25.10.2022, 15:09

​'Diyarbakır Cehennemi'nden Gül Bahçesine...

Pazar günü Diyarbakır’da 10 binlere seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir zulmün daha üzerini örterek yürekleri soğuttu. Neydi üzeri açılmamak üzere örtülen acı; Diyarbakır Cezaevi. Burası 12 Eylül Darbesi sonrası zulmün, adaletsizliğin, işkencenin, insanlık dışı muamelelerin kol gezip arşı inlettiği mekândı.

Diyarbakır_Cehennemi'nden_Gül_Bahçesine

Diyarbakır Cezaevi’nin ismi anılınca “Bir daha dünyaya gelseydim, asla Kürt olmak istemezdim...” diyen Selim Dindar’ı hatırlamamak mümkün değil. Dindar’ın Diyarbakır Cezaevi’nde yaşadıkları bir kara leke olarak yürekleri burkar, ruhları sarsar. Tıpkı Muhsin Yazıcıoğlu’nun Mamak Cezaevi’nin soğuk duvarları arasında tabi tutulduğu insanlık dışı muameleye karşı haykırışı gibi...

Diyarbakır’da karanlık bir dönem daha kapandı. 12 Eylül Darbesi sonrası işlenen işkence ve cinayetlere ev sahipliği yapan Diyarbakır E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Adalet Bakanlığı’ndan Kültür Bakanlığı’na devredildi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, cezaevinin sembolik anahtarını Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a takdim etti. Cezaevi, artık ibretlik bir hâfıza merkezi olarak müzeden kütüphaneye, bilimden kültür-sanata, her şeyden öte birlik, beraberlik ve kardeşliğe hizmet edecek.

***

Diyarbakır Cezaevi bağlamında Türkiye’nin sürüklendiği karanlık günler iacı da olsa ders çıkartmak için bir kez hatırlayalım...

12 Eylül Darbesi’ne zemin hazırlamak isteyen mihraklar kaos için herkesi sokağa çağırıyordu. Sivas’ın, Maraş'ın, Çorum'un dahası Türkiye’nin yangın yerine çevrildiği ve “adres sormayan kurşunlar”ın çıkardığı ölümcül çığlıklar fasıla vermeden gececik fidanları hayattan kopartıyordu.

Devrimciler ve Ülkücüler sinsice tezgâhlanan kaosun tam ortasında ölümüne “yaşasın vatan!..” diye slogan atıyorlardı. Ortaokullardan tutun da üniversitelere kadar her yerde, sıraların altından kitap yerine “haydar”lar, kalem yerine “delikli demir”ler çekiliyordu.

Ülkeyi yönete(meye)nler çaresizdi!.. Askeri vesayet; Hasan Mutlucan'ın “yine de şahlanıyor...” türküsünü yeniden söyleyeceği ânı bekliyordu. Ve o türkü, tarihler 12 Eylül 1980'i gösterdiğinde, TRT'nin siyah-beyaz görüntülü penceresinden bütün Türkiye'ye bir kez daha dinletiliyordu. Kenan Evren’in “Ordu yönetime el koydu” anonsuyla yeni bir karanlık süreç başlatılıyordu.Kanlı tezgâhlarını ülkenin her köşesine açanlar; sonu kestirilemeyen kaosu, binlerce cansız bedeni, târûmar olmuş aileleri, sayısız faili meçhulleri miras bırakarak birden bire kayboluyorlardı!..

“Gözünün üstünde kaşın var!..” türünden ihbarlarla ansızın tek tek bulundukları mekânlardan alınan körpecik delikanlılar, adresi belli olmayan toplama kamplarına misafir(!) edilmeye başlanıyordu. Bu oyun, daha sonra farkına varılacak “meçhule yolculuk”tan başka bir şey değildi.

Anadan üryan işkenceler; gencecik bedenleri ve onları seyre dalan soğuk yüzlü köhne duvarları yıllarca inletiyordu. Mecalsiz ruhların üzerine yığılan bedenlere zindanlar bile ağlıyordu.Bunca zulüm yetmezmiş gibi“adalet yerini bulsun(!)” diye bir sağdan bir de soldan gencecik fidanlar asılıyordu!..

Mamak’tan, Metris’ten, Ulucanlar’dan, Diyarbakır'dan çıkıp da gidebilenler; ömürleri boyunca “zindanlardaki kâbus”larıyla yaşadılar. Hep “hatırlama” ve “unutma” arasında gidip geldiler. Kısaca konuştular, uzun uzun sustular.

