10.11.2024, 13:32

İÇDE BAŞARI, İŞDE BAŞARI VE EŞDE BAŞARILI OLMAK

Müslüman kişi, içinde de işinde de hatta toplum huzurunu sağlayan ilk mektep durumunda olan evde de başarılı olmak zorundadır. Ama önce iç huzuru için içinde başarılı olursa işinde de başarılı olmayı dert edinirse başarılı olur. Hayata tesir eden ev huzurunu sağlayan eşiyle olan ilişkilerinde de başarılı olması gerekir.

İçde Başarı:

İç-dış bütünlüğü ve dengesini sağlamak; iç huzuruna engel olmayan dış amelleri, Hakka ve halka karşı görevleri yapmak; gece-gündüz denetlendiğini bilerek kendini denetlemek, hesaba çekileceğini düşünerek her gün nefsi hesaba çekmek; başarılı olunca Allah’a hamdetmek, başarılı olmayınca sebep olan nefsi cezalandırılmak ve af edilmemek; kalbi küfür ve şirkten, riya, ucup, kibir, hased, hırs, cimrilik, kin, öfke gibi manevî pisliklerden temizlemek ve yerine kâmil iman ve gerçek tevhîdi yerleştirmeye çalışmak; ihlâs, tevazu, gıbta, sebat, cömertlik, şefkat, müsamaha ve af gibi güzel özelliklerle bezemektir.

İşde Başarı

İşde ehliyet ve adalet, her gün ilim ve irfanda ilerlemek, işde beraber olunanlarla uyum sağlamak, istişare etmek, istişare neticesinde karara muhalefet edince, uygulamada en başta olmaya çalışmak ve daima yardımlaşmak, dün, bu gün ve yarın düşünülerek hareket etmek, her an hesaba hazır olmaktır.

Eşde Başarı

Sen ben değil biz olmalı, senin dediğin benim dediğim değil doğru olan olmalı, kararda evin bireyleriyle istişare sonucunda karar erkeğin olmalı, haklı olunca susmalı, haksız olunca özür dilemeli, hata edince af dilemeli, bize hata edilince affetmeli, zaman zaman evlilik bakıma alınmalı, nefisler terbiyeye yönelinmeli, örnek ve başarılı aileler örnek alınmalıdır.

İçte Başarı

a) İç-dış bütünlüğü ve dengesi

Gerçek kişi her şeye layık olduğu değeri veren ve her şeyi gerçek yerine koyan kişidir. Dünya-âhiret, ilim-amel, madde-mana, ceset-ruh dengesine dikkat eder gerçek kişi. Dünyayı âhireti elde etmeye, ilmi amel etmeye, maddeyi manaya âlet etmeye ve cesedi ruha hizmetçi kılmaya vesile kılmak suretiyle dengeli ve yerli yerince hareket etmiş olur.

b) İç huzuru ve iç huzuruna engel olmayan dış amelleri

Kâmil mü’minin içi, Hak ile, dışı, halk iledir. İçinin Hak ile olması, halk ile olmasına; dışının halk ile oluşu da Hak ile olmasına engel değildir. Bu kişilerden şu âyet-i kerîmede övgüyle bahsedilmiştir:

“Birçok ricâl/erler var ki, onları ne bir ticaret ve ne de bir alışveriş Allah’ın zikrinden ve namazı hakkıyla kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin muzdarip olacağı bir günden korkarlar.”

(Nûr sûresi 24/37.)

Gerçek mü’min, içi başka dışı başka olmayan ve iç huzuruna ermiş kişidir.

İçi başka, dışı başka olana “münafık” denir. Gerçi iki türlü münafık vardır: Birisi, içi küfürle dolu olup dışında Müslümanın ameli görülür ki bu kişi “kâfir” kişidir. Diğeri, içinde iman var fakat dışında münafığın ameline benzerlik var ki bu kişi “fâsık”a benzer. Bu çeşit de caiz değil belki haramdır.

