DERS MÜFREDATIMIZ SÖMÜRGE MANTIĞINA GÖRE İNŞA EDİLMİŞTİR
Eğitim sezonunun açıldığı şu günlerde eğitim üzerine yazdığım yazıları devam etmek istiyorum. Belki ileride birilerinin işine yarar.
Benim dikkatimi çeken en önemli unsur, ders sayımızın oldukça (hatta abartılmış bir şekilde) fazla olmasıdır. Örneğin bir lisede haftalık 17, ortaokulda ise 14 farklı ders okutulmaktadır.
Bu ne ya....
Bunun adı eğitim mi?
Yoksa bunun adı sadece o derslerin okutulduğunu göstermek mi?
Bu kadar farklı ders okumaya çalışmak insanda bocalamaya neden olmaz mı?
Çocuğun derslere ve o dersi okutan öğretmene karşı konstantrasyonunu bozmaz mı?
Yani körpecik zihinlere bu kadar birbirinden farklı dersleri enjekte etmekle onları eğittiğimizi ve geleceğin ilim adamlarını yetiştirdiğimizi mi sanıyoruz?
Hangi pedagog ve eğitimci bu ilkeleri ortaya koymuş....
Bütün bunlar sömürge mantığıdır. Sömürge ülkeleri, sömürdükleri ülkelerin/ulusların uyanmamaları için bir sürü dersi allayıp pullayıp okullarda öğretmeye çalışmakta, böylece bu körpecik beyinleri köreltip asıl yapılanı görmesini engellemeye çalışmaktadırlar.
Bu uyuşturulmuş beyinler, hayatlarının en verimli çağlarını (7-20 arası yıllarını) kendileri için hiç bir faydası olmayacak (sadece bir üst okul olan üniversiteyi kazanmalarını sağlayacak) lüzumsuz bilgileri öğrenmekle heba etmektedirler. Sonuçta bu eğitim kargaşasından başarılı bir şekilde çıkan kişiler (bu bir başarı mı yoksa tamamen yontulmak mı) üniversiteye girmeye hak kazanmaktadırlar. Üstelik 12 yıl boyunca okudukları bilgilerden sadece bir alanı seçerek onda uzmanlaşmakta ve 12 yıl boyunca okudukları diğer dersleri de unutmaktadırlar.
12 yıl boyunca okutulan derslerde öğreniliyor mu? yoksa uyuşturuluyor mu? onu da ayrıca tartışmakta fayda var. örneğin 12 yıl boyunca ingilizce eğitimi verilmesine rağmen öğrenilen sadece bir kaç kelime... o bir kaç kelime için 12 yıl harcamaya gerek yok. Bir kaç saatte öğretebiliriz