Diyarbakır_Cehennemi'nden_Gül_Bahçesine

Selim Dindar

12 Eylül 1980 darbesi sonrası gözaltına alınarak Diyarbakır Cezaevi’nin gönderilen dönemin simge isimlerinden birisi deSelim Dindar’dı. Onun Diyarbakır Cezaevi’nde yaşadığı ibretlik hayat hikâyesi, eski Türkiye’nin fotoğrafını hatırlamak için çok önemli bir vesikadır.

Siyasi herhangi bir faaliyetin içinde olmamasına rağmen daha 20'sinde Diyarbakır Cezaevi'ne konulmuştu. 1981 yılında girdiği cezaevinde kaldığı 3 yıl boyunca gördüğü işkenceleri, uzun yıllar sonra verdiği mülakatlarda şu şekilde ifade etmişti:

“...Avlunun ortasında bir kapak vardı. Oradan hapishanenin ya da mahallenin lağımı akıyordu. Anlamadım... Her birimiz tek tek o lağım suyunun içine indiriliyorduk. Lağımın içinde nefesimiz kesilene kadar tutuluyorduk. Diyarbakır Cezaevi'nde yatan herkes yaşadı bunu. O pisliği içmedim, yemedim diyen gururu yüzünden yalan söylüyordur. Bir de avluda sırtüstü yatırılıyorduk. Bacaklarımızı yerden on beş santim yukarıda tutuyorduk. Bacağı düşen dayak yemek için sıraya giriyordu. Kıştı, bir hafta boyunca gece o beton avluda suyun içinde yatırıldık. İhtiyacımızı suyun içinde yapıp, ısınmaya çalışıyorduk.

Her koğuşta hoparlör vardı. Her gün cezaevinin amiri olan yüzbaşının konuşmasını esas duruşta bir saat dinliyorduk. Hasta biriydi. Yedinci Kolordu Komutanı'nın adamıydı. Oradan kendisine cezaevi için öldüren türden adamlar seçiyordu. Bunlar, bu vahşeti yaptıktan sonra nasıl yemek yediler, akşamları çocuklarını nasıl okşadılar insan bunu asla anlayamıyor. İşkence görmemiş kimse var mıydı hapishanede? Yoktu. İtirafçılar dahi işkenceyi gördü. Elimde sigara söndürme izini görüyorsunuz. Yumurtalık bölgemde de sigara, kibrit söndürdüler. Mahkemede bir hemşerime tebessüm ettim diye bir gardiyan elime beş milimlik çivi çaktı. Copu ısırtıp, tekmeyle vurdular ve sonra ağzımdan dişlerimi copla birlikte çıkardılar. Ağzıma soktukları copu sağa sola döndürdüler, gördüğünüz gibi ağzımı bir yanından yırttılar. İnsanoğlunun bunları nasıl yapabildiğini hâlâ kavrayamıyorum...

Diyarbakır Cezaevi'nden konuşulduğunda hâlâ hayattan kopuyorum. Benim hanımım ve çocuğum var. İçimdeki frene basamıyorum ve herkesin önünde hüngür hüngür ağlıyorum, ağlıyorum... Bir daha dünyaya gelseydim, asla Kürt olmak istemezdim...”

İncinmişti, fakat asla kinlenmemişti Diyarbakır Cezaevi'nin simge ismi Selim Dindar. Milliyetinden dolayı cezaevinde yıllarca hırpalanmış, fakat o ümmet şuuru ve ümidini hiç kaybetmemişti.

Fakat... 2 Aralık 2009 Çarşamba gününün akşamı Bakırköy'deki Cizreliler Derneği lokalinde otururken, ansızın “kör kurşunların kurbanı oldu”. Hunharca katledilen Seyyid Selim Dindar,48 yıllık ömrüne elveda diyerek, bütün acı ve ıstıraplarından sıyrılarak “Sonsuzluğun Sahibi”ne gitti. Dünya zindanından beraatını alarak, ”Özgürlükler Ülkesi”ne ulaştı.

“Ölüm en büyük ibrettir” ya... Selim Dindar da giderken, “yeter benim ağladığım, biraz da siz ağlayın”diyordu sanki sevenlerine. Arkasından Abdullah Veli Seyda ağlıyordu, Şerafettin Elçi ağlıyordu, Adnan Tüzün ağlıyordu, Mehmet Emin, ağabeyi Selim’le aynı kaderi paylaşacak Ramazan ve İbrahim Dindar ağlıyordu...