Dünyada iç huzuru yakalamak isteyen şu uyarıya kulak vermelidir:

“Şu dört haslete sahip olmadan, dünyada huzur ve selamet bulamazsın: 1) İnsanların kusurlarını bağışlarsın, 2) Onlara karşı kusur etmezsin, 3) Elinden gelen ikramı onlara yaparsın, 4) Onlardan bir şey beklemezsin. İşte ancak böylelikle selameti bulursun”

Adiy b. Hâtem et-Tâî (ö. 67/686)

c) Hakka ve halka karşı görevleri yapmak

İçte başarılı olmak isteyen kişinin hem Hakka hem halka karşı görevlerini yapması gerekir. Şöyle ki, Hakk’a ta’zîm ve itaat eder, halka şefkat ve merhamet gösterir.

Hakka ta’zîm etmek, imanı; itaat etmek ise imana göre ameli ifade eder.

Halka şefkat göstermek, yeryüzünü imar edip dünyaya adaleti hâkim kılmayı; merhamet ise İslâm’ı müslümanlara tatbikin devam ve kemalini sağlayıp gayrimüslimlere tebliğ etmeyi ifade eder.

d) Gece-gündüz denetlendiğini bilerek kendini denetlemek, hesaba çekileceğini düşünerek her gün nefsi hesaba çekmek

Bu konuda bizi yaratıp hayatta ve ayakta tutan Rabbimiz şöyle buyurmuştur:

“O, o (zât)dır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş üzerine istiva buyurdu. Yerde dâhil olan şeyi ve ondan çıkan şeyi ve semadan iniveren şeyi ve onda yükselen şeyi bilir. Ve O, her nerede olsanız sizinle beraberdir. Ve Allah, ne işlediğinizi bihakkın görücüdür.”

(Hadîd sûresi 57/4.)

Elbette dâimî denetlendiğini bilen kendisini denetler; emredileni yapar ve yasaklananı da işlemez.

Hesaba çekileceğini de bildiği için her gün nefsini hesaba çeker. Çünkü peygamberler de hesaba çekilecek bizler de hesaba çekileceğiz.

Peygamberler, peygamberlik görevini yapıp yapmadıklarından, fert ve toplumlar ise peygamberlerin davetine uyup uymadıklarından sorgulanacaklardır:

“Sonra kendilerine peygamberler gönderilmiş olanları da mutlaka sorgulayacağız ve gönderilen peygamberleri de elbette sorgulayacağız.”

(A’râf sûresi 7/6.)

“Hesaba çekilmenizden önce kendinizi hesaba çekiniz, amelleriniz tartılmadan önce amellerinizi tartınız, hiçbir gizliliğin gizli kalmayacağı en büyük arz (Kıyâmet günü) için hazırlıklı olunuz! Kıyâmet günü, dünyada iken kendisini hesaba çekene hesap kolay gelecektir.”

Hz. Ömer (r.a.)

e) Başarılı olunca Allah’a hamdetmek, başarılı olmayınca sebep olan nefis cezalandırılmalı ve af edilmemeli

İnsanı da yaptığını da Allah Teâlâ yarattığına göre her başarımızı Allah’ın bir lütfu bilmek, her yanlışımızı da Allah’ın o yanlışı yaratmasına biz sebep olduğumuz için nefsimizden bilmek.

Başarıyı Allah’a nispet etmek manasına olan “elhamdü lillâh” demek dilin şükrüdür ki nimetin artmasına sebep olur.

Yanlışı nefsimize nispet etmek, riya ve kibirden sakınmamız ve nefsimizi kınamamız içindir. Bu anlayışımızın delili şu ayetlerdir:

“Sizi de yaptıklarınızı da Allah yaratmaktadır.”

(Sâffât sûresi 37/96.)

“Sana güzellikten her ne şey nâsib olursa şüphesiz Allah’dan ve sana kötülükten her ne şey isabet ederse kendi nefsindendir.”

(Nisâ sûresi 4/79.)

Nefsi cezalandırmak, nefsi terbiye etmek için çok önemlidir.

Düşman bile bazen effedilmeli de nefis affedilmemelidir.

Nefis, pusuda bekleyen ve şeytanın işini kolaylaştıran düşmandır.

“Nefsi, mücadele etmen gereken bir düşman ve geri vermen gereken bir emanet bil!”

Cafer-i Sâdık (rh.a.)

f) Kalbi, küfür ve şirkten, riya, ucub/böbürlenme, kibir, hased, hırs, cimrilik, kin, öfke gibi manevî pisliklerden temizlemek, yerine kâmil iman ve gerçek tevhîdi yerleştirmeye çalışmak; ihlâs, tevazu, gıpta, sebat, cömertlik, şefkat, müsamaha ve af gibi güzel özelliklerle bezemek.

