Türkiye’de yönetime talip olanların ne yapması gerektiği sorulsa, bunlardan bir tanesinin Şırnak’tan Hakkâri’ye karayolu ile geçmek olduğunu söylerim. Bu yolculuğun iki temel faydasını görecektir. Birincisi genel bilgi, görgü ve tecrübesini artırır. İkincisi ve daha önemlisi ise bölgede yaşanan sorunları ve çözüm yollarını birinci elden değil, bizzat tecrübe ederek öğrenme ve anlama imkânı bulur. Keşif meraklılarını hayran bırakacak vahşi doğasını ve henüz otantik yapısı bozulmamış kültürel öğeleri gözlemleme şansını saymıyorum bile.
Bunca güzellik yanında, fakirlikle zenginlik arasındaki uçurumu, kaçakçılığın farklı anlamlarını, yetersiz devlet ricalinin sebep olduğu sorunları, cehaletin ne demek olduğunu, bazı köylerdeki güzellik salonlarını, henüz ilkokul çağındaki çocukların anlamına bilmedikleri politik işaretler yaptıklarını, her şehrin ve hatta bazı köylerin kendisini dünyanın merkezi gördüğünü de öğrenecektir. Yolun bazı noktalarda Irak topraklarından geçtiğine, bazı aşiretlerin çoğu köylerinin Irak tarafında olduğuna, sıradan bir evin kapısını çalıp misafir olduğunda ne kadar yürekten ikram yapıldığına şahit olacaktır. 15 yaşındaki bir kız çocuğunun, bir annenin bilmesi gereken hemen her şeyi tecrübe ile öğrendiğini kendi çevresindeki 25 yaşına gelmiş bir kız çocuğunun yumurta ve makarna pişirmekten başka bir şey bilmediği ile mukayese edecektir. Onlarca sayfa sürecek tecrübe ve yüzlerce sayfa alacak duyguların içerisinde, bir tandırın kenarından geçerken sadece baktığını gören bir teyzenin hemen ikram ettiği sıcacık tandır ekmeğini asla unutamayacaktır. Bilmek için duymak, anlamak için yaşamak gerekiyor.
Bugünlerde Cizre ve Yüksekova’nın il, Şırnak ve Hakkâri’nin ilçe olması yönündeki bir aylık yoğun tartışmalar sonunda, başlanan noktaya dönülmüş olması herkese bir şeyler söylemektedir. Bu söylenenler aslında o kadar çok ki…
İki ilçenin il olma konusunun ilk defa dillendirilmeye başladığı günlerde, Şırnak’tan bazı eşraf bu konuda bizden yardım istemiş ve sabahtan ikindi vaktine kadar beraber Şırnak’ın il kalmasının yollarını belirlemeye çalışmıştık. Bu toplantıda bazılarının duygusal bir ruh içerisinde, Şırnak’ın cezalandırılmak istendiği gibi yanlış bir düşünceye kapıldıklarını görmüştüm. Sonunda Şırnak il kaldı ve iyi ki de kaldı. Keşke Cizre de il olabilseydi. Cizre’nin il olmasının gerekçeleri de çok uzun bir konu, ancak biz burada yalnız Şırnak üzerinden, yaşananların kime ne dediği hususuna temas etmek istiyoruz.
Devlet Ricaline: Sosyal sorunların doğru ve uzun vadeli çözümü için “masa başı çalışmasının uzun süreli ve dinamik bir şekilde yapılma zarureti vardır. Kırk kere ölçmek bir kere biçmek deyimi belki de en çok sosyal olaylar için geçerlidir. Şırnak’ın ilk baştan il yapılması ne kadar yanlış ise bu konjektürde il olmaktan çıkarılması daha büyük bir yanlış idi. Bilesiniz ki Şırnak’ın ilçeye dönüşmesini yalnız manipülasyon yapmak için bekleyenler vardı.
Diğer bir konu ise Şırnak kelimesi Şehr-i Nuh kelimesinden türememiştir. Bu bir yakıştırmadır. Şırnak kelimesi Arami ve Süryani dillerinde kullanılan bir kelimedir. Arapça’ya da İpek böceği anlamına gelen bir kelime olarak geçmiş olmalıdır. Kürtçe “Şırnex” şeklinde yazılmakta ve sonu “ex” eki ile biten bölgede çok sayıda yerleşim yeri bulunmaktadır. Beytüşşebap’a bağlı “Geznex” gibi.
Şırnaklılara: Şırnak 24 Temmuz 1914 tarihinde ilçe, 26 yıl önce de il olmuştur. Bütün Güneydoğu’da havası en güzel şehir Şırnak’tır. Cudi Dağı gibi şehrin kendisinden dahi önemli bir markası bulunmaktadır. Gelinen durumda, Şırnak’ın il olmasından sonra başta belediye başkanları ve STK’lar olmak üzere, şehrin gerçekten bir il olması ve ilerde de il kalması için kimin neler yapıp yapmadığını gözden geçirmesi gerekmektedir. Elde olanın kıymeti zamanında bilinmelidir. Cudi Dağı’ından ve bu dağda duran Hz. Huh’un gemisine binen her tür varlıktan ilham alınarak Şırnak, yeniden çok kültürlülüğün ve birlikte yaşamanın en güzel örneklerinden biri haline dönüştürülmelidir.
Yazıya devam edecektim ama telefonuma bir bildirim geldi. Cizre’de patlama sonucu sekiz şehit, 45 yaralı var...
Burada söz bitti. İçimdeki harfler harp düzenine geçti… Cehalete, ihanete, vahşete ve ülkemin insanının kardeşliğine kastedenlere karşı…
Şırnak’ta huzur yalnız Şırnaklıların iradesi ile gerçekleşecektir. Yeni bir Şırnak inşa edilirken yalnız yollar ve evler değil, tarihin tecrübesiyle huzur da inşa edilmelidir… Her şey insan içindir…