Bu konu hakkında maalesef özellikle İslam tarihçilerinde donanımlı detaylı bir bilgi yok. Çünkü o zamanın vak'anüvistleri ya detaylı yazmamış veya yazılanlarda kaybolmuş. Anadolu insanı İslam’la tanışmadan çok önce Müslümanlar Anadoluya fetih gayesiyle birkaç giriş yapmıştı. Özellikle Dimaşk denilen bölge, Adana, Tarsus ve İzmire doğru uzanan bir kordonda öncelikle hz.Ömer, hz.Osman ve sonrasında Emevi döneminde bazı seferler olmuştu. 1.Yezid’in İstanbulu iki defa kuşatmasıda vardır. Hatta Ermeni tarihçi Serbos, Histoire D'Heraclius adlı eserinde Hz. Osman zamanında İslam ordularının Kadıköy'e kadar geldiğini ifade eder. Ama konumuz halkın İslam ile nasıl tanıştığıdır. İbrahimi dinler orta doğuda olduğundan doğal olarak hem Hristiyanlık hem Müslümanlık Anadoluya gelirken önce güneydoğu kısımlarından bu topraklara girmeye başladı. İslam tarihçilerinden Belazuri tebliğ adına ilk girişimlerin hz.Ömer zamanında komutanlarından Umayr bin. Sad’ın çalışmalarıyla Antakya civarında başladığını ve burada Müslüman bir köye veya mahalle bile kurulduğunu anlatır. İslam tarihçileri arasında en önemlilerinden kabul edilen İbnul Esir de Anadolu’nun daha doğusunun yani Mardin, Urfa, Cezire ve Diyarbekir kısımlarının yine hz.Ömer döneminde Muaviye tarafından fethedildiğini ve zaman içinde halkın İslamı benimsediğini ifade eder. hz.Ömer’in şehadetinden sonra yerine geçen hz.Osman döneminde ise fetihler dahada artmış ve Anadolunun içlerine, Çorum ve Amasyaya kadar uzanmış ve halk arasında İslam hızlıca yayılmıştır. Öyleki bazı Bizans kroniklerinde Muaviye-Yezid’in İstanbulu kuşatmaya geldikleri sıralarda Anadolunun Müslüman köylüleri Rumlara karşı Müslüman araplara gizliden gizliye yardım ettiğini anlatır. Hz.Ömer Anadolu fetihlerini iki koldan yapmıştır. Antakya kolu ve Mardin kolu. Bu dönemlerde Şam valisi Muaviye ve hz.Ömer arasında bir ihtilaf başlamıştı. Muaviye Bizansa (Kostantiniyye) yapılacak seferlerin deniz yoluyla olması gerektiğini savunup bir donanma kurulması gerektiğini öne sürdü. Hz.Ömer ise kara ordusuyla güçlü olduklarını ve ekonomilerinin donanmayı şimdilik karşılayamayacağını söyleyip bu öneriyi kabul etmedi. Kaldı ki donanma için limanlarında inşaatı gerekiyordu. Hz.Ömerin muhalefetinin bir başka nedeni ise askerlerinin deniz savaşlarında eğitimsiz olmasıydı. Buda seferlerin ve fetihlerin bir süre daha ertelenmesine sebep olabilirdi. Fakat donanma daha sonra hz.Osman zamanında kurulacak ve doğu Akdenize ilk seferler yapılacaktı. Donanma kurulduktan sonra Antalya üzerinden seferler devam etmiş ve Malatyada bir ordugah kurulmuştur. O zaman Klikya diye bilinen Çukurova bölgesi ise savaşsız teslim edilmiştir. Ermeni patrik Theodoros Rştuni’nin isteğiyle o zamana kadar Bizansa verdikleri verginin yarısında anlaşıp bölgeyi Müslümanlara teslim ettiler ve Bizans garnizonlarının kaldırılmasında Araplara yardım ettiler. Ermeni tarihçi Serbos, müslümanların Bizanslılardan daha iyi sahipler olduğunu belirtir, ve onların gelişiyle biladi Rum’da (Anadolu) barışın daha iyi tesis edileceğini söylemiştir. Müslüman savaşçıların güneyden Anadoluya girişi güneydoğudan olduğu için orada yaşayan Kürtlerin Müslüman olmasıda 7.asra denk gelir. İslamın ilk çıktığı dönemlerde Kürtler Pers (İran) ve Bizans devletlerinin arasında bölünmüş halde yaşarlardı. Allah resulü yaşarken İslama giren ilk kürtler Caban el Kurdi ve Meymun el Kurdi olduğu biliniyor. Kürtlerden bilinen ilk tabiin ise Şeyh Halîl el-Kürdî es-Semmâni’dir. Her ne kadar hem Kurdi hem Turki ve diğer milletlerin örf ve adetleri Arap kavimlerden farklı olsada Müslümanların fethilerden sonra verdikleri sosyal mesajlar, yaşam tarzları o halklara oldukça cazib gelmişti. Örneğin fetihlerden sonra Anadoluya gelip yerleşen bazı arap aileler Kur’anı kerimin öğretileri doğrultusunda yaşayışlarını görenler bu dinin aslında bir mabede tıkılı kalmış bir din olmadığını bir hayat dini, kitapları Kur’anında bir hayat kitabı olduğunu farketmişlerdi. Ve bu İslamla kaynaşmalarını daha da hızlandırmıştı. Mesela kendi kullandıkları alfabeleri (uygur, Çağatay, kelhur,sorani) terk edip arapça harfleri kullanmaya, çocuklarına artık İslami isimler koymaya başlamışlardı. Bizanslı tarihçi Samiris ve İslam tarihçisi Belazuri ittifakla Anadolu insanlarının sanki İslamı bekliyormuşta gelince hemen benimsediler diye aktarırlar. Yazımızın sonunda herkese sağlı ve afiyet dolu günler dileriz.