Manevî temizlik, maddî temizlikten çok daha önemlidir ve gereklidir. Temizlik de yetmez, güzel özelliklerle bezemek ve donatmak gerekir.

“Yalanı söküp atmadan hakîkati dikmeye çalışma, tutmaz.”

Cenap Şehabeddin

Namazda nasıl ki, bedenimizde, elbisemizde, namaz kıldığımız yerde pislik olunca Allah’a yaklaşamazsak; kalbimizde bu manevî pislikler varken de bizim Allah’a manen yaklaşmamız mümkün değildir. Kalp düzelmeden kurtulmamız mümkün değildir. İşte delil:

“Dikkat ediniz! Vücutta bir et parçası vardır ki o fesada giderse bütün vücut fesada gider, eğer düzelirse bütün vücut düzelir. Dikkat edin o et parçası kalptir.”

(Müslim, Müsâkât, 107; Buhârî, Îmân, 39; İbn Mâce, Fiten, 14; Dârimî, Büyû’, 1.)

İşte Başarı

a) İşte ehliyet

Hz. Peygamber (s.a.s.), “Şu gök kubbe altında ve yeryüzünün üstünde Ebû Zer’den daha doğru sözlü kimse yoktur” (Tirmizî, Menâkıb, 35; İbn Mâce Mukaddime, 11.) buyurmasına rağmen, valiliğe ehil olmadığı için valilik isteyen Ebû Zer el-Gıfârî’ye valiliği vermeyip şöyle buyurmuştur:

Ebû Zer (r.a.) şöyle anlatıyor:

“Yâ Rasûlallah! Beni vali tayin etmez misin?” demiştim. Eliyle omuzuma vurarak şöyle buyurdu:

- “Ebû Zer! Sen zayıf bir adamsın. İstediğin görev ise bir emanettir. Bu emaneti ehil olarak alan ve üzerine düşeni yapanlar müstesna, aslında bu görev kıyamet gününde bir rezillik ve pişmanlıktır.”

(Müslim, İmâre, 16.)

Başka bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurmuştur:

“Ebû Zer! Senin gerçekten zayıf olduğunu görüyorum. Kendim için ne istiyorsam senin için de onu isterim. İki kişiye bile olsa sakın başkan olma! Yetim malına da yöneticilik yapma!”

(Müslim, İmâre, 17; Ebû Dâvûd, Vesâyâ, 4; Nesâî, Vesâyâ, 10.)

Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz, görevin ehli olmayan kişiye verilmesinin felaket olacağını şu hadîs-i şerîfleriyle şöyle buyurmuştur:

“İş/idarecilik, ehli olmayana verilirse kıyameti gözle!”

(Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, I, 451.)

Bir işe ehil olmak için, o sahada ehil olan kişilerden hem ders hem ehliyet alınmalı yani hem öğretim hem eğitim görmeli sonra da ehildir diye bir de sertifika verilmelidir. Sertifikanın esas ispatını ve kişinin gerçek ehliyetini ise onun eseri ve başarısı ispat eder.

b) Her gün ilim ve irfanda ilerlemek

Maddi ve manevi sahada ilerlemek için ilimde ilerlemek gerekir. Çünkü esas ilerleme ilimde ilerlemektir. İlim, iki yolla elde edilir: Birisi, fem-i mübarekten ilim almak; diğeri, kitaplardan istifade edecek seviyeye gelince faydalı ve verimli kitaplardan istifade etmektir.

İlim, hangi konu olursa olsun, hakk-batıl, hayır-şerr, fayda-zarar, iyi-kötü olanı bilmektir. İrfan, hakkı alıp batılı reddetmek, hayrı alıp şerri reddetmek, faydalıyı alıp zararlıyı reddetmek, isabetli olanı alıp isabetsiz olanı reddetmektir. İşte bundan dolayı “ilimsiz irfan muhal, irfansız ilim vebaldir” denmiştir.

c) İşte beraber olunanlarla uyum

İşte uyum, işte aynı gayeyi ve aynı anlayışı paylaşanlar arasında oluşur.

Uyum, medeniler arasında; kavga ise bedevîler arasında olur.

