Öğrencinin Öğretmenine Karşı Davranışı
Öğrencinin Öğretmeni veya hocasına karşı davranışını Peygamber ve ashap arasında ki örneklerinde görebiliriz.
Hz. Ömer, Cibril hadisinde şöyle der: "Bir gün biz Allah Rasûlü (sav)'nün yanında otururken, bembeyaz elbiseli, simsiyah saçlı, üzerinde yolculuk eseri görülmeyen, içimizden hiç kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Hz. Peygamber (sav)'nin yanında, dizini dizlerine dayayarak oturup avuçlarını dizinin üzerine koydu ve sordu"[1]
Bu örnekte de görüldüğü gibi, öğrenci öğretmenin karşısında son derece edepli bir şekilde oturacak. Onun sesini duyacağı ve kendi sesini de duyuracağı kadar bir yakınlıkta bulunacak. Günümüzde artık yerde oturularak eğitim verilmediğinden diz üstü oturulmamaktadır. Fakat sandalyelerde laubali bir şekilde değil, son derece saygılı bir şekilde oturulacak ve hocanın sesini duyabilecekleri bir yakınlıkta bulunacaklardır.
Öğrenciler, merak ettikleri konuları aralarından birisini seçerek hocalarına sorup öğrenebilirler. Buna yine Cibril hadisini örnek gösterebiliriz. Hz. Peygamber (sav), Cebrail'in gitmesinden sonra Hz. Ömer'e şöyle sormuştur: "Ey Ömer, o sual soran zat kimdir, bilir misin?" "Allah ve Onun Rasûlü en iyi bilir" şöyle buyurdu: "O Cibril'dir. Dininizi öğretmek için size gelmiştir"[2]
Öğretmen, öğrencilerine anlattığı özel bilgilerin gizli kalmasını öğrencilerinden isteyebilir. Bu bir anlamda öğrenci ve öğretmen arasındaki gizliliğin ve güvenin göstergesidir. Ayrıca, bazı öğrencilerin kabiliyetleri, anlayışları diğerlerinden üstün olabilir. Öğretmenin maksadını anlayamayabilirler. Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: "Rasûlullah (sav)'dan iki kap ilim hıfzıma aldım. Bunlardan birini aranızda neşrettim. Ama diğerini söyleyecek olsam şu gırtlağımı kesersiniz."[3]
Fakat günümüz eğitim anlayışında böyle bir yakınlaşma sıkıntılara yol açabilir. Bu nedenle öğretmenin daha dikkatli olması gerekir. Ama yine de öğretmen ve öğrenci arasında güvene dayalı özeller olabilir. Yani öğrenci sırlarını öğretmeniyle güven içinde paylaşabilir. Onlar, bu özellerini öğretmenleriyle paylaşarak hem deşarj olmakta ve hem de bir anlamda destek istemektedirler.
Eğitim İçin Mutlaka Yetkin ve Ehil bir Eğitimciden Ders Almak
Hz. Peygamber (sav), her Ramazan sahabelere Kur'an tilavet ettiriyor, Kur'an okuyuşunu beğendiği kişilere diğer insanlara bunu öğretme görevini veriyordu. Bu da eğitim işinin yetkili kişilerden alınması gerektiğini göstermektedir.
— Ebu Sa'lebe (ra) şöyle anlatıyor: Bir gün Hz. Peygamber (sav)'e giderek "Ey Allah'ın Rasûlü! Güzelce eğitmesi ve terbiye etmesi için beni bir kişiye teslim et!" dedim. Bunun üzerine beni Ebu Ubeyde b. el-Cerrah'a teslim ederek: "Ben seni öyle bir kişiye teslim ediyorum ki o seni güzelce eğitip terbiye edecektir" buyurdular.[4]
Öğretmenin Sözünü Kesmemek
Öğretmen ders anlatırken, öğrencilerin sessiz ve dikkatlice dinlemeleri gerekir. Öğretmenin sözünü kesmeyecekleri gibi başka bir şeyle de uğraşmamalıdırlar.
