Ülke gündeminde son zamanlarda en çok gördüğümüz başlık özkıyım yani intihar. Dünyanın bir yanında daha fazla anılar biriktirebilmek için hayatta kalma çabası içerisine giren hasta insanlar ve bir yandan da daha fazla bu Dünya'da yaşamak istemeyen insanlar var. Peki bu insanların bu kadar zıt fikirli olmalarının sabepleri nedir? Ve bu sebepler sonradan mı gelişiyor yoksa doğdukları andan itibaren var mı?
Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre her 40 saniyede bir 1 kişi intihar etmektedir. Ve her 20 intihar teşebbüsünden 1 tanesi ölüm ile sonuçlanmaktadır. En çok kayda geçen sebepler ise; Hastalık, geçim sıkıntısı, istediği kişi ile evlenememe, ticari veya ekonomik başarısızlık.
Türkiye'de kayda geçen son intihar vakalarının sebebi ise geçim sıkıntısı. Tüm dünyayı etkisi altına alan bir virüs ile karşı karşıyayız. Ve bu durum sosyal hayatı, eğitimi, ekonomiyi ve daha birçok şeyi olumsuz olarak etkilemektedir. Etkilediği en önemli faktörlerden bir tanesi de intihar vakalarıdır. Peki sizce bu durum için sadece corona virüsünü sebep göstermek doğru olur mu?
Bir tam kapanma sürecinin içerisindeyiz ve alınan kararlar içerisinde en çok etkilenen sınıf işçi sınıfı ve mahalle esnafları oldu. 3 gün boyunca siftah açamadan dükkanını kapatan kokoreççi hayatına son verdi. Hatay'da 25 yaşındaki genç, geçim sıkıntısı sebebiyle 8 katlı bir apartmanın çatısından atlayarak intihar etti. Antalya'da bir anne ve kızı yine geçim sıkıntısı sebebiyle evlerinde hayatlarına son verdi. Hatta bu veriler o kadar arttı ki sadece medya üzerinden değil sosyal hayatımda bile intihar eden insanları birebir duyar oldum. Peki sizce suçlu kim?
Tam kapanmada yeterli önlemi almayan devlet mi? Yoksa tam kapanmaya sebep olan corona mı? Daha da derine inersek coronaya sebep olan yarasa çorbasını içen kişi mi? Aslında bakarsanız hepimiz biraz suçluyuz.
İntihar eden bir kişinin mektubunda yazan yazı şuydu: "Eğer bugün sokakta biri bana gülümserse inithar etmeyeceğim. "Bu hayattan vazgeçmesine sebep olan nedeni hiçbirimiz tam olarak bilemeyeceğiz. Belki geçim sıkıntısıdır. Ama bizden para değil samimi bir gülümseme istemiş. Belki de sevgisizliktir. Sebep ne olursa olsun o sokaktan geçen tek bir kişi buna engel olabilirdi.
Bazen sırf ailesine bakamadığı için canına kıyan insanlar aklıma geliyor ve Dünya'daki herkes malının kırkta birini yoksul bir aileye verseydi o zaman belki de fakir tek bir insan kalmazdı diyorum. Hz. Ömer, zamanında yanında çalışan kişilere emir vermiş: "Dağlara buğdaylar serpin ki müslüman ülkesinde kuşlar aç kalmasın. “diye. Bırakın insanları hayvanların ne yiyeceğine kadar düşünmüş. Osmanlı zamanında da herkesin durumu o kadar iyiymiş ki insanlar zekâtlarını verecek kimse bulamazlarmış ve belli başlı yerlerde bulunan sadaka taşlarına koyarlarmış zekâtlarını. Osmanlı zamanında inithar vakalrının sayısı da yok denecek kadar azmış.
Üzgün olarak dile getiriyorum ki ülkemizde her geçen gün bu durumdan uzaklaşıyoruz. Artan beyin göçleri ve yerini dolduran mülteci sayısı sadece maddi olarak etkilemekle kalmıyor özbenliğimizi de tehlikeye atıyor. Mutsuzluk oranı artıyor ve daha ucuz maaş bağlayarak çalıştırdığımız Suriyeliler işsizlik oranını arttırıyor. İstihdam sağlanamıyor ve okuyan işsizler olarak hayata tutunmaya çalışıyoruz.
Herkes ya çok zengin ya da çok fakir. Ortası yok. Bu da kapitalizmin esiri altında kaldığımızın göstergesidir. Savunduğum şey kominizm değil. Eğer doğru bir şekilde zekât verilseydi tarihte tıpkı ecdadımızda olduğu gibi bizde de yoksul tek bir insan olmayabilirdi.
"Verecek bir şeyim yok Ya Rasulallah ."diyen bir sahabeye: "İnsanlara tebessüm etmeniz de bir sadakadır."demiş efendimiz. Belki de sadece bu hadisi hayatımıza geçirmiş olsaydık bile o sokaktaki gülümseme bekleyen kişiyi intihar etmekten kurtarabilirdik.
Aişe Nur 4 Yıl Önce
O kadar güzel düşünülmüş ve yazılmış ki Allah razı olsun kardeşim
Sueda 4 Yıl Önce
Kaleminize sağlık.
Furkan 4 Yıl Önce
Ağzına sağlık yüreği güzel insan
Muhammed Fatih KARATAY 4 Yıl Önce
Elinize sağlık çok güzel bir makale olmuş.
Kardelen 4 Yıl Önce
Şu günleri çok güzel özetlemiş bir yazı
Polat 4 Yıl Önce
Ağzınıza sağlık tercüman olmuşsunuz içimizdekilere
Tuğba 4 Yıl Önce
İyi ki sizin gibi güzel fikirlere sahip insanlar hala var :) Çok güzel olmuş .
Hümeyra 4 Yıl Önce
Kaleminize sağlık makaleniz çok ince düşünülmüş. Umarım müslüman ülkesinde hiç bir canlı aç kalmaz.
FARUK 4 Yıl Önce
Güzel bir yorum tebrikler gündemi özetlemiş
Gezgin 4 Yıl Önce
Malesef gerçekler
Şura 4 Yıl Önce
Gayet başarılı
Çiğdem 4 Yıl Önce
Çok güzel özetlenmiş.. suçlu hepimiziz paylaşmayı bilmeyen unutan bizleriz.. Her şeyi hakkımız sanan bizler sağlığımızın tamamen şans olduğunun farkında olmayan bizleriz.. Suçlu devlet korona değil.. bizim zor zamanlar için bir sığınağımız yokmuş görmüş olduk dahada beter bir hale doğru yol alıyoruz.. Allah sonumuzu hayretsin emeğinize sağlık...
Gülsün 4 Yıl Önce
Kaleminize sağlık
Sara 4 Yıl Önce
Elinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş
Elanur 4 Yıl Önce
Yüreğinize, kaleminize sağlık
Esra 4 Yıl Önce
Yüregine sağlık güzel insan
Hayriye 4 Yıl Önce
Yüreğine sağlık Çook güzel olmuş kardeşim
Güldeste 4 Yıl Önce
Güzel özetlenmiş bir yazı olmuş.
Zübeyde karatay 4 Yıl Önce
Cok ince ve naif yazılmış