*

Yıllarca İstanbul’da yaşayan ve ağabey Selim Dindar’a düzenlenen hunharca cinayet sonrası Cizre’de huzur aramaya başlayan Ramazan Dindar, “Halka hizmet, Hakka hizmet” düsturunca AK Parti Şırnak İl Başkan Yardımcılığı görevini sırtlandı. Bölge üzerindeki karanlık eller önce 16 Mayıs 2012’de önce AK Parti Şırnak İl Başkan Yardımcısı Ali Kılınç için tetiğe bastı. 18 Ağustos 2012’de de Ramazan Dindar için planlarını devreye soktu.

Ramazan’ın son günüydü. Ramazan Dindar arkadaşı Diyar Tanrıverdi ile Cizre Yeniçarşı Caddesi’nde olacaklardan habersiz Ramazan ayının son iftarına doğru yürüyorlardı. İftara bir saat kala, ortaya çıkan insanlıktan nasibini almamış saldırganlar, arka arkaya tetiğe abanarak ölüm kusuyorlardı. Diyar yaralanıyor, Ramazan ise Dicle Üniversitesi Hastanesi’ne götürülürken, çektiği acı üzerine bir acı daha yaşamak istemiyordu. Diyarbakır denildiğinde tüyleri diken diken olan Ramazan, ağabeyi Selim’in yaşadığı“Diyarbakır Cehennemi”ni bir daha yaşamaktansa orucunu ukbada açmayı tercih ediyordu. Oruçlular için hazırlanan “Reyyan Kapısı”ndan girip çifte bayram yapmak üzere ruhunu teslim ediyordu.

Kötülükte sınır tanımayanlar şunu bilmeli ki, “İyiler Ölmez”. Merhum Selim ve Ramazan Dindar kardeşlere bir kez daha Allah’tan afv ve mağfiret diliyoruz. Mekanları Cennet, makamları âlî olsun.

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 03 Aralık 2024
İmsak 06:34
Güneş 08:05
Öğle 12:59
İkindi 15:22
Akşam 17:43
Yatsı 19:09
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 13 35
2. Fenerbahçe 13 32
3. Samsunspor 14 29
4. Eyüpspor 14 23
5. Beşiktaş 13 22
6. Göztepe 13 21
7. Başakşehir 13 19
8. Rizespor 13 19
9. Sivasspor 14 18
10. Konyaspor 14 18
11. Antalyaspor 13 17
12. Trabzonspor 13 15
13. Gaziantep FK 13 15
14. Kasımpasa 13 15
15. Alanyaspor 13 14
16. Kayserispor 13 12
17. Bodrumspor 14 11
18. Hatayspor 13 8
19. A.Demirspor 13 2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 14 29
2. Bandırmaspor 14 28
3. Karagümrük 14 27
4. Erzurumspor 14 25
5. Igdir FK 14 22
6. Keçiörengücü 14 21
7. Boluspor 14 21
8. İstanbulspor 14 20
9. Ankaragücü 14 20
10. Ahlatçı Çorum FK 14 20
11. Ümraniye 14 19
12. Gençlerbirliği 14 19
13. Pendikspor 14 19
14. Esenler Erokspor 14 18
15. Şanlıurfaspor 14 18
16. Amed Sportif 14 18
17. Manisa FK 14 17
18. Sakaryaspor 14 17
19. Adanaspor 14 8
20. Yeni Malatyaspor 14 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 13 34
2. Arsenal 13 25
3. Chelsea 13 25
4. Brighton 13 23
5. M.City 13 23
6. Nottingham Forest 13 22
7. Tottenham 13 20
8. Brentford 13 20
9. M. United 13 19
10. Fulham 13 19
11. Newcastle 13 19
12. Aston Villa 13 19
13. Bournemouth 13 18
14. West Ham United 13 15
15. Everton 13 11
16. Leicester City 13 10
17. Crystal Palace 13 9
18. Wolves 13 9
19. Ipswich Town 13 9
20. Southampton 13 5
Takımlar O P
1. Barcelona 15 34
2. Real Madrid 14 33
3. Atletico Madrid 15 32
4. Athletic Bilbao 15 26
5. Villarreal 14 26
6. Mallorca 15 24
7. Osasuna 15 23
8. Girona 15 22
9. Real Sociedad 15 21
10. Real Betis 15 20
11. Sevilla 15 19
12. Celta Vigo 15 18
13. Rayo Vallecano 14 16
14. Las Palmas 15 15
15. Leganes 15 15
16. Deportivo Alaves 15 14
17. Getafe 15 13
18. Espanyol 14 13
19. Valencia 13 10
20. Real Valladolid 15 9
Günün Karikatürü Tümü