Ebu Said (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) minbere oturdu, biz de etrafında yerlerimizi aldık. Buyurdular ki: "Sizin için korktuğum şeylerden biri, dünyanın süs ve güzelliklerinin sizlere açılmasıdır!" Bir adam (araya girerek söze karıştı): "Yani (nâil olacağımız) hayır, şer mi getirecek?" dedi. Rasûlullah (sav) bu soru üzerine sükut etti. (Adama: "Sana ne oluyor da Rasûlullah (sav)'ın sözünü kesip, onunla konuşmaya kalkıyorsun? O sana konuşmuyor ki!" diye paylayanlar oldu). Gördük ki, kendisine vahiy gelmekte. Derken vahiy hâli açılmış, yüzündeki terleri silmekte idi. "Şu soru soran nerede?" diye söze başladı..."[5]
Eğitimde Devamlılık/Süreklilik İlkesi
Abdurrahman b. Avf (ra): Allah Rasûlü (sav) buyurdu: "Az fıkıh, çok ibadetten daha iyidir. Amellerinizin en hayırlısı kolay ve devamlı yapılanıdır"'[6]
Hadisten de anlaşıldığı gibi, eğitimde temel ölçü sürekliliktir. Yani bazen derse gelip bazen gelmemek, eğitimi aksatmak öğrenmeyi engeller. Disiplini bozar. Bir öğrenci, dersine düzenli bir şekilde devam etmeli, aynı zaman dersine düzenli bir şekilde çalışmalıdır. Bilindiği gibi "taşı delen, damlaların sürekliliğidir."
Çok Soru Sorarak Dersi Amacından Saptırmak
Öğrencinin soru sorması ne kadar istenen ve arzu duyulan bir şeyse, dersi amacından saptıracak veya konu dışına çıkartacak soruların sorulması da o kadar istenmeyen bir şeydir. Ayrıca gereğinden fazla sorular, konunun anlaşılmasından ziyade konunun daha da karmaşık bir hal almasına yol açabilir. Bu nedenle öğretmen, bu tür istenmeyen soruları veya dersi kaynatmaya yönelik soruları anlamalı ve bu sorulara geçit vermemelidir. Öğretmen, soruları cevaplamama yerine, öğreniciye konu dışına çıkılmaması ve farklı soruları olanların özel görüşme yapacağını belirterek hem sınıftaki ders işleyişini aksatmamış, hem de öğrenciyi kırmamış olur.
Bu nedenle; Hz. Peygamber (sav), lüzumsuz ve çok soru sorulmasını istemiyordu. O, İsrail oğullarının helak olmalarının temel nedenin lüzumsuz sorulardan dolayı olduğunu belirtiyordu. "Size açıklamayıp bıraktığım şeyler hakkında bana sormayın! Çünkü sizden öncekiler, çok soru sorduklarından ve peygamberleriyle ihtilafa düştüklerinden dolayı helak olmuşlardır. Size bir şey yasaklamışsam ondan uzak durun. Size bir şey emretmişsem, elinizden geldiğince onu yapın!"[7]
Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: "Bir gün Rasûlullah (sav) bize şöyle hitap etti: "Ey insanlar, size hac farz kılınmıştır. Şu halde haccı eda edin!" Cemaatte bulunan bir adam: "Her sene mi, Ey Allah'ın Rasûlü?" diye sordu. Rasûlullah (sav) cevap vermedi. Adam sorusunu üç kere tekrar etti. Bunun üzerine: "Ben sizi bıraktıkça siz de beni bırakın. (Mademki sükût ettim, niye sormada ısrar ediyorsunuz?) Şayet (sorunuza) "Evet!" deseydim, her yıl haccetmek vacib oluverirdi ve buna güç yetire- mezdiniz. Şunu bilin ki, sizden öncekileri helak eden şey, çok sual sormaları ve Peygamberleri hakkındaki ihtilaflarıdır. Size bir iş emrettiğim zaman, bunu gücünüz yettiğince İfa edin. Bir yasaklamada bulunduğum vakit de ondan kaçının (bu emir ve yasakla ilgili olarak aklınıza gelen her şeyi sormaya kalkmayın!)"[8]
Öğretmeninden İşittiği / Öğrendiği Bilgileri Başkalarına Anlatmak
Bir öğrenci, öğrendiği bilgileri sadece kendisi için değil diğer insanlara da iletmekle yükümlüdür. Hz. Peygamber (sav), hazır olanın olmayana bu bilgileri ulaştırma görevini vermiştir. Bunu veda hutbesinde de açık bir şekilde görmekteyiz. "Dikkat edin! Burada bulunanlar, bulunmayanlara tebliğ etsin. Umulur ki kendilerine tebliğ edilenler, duyuranlardan daha kavrayıcı olur" Bu hazır olanın olmayana bildirmesi bir anlamda sonraki kuşaklara da iletilmesi görevinin verildiği anlamını çıkarmaktadır. Ayrıca, Hz. Peygamber (sav), ilmin insanlara anlatılması ve saklanmamasını özellikle belirtmiştir.
Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) buyurdular ki: "Kim, bir ilimden sorulur, o da bunu ketmedip söylemezse (Kıyamet günü) ateşten bir gem ile gemlenir."[9]
İbnu Mes'ud (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) buyurdular ki: "Benden bir şey işitip onu (artırıp eksiltmeden) işittiği şekilde başkasına ulaştıran kimsenin (Kıyamet günü) Allah yüzünü taze kılsın. Zira kendisine ulaştırılan öyleleri var ki, bizzat işitenden daha iyi kavrar."[10]
Öğretmenlerinden Hesap Sormak
Öğretmenler, sadece bilgi veren değil, aynı zamanda davranışlarıyla da örnek insanlardırlar. Öğrencilerini kötülükler konusunda uyaran bir öğretmenin aynı kötülükleri yapması öğrenci üzerinde nasıl bir etki yaratır? Öğrettiği bilgilere olan güven nasıl sağlanır? Özellikle ilköğretim çağındaki çocuklara yönelik dersler verilirken davranışlara daha çok dikkat edilmelidir.
Cabir İbnu Abdillah (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) Abdurrahman İbnu Avf (ra)'ın elinden tutup oğlu İbrahim'e gittiler. Aleyhissalâtu vesselâm oğlunu can çekişir bir vaziyette buldu. Kucağına aldı ve ağladı. Abdurrahman: "Ağlıyor musun? Ağlamaktan bizi sen men etmedin mi?" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm: "Hayır (ağlamaktan değil), iki ahmak, fâcir sesten yasakladım: Musibet sırasındaki ses, yüzleri tırmalamak, cepleri yırtmak ve şeytan matemi"[11]
Derse Gelmediği Günlerde İşlenen Konuları Derste Olan Kişiden Öğrenmek
Derse gelmeyen öğrencilerin, gelmediği günlerde işlenilen dersleri bir arkadaşından öğrenmesi gerekir. Böylece eksikliklerini tamamlamış olur. Ayrıca, arkadaşlarından da geri kalmamış olur.
Hz. Ömer şöyle buyurmuştur. "Ben ticaretle uğraştığımdan Ensar'dan birisi ile anlaştım. Derslere bir gün ben, diğer gün o geliyordu. Ben derse katılmadığım zamanki öğrenilen bilgileri ondan öğreniyordum."