Medenî insan, ülfet eden ve ülfet edilen kişi demektir. İşte bu kişi, yontulmuş, ideal bir bina için usta elinde duvara ideal bir taş haline gelmiştir.

Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Mü’min, ülfet edilen kişidir. Ülfet etmeyende ve kendisiyle ülfet edilmeyende hayır yoktur.”

(Ahmed b. Hanbel, II, 400.)

“Uyum, küçük şeylerin büyümesine sebep olur. Onun eksikliği ise büyük şeyleri yok eder.”

C. Crispus Sallustius

“Önce kendimizle uyum içinde olalım ki, dışarıdan karşımıza çıkan uyumsuzlukları bütünüyle ortadan kaldırmasak bile, hiç olmazsa biraz dengeleyecek durumda olalım.”

Goethe

d) İstişare etmek, istişare neticesinde karara muhalefet edince uygulamada en başta olmaya çalışmak ve daima yardımlaşmak

“Müşâvere ve münazara, iki rahmet kapısı ve iki bereket anahtarıdır, bunlara sahip olan görüş yanılmaz ve bunlar oldukça ihtiyat elden gitmez.

Ömer b. Abdülaziz (rh.a.)

“Kendi görüşünü beğenen, müşâvere etmez; kendi fikriyle müstebid hareket eden, doğruluktan uzak olur.”

Seyf b. Yezen

“Müşâvere eden, önünü gördüğü gibi arkasını da görür.”

II. Abdulhamid Han

Abdullah b. Hasen, oğlu Muhammed’e şöyle demiştir:

“Akıllı düşmanından sakındığın gibi cahil dostunun istişâresinden de sakın. Zira cahilin istişâresi seni yakın bir zamanda çıkmaza sokar. Böylece akıllı düşmanın hilesine ve cahil dostun tehlikesine maruz kalmış olursun.”

(Mâverdî, Edebü’d-Dünyâ ve’d-Dîn, s. 260.)

Abs kabilesinden birine “Sizin bu isabetli hareketlerinizin sebebi nedir?” diye sorulduğunda “Biz, bin kişiden oluşan bir kabileyiz. İçimizde sağlam akıl ve fikir sahipleri vardır ve biz onları izliyoruz. Bu itibarla biz, bin akıllı insan gibi olmuş oluyoruz” diye cevap vermiştir.

(Mâverdî, Edebü’d-Dünyâ ve’d-Dîn, s. 260.)

Büyük zatlar şu iki kimseyle istişâre edilmemesini öğütlemişlerdir:

1. Kendini beğenip de başkasının hakkında tecrübesi az olan genç,

2. Zamanın, bedenini zayıflattığı gibi aklını da zayıflattığı ihtiyar.

(Mâverdî, Edebü’d-Dünyâ ve’d-Dîn, s. 260.)

Mensûru’l-Hikem’de “Her şey akla, akıl da tecrübeye muhtaçtır” denilmiştir.

(Mâverdî, Edebü’d-Dünyâ ve’d-Dîn, s. 260.)

“Her akıllı sana nasihat verecek değildir. Sana her nasihat veren de akıllı değildir. Fakat hem nasihatçi hem de akıllı olan arkadaşın sözü dinlenmelidir”

Ebû Esved ed-Düelî

Gayesi, vizyonu ve misyonu bir olanlar elbette birbirlerine yardım etmeliler, makinada çarkların birbirlerine yardım ettikleri zaman hedefe ulaştırdığı gibi.

Üyelerin birbirlerine en büyük yardımları, önce fikirde sonra faaliyetteki birliktelikleridir.

Gerçek başarı, beraberce elde edilen başarıdır. Zira bu başarıda katkısı olanların hasedi olmaz belki birbirlerine sevgisi ve saygısı olur. Ayrıca bunun arkasından gelenin en önemlisi de Allah’ın yardım etmesidir.

EŞDE BAŞARI

a) Sen ben değil biz olmalı, senin dediğin benim dediğim değil doğru olan olmalı

Eşleri bir araya getiren düşünce, kendilerinden üstün olmalıdır ki birbirlerine üstünlük taslamayalar. Daima kendilerini ideal ile kıyas edince zaten ideale göre geride görecekler ve ilerleme azminde olacaklardır. Mesela örnek ev, Hz. Peygamber (s.a.s.) ile Hz. Hadice (r.anhâ)’nin evi ve evliliği olunca; hem iman, hem amel, hem ahlâk açısından onlara benzemeye gayret göstereceklerdir. Eşlerin, her hususta müracaat edecekleri doğru, üst kimlik, bütün müctehidleri de bağlayan icmadır. Zira insanlar ancak en üstünde birleşirler.

