ABD kaybettiği gücü ve prestiji geri almak için Rusya ve Çin'e baskıyı artıyor. Bu baskı içinde meşruiyet ve bahaneler arıyor. "Karadeniz’de ve Pasifikte" tehlike çanları çalıyor. ABD, Rusya'ya karşı bizi yanına çekmek için de baskıyı giderek artırıyor. Yunanistan’ı bizim üzerinize, Ukrayna’yı da Rusya'nım üzerine sürüyor. Tayvan ve Honkong üzerinden Çin'i baskı altına almaya çalışıyor. Ukrayna-Rusya gerginliği ise artarak devam ediyor. Sınır çatışmaları daha büyük boyutlara taşınabilir. Rus yetkililer "TASS Haber Ajansı" ile gidişata göre açıklamalar yapmaya devam ediyor.
Dünya, "pandemi" ile oyalanırken ABD, Rusya için büyük bir kuşatma yapıyor, tabi kuşatma Türkiye'yi de kapsıyor. Donanmasını Karadeniz’e sokmak istiyor. ABD, "Hitler" gibi Tuna Nehri üzerinden küçük savaş gemilerini ve denizaltılarını Karadeniz’e sokabilir. Diğer bir yöntem ise ABD gemileri Ukrayna’ya, Bulgaristan yada Romanya’ya sattı gösterip Karadenize girebilir. Yunanistan, Bulgaristan, Romanya ve Ukrayna’ya askeri yardımlara devam ediyor. Malesef biz hatayı birinci dünya savaşı sırasında Alman gemilerini satın alarak yaptık.
Rusya ise, askeri olarak hazırlıklara ve sevkiyatlarına devam ediyor. Ukrayna ile kıyaslanamayacak bir askeri güce sahip. "Kırım ve Gürcistan" da zorlanmadan bu gücünü gösterdi. Çin ise, ekonomik olarak ilerlemeye devam ediyor. (RCEP) ekonomik birliğinden sonra İran ile 450 milyar dolarlık antlaşma imzalandı. Yine Afrika da verimli tarım arazilerini, akarsu havzalarını ve Avrupa da sanayi ve teknolojik yatırımlarına devam ediyor. Dünya ticaretinde yükselen bir trende sahip ve her geçen gün etkisini daha fazla hissettiriyor.
Teknolojik gelişmelerde savaşlarda etkisini artırıyor. “Tarihin Sonu” kitabıyla ünlenen Amerikalı siyaset bilimci Francis Fukuyama Türkiye'nin son yıllarda ürettiği SİHA’ların günümüz savaş taktiklerini değiştirdiğine dikkat çekti. “Türkiye'nin SİHA kullanımı, kara birliklerinin doğasını değiştirecektir” açıklamasında bulundu. Ayrıca, ülkeler "Uzay Kuvvetleri Komutanlığı" oluşturmaya devam ediyor.
Biz'de hazırlıklarımızı hızlandırmalıyız. Dengeleri gözeterek yeni güç noktaları oluşturmalıyız. NATO, AB ve ABD'den istediğimiz verimi alamıyoruz. Rusya ve İran ile ilişkilerimizi geliştirmeliyiz. "Süveyş Kanalı" krizi sonrasında "Orta Kuşak" ticaret hattını öne çıkartmalıyız. ABD bizim bölgeye baskı uyguladığı anda Rusya, Çin, Kuzey Kore ve İran atağa geçiyor. Bu durumda ABD birden fazla sorunla uğraşamıyor. Çin, İran, Rusya ve Kuzey Kore ittifakı batının korkulu rüyası olarak Demokles’in kılıcı işlevi görüyor.
Çin, Rusya, İran, Hindistan, Kore ve Brezilya ittifakı bizim için dengedir. Biz bu güç dengelerinin ortasında yer alıyoruz. Güç merkezlerinin dengeleri arasında öyle bir denge politikası uygulamalıyız ki altın oran bizim elimizde olsun. O zaman biz belirleyici unsur oluruz. Bu dönemde Türk Cumhuriyetleri Birliğini kurabiliriz. Yine (D-8) Teşkilatı ve İİT yeniden aktifleştirilebilir. Biz de bir güç merkezi ve önemli bir denge unsuru oluruz.