“HAyır”cı cephesinin hem her defasında demokrasi nutku atıp, hem de talepleri yerine getirilmeyince diktaya kodlanmış dimağlarıyla milleti tehdit etmesi yeni bir şey değil. İşte bu alışkanlıklarının tezahürü olarak, 16 Nisan'da 18 maddelik Anayasa değişikliğini oylamak için sandığa gidecek halkı “EVET” vermeleri halinde kaos ve kanla korkutarak bütün yollara tevessül ediyorlar. İttihat ve Terakki zihniyetinin ölmediğini her fırsatta sahneye koyan figüranların akla zarar beyanları, devletin ve milletin bekasına ölümcül darbeler indiriyor. Barış ve gönül dilinin yerine birbirini yeren, ayrıştıran nefret dili kullanılıyor. Eleştiri ve özeleştiri kültürünün mumla arandığı; kan ve gözyaşının zirve yaptığı bir dönem yaşanıyor. İşte birlik ve beraberliğimizi tehdit eden iç ve dış gelişmelerden birkaç örnek...
AHMED-İ HANİ’NİN YEŞERTTİĞİ COĞRAFYAYI ÇORAĞA ÇEVİRDİLER
AK Parti’nin çözüm sürecine dahil etmek için diyaloğa girdiği Halkların Demokrasi Partisi Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın dağdan şehirlere inerek “çukur” kazıp “kan” döken PKK’nın sözcülüğüne soyunup, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a parmak sallayarak, “Seni Başkan yaptırmayacağız” meydan okumasının sonuçları ortada. PKK ve PYD/YPG terör örgütleri Sur, Dargeçit, Derik, Nusaybin, İdil, Silopi ve Cizre ilçeleri başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri’nde aylarca “çukur ve tünel terörü”yle haklarını savunduklarını iddia ettikleri insanları canından, yurdundan, yuvasından etti. Suriye’deki iç savaşı Türkiye’ye yayma gayretleri Türk Silahları Kuvvetleri’nin üstün gayretiyle engellendi. Özgürlük çığırtkanlığı yaparak halkını köleleştirmek isteyenlerin kirli oyunu deşifre oldu. Onun için bu millet “HAYIR”cılara bir kez daha haddini bildirecek.
HACI BEKTAŞ-I VELÎ’NİN GÖNÜLDAŞLIĞINA NİFAK SOKTULAR
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Genel Kurulu'na katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlık sistemi üzerine yaptığı konuşmada, “Başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz. Açık ve net...” ifadeleri hafızalardaki yerini hâlâ koruyor. Meclis’te kavga gürültü arasında çıkan 18 maddeyi ve Türkiye’yi iyi okumayan Kılıçdaroğlu’nun “Başbakan bir partiden, cumhurbaşkanı başka bir partiden olursa, doğacak çatışmaları niye anlatmıyorsunuz...” çıkışıyla amaçlarının “üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek” olduğunu tevile gerek duymadan açık etti. 15 Temmuz “kontrollü darbe” iddiasının referandum propagandasına alet edilmesi ise birlik ve dirliği yaralayan kirli bir manipülasyon. İktidar yüzü görmeye hasret olan CHP’lilerin defaatle değişik kişilerce “evet çıkarsa ortalık karışır” zorlamasının eski alışkanlıklarının tekrar nüksettiğinin tezahürüdür. Onun için bu millet her şeye “HAYIR”cı zihniyeti bir kez daha adalet terazisinde tartacak. Bu milletin değerlerine savaş açarak sindirmeye çalışanlar kazanamadı; yine kaybedecekler.
MEVLÂNÂ’NIN HOŞGÖRÜSÜNE FİTNE BULAŞTIRDILAR
Devrik genel başkan CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın Trabzon'da anayasa değişikliği ve referandumla ilgili yaptığı konuşmada, “Böyle bir yetkiyi peygambere versen peygamberi bozarsın. Olmaz, kimseye bu yetki verilmez, verilmemeli...” beyanıyla bir kez daha haddini aştı. Hızını alamadı, “Halk oylamasında ‘hayır’ çıkması durumda, 1922'de İzmir’de düşmanı denize dökmüş gibi sevineceğiz” ifadesiyle zihin altındaki ihtirası fâş etti. CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt ise Baykal’ı fersah fersah geride bırakarak ‘evet’ oyu verenleri İzmir’den denize dökmekle tehdit etti. İşte CHP zihniyeti, işte Baykal ve yoldaşları bu!..