Evlenmeden önce ahidleşecekleri idealler, realiteler, görevler, haklar ve güzel ahlâkları olmalı ve bunlar eşleri bağlamalıdır. Elbetteki ideal ile realite dengesi olmalıdır.

İdeal unutulmamalı, realite de inkâr edilmemelidir.

b) Kararda evin bireyleriyle istişare sonucunda karar erkeğin olmalı

Allah Teâlâ, erkeği, kadın üzerinde otorite sahibi kılmış, Peygamberimiz de evin idaresini önce erkeğe sonra kadına vermiştir.

Otorite erkeğindir. Ancak bu otoriteyi şefkatte, sevgide ve merhamette kullanmalı, istismar etmemelidir.

Erkeğin şefkati, kadının sevgisini, itaatini ve saygısını sağlar. Kadının da saygı ve sevgisi erkeğin şefkatli davranmasını sağlar.

Allah Teâlâ, kadının idaresini erkeğe bırakmış ve şöyle buyurmuştur:

“Erkekler, kadınlar üzerine yöneticidirler. Bu, Allah’ın, bazılarını bazılarına üstün kılmış olmasından ve erkeklerin (kadınlara) mallarından infak etmelerinden dolayı böyledir. İyi kadınlar, itaatli olan ve Allah’ın (kendilerini) korumasıyla kendileri de gizli olanı koruyanlardır.”

(Nisâ sûresi (4), 34.)

Hz. Peygamber (s.a.s.), herkesi devlet başkanından evin başkanına kadar herkesi sorumlu kılmış ve şöyle buyurmuştur:

“Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr, efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.”

(Buhârî, Cum’a, 11, İstikrâz, 20, İtk, 17, 19, Vesâyâ, 9, Nikâh, 81, 90, Ahkâm, 1; Müslim, İmâre, 20; Ebû Dâvûd, İmâre, 1, 13; Tirmizî, Cihâd, 27.)

c) Haklı olunca susmalı, haksız olunca özür dilemeli, hata edince af dilemeli, bize hata edilince affetmeli

Şeytan, bizim güzelliğimizi bize gösterir ki kibirlenelim de karşıya yanlış yapalım diye. Karşının da yanlışını gösterir ki karşıya karşı çıkmayı sürdürelim diye. İşte bu durumda olan kişi, şeytanın oyununa gelir de haklı iken haksız duruma düşer.

Gerçekten affın yaptığını zulüm, iyiliğin yaptığını da kötülük yapamamaktadır.

İşte bundan dolayı her konuda doğru olanı yapıp huzura kavuşmak istiyorsak, nefsi aklın emrine, aklı da imanın emrine vermek gerekir. Bu ancak imanın yani âyet ve hadis gerçeklerinin nuru ile bakarak gerçekleşir.

Bize hata edilince affetmemiz, biz hata edince af dilemiz, karşının şeytanın oyununa gelmesine ve şeytanın kışkırtıp ayartmasına/iğva vermesine engel olur.

d) Zaman zaman evliliği bakıma almak, nefisleri terbiyeye yönelmek, örnek ve başarılı aileleri örnek almak

Arabayı bakıma alırız da niçin evliliğimizi bakıma almayız ki?

Eşlerin birbirlerini sevmeleri ve saymalarını temin için, birbirlerinin kıymetini bilmeleri için terbiyeye yönelik bir bakım olmalıdır.

Evlilik sevgi ile başlar, saygı ile devam eder.

“Gerçek sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde eksilmeyendir.”

Yahya b. Muaz (rh.a.)

Sevginin ispatı; fedakârlıktır, kırmamaktır ve kırılmamaktır.

“Her şeyin bir tartısı vardır. Sevginin tartısı fedakârlıktır. Fedakârlık etmeyenin sevgisine inanılmaz.”

Abdülaziz Bekkine (rh.a.)

Evlilik, mutlu olma sanatı değil, mutlu etme sanatıdır.

