Bir whatsap grubundaki tarikat tartışmalarına verdiğim cevapları toplayıp istifadenize sunuyorum.
tarikatlarla ilgili daha vahim şey de zamanla bu tarikatların ajan veya sorunlu kişilerin yönetimine geçmesi olabiliyor. İngiliz ajanlarının küçük yaşta ajanlarını içimize sokup bu tür kurumları ele geçirme hikayesi anlatılır. Afganistan, Irak, feto ve diğer coğrafyalarda bunun örnekleri çoktur. Tarikat yönetiminin başındakilerin bu açıdan incelenmesi gerekir. Bizim ülkemizdeki geleneksel tarikat merkezleri bu tehlikeyi sezdiklerinden ailenin dışına çıkmasına izin vermemişlerdir. eskiden buna kızar bir nevi saltanat olduğunu düşünürdum ama tarih okumalarımı sürdürdüğümde bu tür istihbarat saldırılarına karşı en iyi yöntemin bu olduğunu gördüm. Bu nedenle ülkemizin köklü ve asıl tarikat merkezlerinde böyle bir sıkıntı ortaya çıkmamıştır. Sıkıntı tarikat ismini kullanıp merdiven altı iş yapan şarlatanlar ve bunların denetimsizliği olmuştur.
sıkıntı seküler bir nizamda islami bir hayat yaşamaya çalışmamız ve sistemlerin birbirlerine zıt, hatta rakim ve hatta düşman olmasının getirdiği uyumsuzluğun hayatımızı bölmesi ve parçalaması
ALİMLER MECLİSİ... Babam zamanında alimlerin oluşturduğu bir ilmi ve tasavvuf meclisi kurmak için çok uğraştı. Bunun için Türkiye'nin tüm kesimleri ile görüştü. Amacı bu tür sapkın oluşumların önünü kesmek ve müslümanlar arasındaki ihtilaflı mevzuları burada gündeme getirerek çözmekti. Maalesef herkes fikri güzel bulmasına rağmen gerçekleşemedi. Gerçekleşememesinin tabi ki bir çok nedeni vardı... onu ayrı değerlendiririz. Ama bence şimdi zemin böyle oluşumlar için daha uygun..
Bu sistemde tarikatların devlete bağlanmasını talep etmek dini yok etmektir. Türkiye, dinle kavgalı bir sistemin sahibidir. Ayrıca, iktidar biraz muhafazakarlara geçti diye hemen devletçi olmanın anlamı da yok... bireyi ve bölgesel güçleri güçlendirmeyip merkezileştirmek ve devletleştirmek ülkeyi yok etmektir. Tek yol özgürlükleri artırmak, bireyi, kurumları, stk'ları ve yerel unsurları güçlendirmektir.
para kontrolünü devlet çeşitli mekanizmalarla yapabilir. bağışlar daha şeffaf olabilir. harcama kalemleri denetlenebilir. bunların zaten kendi kuralları vardır... alimlerden oluşan bir denetim mekanizması olabilir. şikayet veya gayri islami ve gayri ahlaki bir şey olursa soruşturulabilir. Ama bütün bunlar bir baskı aracına dönüştürülmemelidir... zaten şikayetleri denetleyen yargı organları vardır. yani aslında devlet çeşitli mekanizmalarla zaten takip ediyor..
islam hilafetinin olduğu dönemlerde bile dini hayatın devletin denetimine alınması yapılmadı... şimdiki seküler ve islam ile proplemli yönetimlerde bunu talep ederseniz olan dinin hayattan çekilmesi ve cumhuriyetin ilk yıllarındaki zulmün yeniden dönüşü olur... tabi ki maksadınız bu değilse.
Tarikat Tartışmaları
Paylaş