Enes (ra): "Vallahi size tüm anlattıklarımızı, (doğrudan) Allah Rasûlü (sav)den duymuş değiliz; ama biz birbirimize hiç yalan söylemezdik."[12]
Berâ' (ra) şöyle diyor: "Biz, aktardığımız her hadisi bizzat Hz. Peygamber (sav)'den dinlemiş değiliz. Meselâ develerimizi güttüğümüz sıralarda bazı arkadaşlarımız Hz. Peygamber (sav)'in yanında kalarak onu dinlerler ve bilahare bunları bize anlatırlardı."[13]
Bu uygulama, talebenin ilim öğrenirken geçim sorunun ihmal etmemesini, fakat bu arada kaçırdığı dersleri de derse katılan arkadaşlarından öğrenmesi gerektiğini göstermektedir. Günümüzde ilim tahsil edenlerin masrafları aileleri veya devlet tarafından karşılandığından geçim endişesi duyulmamaktadır. Fakat yine de öğrencinin çeşitli nedenlerle derse gelmediği günleri bulunmaktadır. Bu gelmediği günlerde anlatılan dersleri, derste olan arkadaşlarından öğrenmesi ve böylece konu eksiği bırakmaması gerekir.
Kendi Öğretmeni Varken Başka Öğretmenden Yararlanması
Şüphesiz ki öğrenci ilim tahsil ederken birçok öğretmenden yararlanmasını bilmelidir. Fakat ders aldığı öğretmeni dururken, aynı dersleri başka öğretmenden alması, hem kendi öğretmenin kalbinin kırılmasına ve hem de iki öğretmenin anlatışındaki farklılıklardan dolayı kafasının karışmasına neden olur. Çünkü kendi öğretmeni onun hem anlayış seviyesini bilmekte ve hem de neleri bilip neleri bilmediğini bildiğinden ona daha fazla yardımcı olmaktadır.
Hz. Ömer bir gün kitap ehli olan bazı kimselerden aldığı bir kitabı Hz. Peygamber (sav)'e getirerek "Ey Allah'ın Rasûlü! Ben bu güzel kitabı, ehl-i kitaptan olan bazı kimselerden aldım" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) öfkelenerek şöyle buyurdular: "Ey Hattab'ın oğlu! Siz benim getirdiklerimden şüphe mi ediyorsunuz? Nefsimi kudret elinde tutana yemin ederim ki ben onu size tertemiz ve lekesiz bir şekilde getirdim. Sakın ehl-i kitaba bir şey sormayın. Çünkü hakkı söylediklerinde kendilerini yalanlamanız, bâtılı söylediklerinde de tasdik etmeniz ihtimali vardır. Nefsimi kudret elinde bulundurana yemin ederim ki hayatta olmuş olsaydı Musa da bana tâbi olmaktan başka çıkar yol bulamazdı."[14]
Öğrencilerin Öğretmenlerini Hayırla Yâd Etmek
Öğrenciler, öğretmenlerini hayırla yâd etmelidirler. Çünkü onların yetişmesinde öğretmenlerin büyük emeği olduğu gibi, öğretmenin hakkını ancak anlattıklarını öğrenmek, uygulamak, başkalarına öğretmek ve hayırla yâd etmekle ödeyebilirler. Öğretmenlik mesleği maddi getirisi az olan bir uğraştır. Onun en büyük ecri, öğrencilerin hayırla anmaları ve vefalarıdır. Sahabeler her fırsatta Rasûlullah (sav)'ı yâd ediyorlardı.
Derse Düzenli Bir Şekilde Devam Etmek
Eğitimde istenen hedefe ulaşılmak için derslere düzenli bir şekilde devam edilmesi gerekir. Derse düzenli bir şekilde gelmeyen öğrenci zamanla derslerden ve okul ortamından kopar. Bu nedenle, okullarda yoklamaların çok sıkı yapılması, gelmeyen öğrencilerin hemen uyarılması veya velileriyle görüşülmesi gerekir. Herhangi bir sorun varsa okul-veli işbirliği içinde çözülmelidir. Bu konuya, Ashabın Rasûlullah (sav)'ın sohbetlerinde bulunmak için gösterdikleri hassasiyeti örnek gösterebiliriz.
