Ey iman edenler! Allah’tan korkup sakının ve doğru/sağlam/adil söz söyleyin.
(Ahzâb 70)
Selam doğru olanların üzerine olsun.
Bu makalemizde çekirdek denilen unsurun tavafı, yüce Rahman’ın eksiksiz ve fazlasız hareket emri ve Şeyh Muhammed Nurullah Seyda’nın Çekirdekler ve Gerçekler adlı eserinde bahsettiği çekirdek yoğunluğundan söz açacağız.
Öncelikle atomun etimolojisinden bahisle konuya girmek gerekirse atom Yunanca dilindeki Atomos veya Fransızcadaki Atome (Bölünemez, toplanamaz) sözcüğünden geldiği düşünülmektedir. Atom hakkında İlk çalışmaların M.Ö. 400‘lü yıllarda antik Yunan filozofu Demokritos hocası Leukippos‘la bu kavram üzerinde araştırmalara başladıkları varsayılır. Onlar her ne kadar atomun bölünemeyeceği (ki bu yüzden bölünemez ismi verilmiş) iddiasında bulundularsa da onlardan yüz yıllar sonra İngiliz kimyager John Dalton 1800’lü yılların başında atomun bölünüp tekrar birleşebildiğini ortaya koydu. Tabi John Dalton’dan da asırlar önce İslam âleminden bazı bilginlerde atom üzerinde çalışmalar yaptılar. Mesela Abbasi döneminde yaşamış olan asıl mesleği kimyagerlik olan zamanın Bağdat Üniversitesinde rektör olan Cabir bin Hayyan (ö:805) ilk akla gelenlerdendir. Avrupada Geberus diye bilinir. O atomu cuz’u lâ yeta (maddenin en küçük parçacığı) olarak adlandırmış ve şöyle bir tanım kullanmıştır ‘’ Atom’da yoğun bir enerji vardır. Yunan bilginlerinin atom parçalanamaz fikri yanlıştır. Atom parçalanabilir ve parçalanınca öyle bir güç oluşur ki Bağdat şehrini altını üstüne getirir. Bu Allah (c.c.)’ın kudret nişanıdır.” Bunun yanında atomun merkezinde yer alan proton ve nötronların ilk gözlemleri yine Atomculuk mezhebi diyebileceğimiz Yunan-Hint geleneğidir ki Gazali gibi hocalar Mutezilenin daha yatkın olduğu bu geleneğe karşı çıkmış İbni Sina ise kısmen desteklemiştir.
Şeyh Muhammed Nurullah Seyda (el Cezeri) ismini özellikle seçtiği belli olan Çekirdekler ve Gerçekler eserinde atom çekirdeğinin oluşturduğu tabiatı ve tabiat kanunlarını ise gerçekler diye belirtmiştir. Öncelikle tabiat kelimesi matbaa kelimesiyle aynı kökten gelir. Matbaa baskı yeri tabiat isen basılan eser demek. Yani Allah’ın basılmış eseri. Bu eserin hayatın her anında okunması gerektiği Âli imran suresinin 191.ayetinde geçer. Şeyh Muhammed Nurullah Allah’ın Kun (Ol) emrinin ilk muhatabının atom olduğunu (üstad atomu sır olarak ifade ediyor) belirtiyor. Tabiatıda yeryüzü mutfağı olarak tanımlıyor. Mutfak olarak tanımlamasının ana sebebi mutfağın bir üretim alanı olduğundandır. Her ne kadar insan hayatı bir tüketim alanına çevirmişse de gerçekte Şeyh Muhammed Nurullah’ın dediği gibi aslında hayat, tabiat bir üretim mutfağıdır. Bu mutfakta her mahluk kendi rızkını arar durur. Üstad eserinde ‘’Bütün kainat, bütün alemlerin zerreleri, kendilerine mahsus yörüngelerinde dolaşan bütün hücreler’’ cümlesinde her alemin cüz’i bir alemden yani atom ve atom altı parçacıklar, ve atomun içinde durmadan bir yörüngede dönen elektron çekirdekleri işaret edip hemen ardından hücreler kelimesini kullanır ki bu ince bir detaydır. Her bir hücrede 100 trilyon atom bulunduğunu göz önüne alırsak hücresiz atom olabilir ama atomsuz hücre olamaz diyebiliriz. Sebe suresi 3.ayette Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiçbir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz derken bir yönden de buna işaret eder. Şeyh Muhammed Nurullah hücreden bahsini açtığı cümlesinin devamında sanatlarındaki sağlamlık ifadesiyle devam eder. Genel olarak bir sanattan bahsedilince o sanatın güzelliği, estetik oluşu gibi konulara değinilir fakat sağlamlığından pek bahsedilmez. Üstad burda hücre kelimesinden sonra ilk olarak sağlamlıktan bahsetmesi elbette tesadüf değildir. Atomun sağlamlığını herkesin bildiği atom bombasından anlayabiliriz. Hayat atomun, hücrenin sağlam ve dayanıklı olmasına bağlıdır. Bir insanın bedenindeki hücreler direncini yitirirse başta kanser gibi çeşitli hastalıklara bulaşır. Onun için molekül aleminde ilk nokta sağlamlık noktasıdır. Ve şeyh Muhammed Nurullah devam eden kelimesinde ‘’ hikmetlerindeki muhteşemlik’’ ifadesini kullanır. Burada dikkat çeken hikmet sözcüğüdür. Çekirdeklerde durmaksızın oluşan atom trafiğinde en ufak bir kazanın olmaması sırrındaki hikmet gerçekten muhteşemdir. Ve bu hikmetin sırrını inşaallah makalemizin devamında açıklayacağız.
Hayırla kalınız
Mehmet aydın 4 Yıl Önce
MaşAllah çok güzel ve bilgi bir makale olmuş. Elinize yüreğinize sağlık.
Emanullah Seyda 4 Yıl Önce
Allah razı olsun