Bizim politikacılar iç siyasetin ateşli fitnesinde birbirini yerken, coğrafyamızda nifak tohumunu yeşertmeye çalışan şer ittifakı var gücüyle saldırıyor. Batılı ülkeler fırsatını bulduklarında atlarıyla, itleriyle insanlığı ayaklar altına almaya devam ediyorlar...
HİTLER’İN NAZİ KALINTISI FAŞİST RUHU TEKRAR HORTLADI
Faşizmin öncü kuvveti Almanya gerek yayın organlarıyla, gerekse politik tavrıyla Türkiye’ye alenen hasımlığını ilân etti. Anayasa değişikliği ve referandumla ilgili olarak vatandaşlarıyla buluşacak olan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ardından Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin konuşmalarını iptal eden Almanya, arkasından da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Hamburg'da yapacağı toplantıya izin vermeyerek âdeta diplomatik teamülleri infilak ettirdi. Almanya'da yaşayan 3 milyon Türk’ün özgür iradesine ipotek koyarak Hitler’in Nazi kalıntısı faşist ruhunu tekrar hortlattı. Alman basınının mesnetsiz saldırılarının ardından Almanya’nın yeni Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier yemin töreninde hedefe Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı koyarak hadsizce yaptığı açıklama, “maskeli balo”nun artık sona erdiğinin ilânı oldu. İnce siyaset, hakiki feraset sahiplerinin küfrün tek millet olduğunu görmemesi ahmaklıktır.
HOLLANDA POLİSİYLE, ATIYLA, İTİYLE SALDIRIYA GEÇTİ
Almanya’nın goygoyculuğunu yapan Hollanda ise 11 Mart'ta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun önceden planlanmış toplantısını, sonra da uçuş iznini iptal etti. Aynı gün Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ise referandumu gurbetçilere anlatmak için geldiği Hollanda'da polisin kanun tanımaz tutumuna maruz kalarak sınır dışı edildi. Rotterdam sokaklarında bu faşizan tutuma tepki gösteren Türkler at ve itlerle yerlerde sürükleyerek geçmişte Bosna'da Sırpların soykırıma tabi tuttuğu, tecavüz ettiği, toplama kamplarında işkencelerle ölüme terk ettiği, dahası soykırıma tâbi tuttuğu Boşnakların yaşadığı travmaya bir yenisini daha ekledi. Barbarlığın ne demek olduğunu dünyaya bir kez daha gösterdi. Avrupa ülkelerinin arka arkaya koyduğu bu densiz davranışları diplomasi tarihine bir kare leke olarak geçti.
AVRUPA BİRLİĞİ RÜŞTÜNÜ BİR KEZ DAHA İSPAT ETTİ
“Hıristiyan Kulübü” ve “Haçlı İttifakı” olduğunu susarak teyit eden Avrupa Birliği rüştünü bir kez daha ispat etti. Hâlâ anlamadınız mı?!.. Mesele insan hakları savunuculuğu değil; Türkiye’nin güçlenen demokrasisine, büyüyen ekonomisine, güven ve istikrarına çelme takmak. Almanya, Hollanda, Bulgaristan, İsviçre Haçlı Ordularını 4 koldan Türkiye’nin üzerine saldırtıyor.
MÜSLÜMANLARA KARŞI “KÜFÜR TEK MİLLETTİR” POZU
Katoliklerin ruhani lideri Papa Francesco geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği’nin temeli sayılan 1957 tarihli Roma Anlaşması'nın 60. yıldönümü törenleri kapsamında Roma'ya gelen AB liderleri ile 27 üye ülkenin yöneticilerini Vatikan'daki Apostolik Saray'da ağırladı. Birliğin geleceği ile ilgili endişelerini dile getirerek, “Haçlı İttifakı”nın yeni vizyon ve umuda ihtiyacı olduğunu telkin etti. Daha önce yaptığı açıklamalarda “3. Dünya savaşındayız, fakat parça parça...” diyen Papa Francesco, dünyayı sömüren ittifakın liderlerini huzurda toplayarak birbirine düşmüş Müslümanlara karşı “küfür tek millettir” pozu verdi.
İŞTE SIRF BU YÜZDEN; 16 NİSAN, 15 TEMMUZ'UN ERTESİ GÜNÜDÜR.