin izleri silindi. Demokrasi ve Özgürlükler Adası (Yassıada); özgürlüğün, adaletin, demokrasinin, millî iradenin simgesi oldu. Bugün ise 85 yıl önce aynı zihniyetin Ayasofya’ya sürdüğü kara leke hâlâ Ümmet-i Muhammed’i utandırmaya devam ediyor.
Gün fethin simgesi Fatihin Vakfiyesi Ayasofya’nın üzerindeki kara lekeyi silme günüdür. Gün alınların secdeye değmediği Ayasofya’yı ibadete açma günüdür. Gün kutlu mâbedi ezanlarla süsleme günüdür. Gün Menderes’e gösterilen vefayı Fatih’e de gösterme günüdür.