Birbirimizi mutlu etmeye çalışalım. Aynı zamanda eşler birbirlerini insan kardeşi bilmeli de kardeşliğin gereğini yapmalıyız:

“Sizden biriniz kendisi için sevdiği şeyi kardeşi için de sevmedikçe iman etmiş olmaz.”

(Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71-72; Tirmizî, Kıyâmet, 59; Nesâî, Îmân, 19, 33; İbn Mâce, Mukaddime, 9.)

Mutlu olmamızın sebepleri, mutsuz olmamızın sebeplerinden daha çoktur. Öyle ise mutlu olmanın sebeplerine sarılalım. Münakaşayı değil konuşmayı seçelim.

Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Haklı bile olsa münakaşayı terk edene cennetin kenarında (şefaatçi olarak) köşk verileceğine ben kefilim.”

(Ebû Dâvûd, Edeb, 8, Hadis no: 4800; Tirmizî, Birr, 58; İbn Mâce, Mukaddime, 7.)

Mutlu Evliliğin Formülü:

Mutlu Evlilik= Sevgi+Fekakârlık+Hoşgörü+Tevazu+Sabır

Evliliğin Devamı= Dürüstlük+Fedakârlık+Sadâkat+Empati+Samimiyet+Tebrik+Takdir+Değer Vermek

İmanın göstergesi güzel ahlâktır. Güzel ahlakın en güzel göstergesi de eşleri ile iyi geçinmek ve eşe iyi davranmaktır. Bu konuda en kâmil mü’min, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in sünnetiyle amel eden ve O’nun gibi yapıp eşiyle iyi ve güzel geçinendir.

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 26 Kasım 2024
İmsak 06:27
Güneş 07:57
Öğle 12:56
İkindi 15:23
Akşam 17:45
Yatsı 19:10
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 12 34
2. Fenerbahçe 12 29
3. Samsunspor 13 26
4. Eyüpspor 13 22
5. Göztepe 12 21
6. Beşiktaş 12 21
7. Sivasspor 13 18
8. Başakşehir 12 16
9. Rizespor 12 16
10. Trabzonspor 12 15
11. Gaziantep FK 12 15
12. Kasımpasa 13 15
13. Konyaspor 13 15
14. Antalyaspor 12 14
15. Kayserispor 12 12
16. Alanyaspor 12 11
17. Bodrumspor 13 11
18. Hatayspor 12 7
19. A.Demirspor 12 2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 13 26
2. Bandırmaspor 13 25
3. Karagümrük 13 24
4. Erzurumspor 13 22
5. Igdir FK 13 22
6. Boluspor 13 21
7. Ahlatçı Çorum FK 13 20
8. Ankaragücü 13 19
9. Esenler Erokspor 13 18
10. Keçiörengücü 13 18
11. Şanlıurfaspor 13 18
12. Ümraniye 13 18
13. Gençlerbirliği 13 18
14. Pendikspor 13 18
15. İstanbulspor 13 17
16. Manisa FK 13 17
17. Amed Sportif 13 15
18. Sakaryaspor 13 14
19. Adanaspor 13 8
20. Yeni Malatyaspor 13 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 12 31
2. M.City 12 23
3. Chelsea 12 22
4. Arsenal 12 22
5. Brighton 12 22
6. Tottenham 12 19
7. Nottingham Forest 12 19
8. Aston Villa 12 19
9. Fulham 12 18
10. Newcastle 12 18
11. Brentford 12 17
12. M. United 12 16
13. Bournemouth 12 15
14. West Ham United 12 15
15. Everton 12 11
16. Leicester City 12 10
17. Wolves 12 9
18. Ipswich Town 12 9
19. Crystal Palace 12 8
20. Southampton 12 4
Takımlar O P
1. Barcelona 14 34
2. Real Madrid 13 30
3. Atletico Madrid 14 29
4. Villarreal 13 25
5. Athletic Bilbao 14 23
6. Osasuna 14 22
7. Girona 14 21
8. Mallorca 14 21
9. Real Betis 14 20
10. Real Sociedad 14 18
11. Celta Vigo 14 18
12. Sevilla 14 18
13. Rayo Vallecano 13 16
14. Leganes 14 14
15. Getafe 14 13
16. Deportivo Alaves 14 13
17. Las Palmas 14 12
18. Valencia 12 10
19. Espanyol 13 10
20. Real Valladolid 14 9
Günün Karikatürü Tümü