Sınıfta Oturma Düzeni
Eğitimde başarının en önemli unsurlardan biriside eğitim görülen ortamdır. Bunun başında da sınıfların düzeni gelir. Sınıf düzeni ferah ve aydınlık olmalıdır. Kalabalık olmamalıdır. Öğrenciler, hocanın sesini duyacak bir mesafede olmalıdırlar. Ayrıca, öğretmenin de öğrencileri gözüyle kontrol edebilecek bir durumda bulunmalıdır.
Hz. Peygamber (sav), konuşmak üzere oturduğunda sahabeler onun etrafında halkalar oluştururlardı. Bu da öğrencilerin, öğretmenlerini işitecekleri bir mesafede olmalar gerektiğini göstermektedir.
Okulda Öğrendiklerini Karşılıklı Müzakere Etmek
Öğrenmenin en önemli unsuru tekrardır. Bu tekrar, tek başına yapılabileceği gibi, aynı sınıftaki öğrencilerin öğrendikleri dersleri karşılıklı olarak tekrarlamaları da öğrenmeyi kolaylaştıran ve hatta zevkli hale getiren en önemli unsurdur. Bu durum, öğrenciler arasındaki işbirliğini artırdığı gibi, birbirlerinin eksikliklerini tamamlamalarını da sağlamaktadır. Sahabeler de Hz. Peygamber (sav)'den öğrendiklerini bir araya gelerek tekrarlar, birbirlerinin eksikliklerini tamamlarlardı.
Ebu Nadre şöyle anlatıyor: Bir gün Ebu Said el-Hudrî'ye bize hadis yazdırmasını istedik. Bunun üzerine o şunları söyledi: "Hayır, size hadis yazdırarak onu Kur'an yapmanıza izin vermeyeceğiz. Siz hadisleri bizden, bizim Hz. Peygamber (sav)den aldığımız gibi alınız. Sonra da kendi aranızda müzakere ve tekrar ediniz; böylece unuttuğunuz yerleri birbirinize hatırlatmış olursunuz."
Hz. Ali şöyle buyurmuştur: "Hadisleri kendi aranızda müzakere ediniz. Çünkü bunu yapmadığınız takdirde hadisler unutulur ve kaybolup gider"
İbn Mes'ud şöyle buyurmuştur: "Aranızda hadis müzakeresi yapınız. Çünkü hadislerin yaşaması müzakere edilmelerine bağlıdır" "Hadis meclislerinde bulunmak ve hadis müzakeresi yapmak namaz kılmak kadar sevabı olan bir ameldir"
Enes (ra) şöyle anlatıyor: Biz, altmış kadar kişi Hz. Peygamber (sav)'le birlikte oturuyorduk. O bize bazı hadisler söylüyor ve sonra da herhangi bir ihtiyacı için yanımızdan ayrılıyordu. Bundan sonra biz kendi aramızda onun söylediklerini müzakere ediyorduk. Bu, uzun bir süre devam ediyor ve o kadar çok tekrar ediyorduk ki kalktığımızda, dinlediğimiz hadis sanki kalbimize dikilmiş gibi oluyordu.
Günümüz eğitimde müzakere dediğimiz, öğrencilerin dersi karşılıklı tekrar etmeleri ilkesi kalkmıştır. Bu durum, tamamen bireyselciliğin getirmiş olduğu bir sonuçtur. Hâlbuki eğitim, toplumsal bir olaydır. Bireysel bir eylem değildir. Eğer bireysel bir eylem olsaydı bu kadar çok okullar yapılmazdı. Eğitimle ilgili kitaplar basılır, insanlar evlerinde okuyarak bu aşamaları tamamlarlardı.
Öğretmen Ders Anlatırken Başka Bir Şeyle İlgilenmemek
Öğretmen ders anlatırken, öğrencinin başka bir şeyle ilgilenmesi, hem kendisinin ve hem de başkalarının dersten kopmalarına yol açar. Bu nedenle öğrencilerin kesinlikle başka bir şeyle ilgilenmemeleri gerekir.
Sehl b. Sa'd bir gün bir mecliste oturmuş Hz. Peygamber (sav)'den hadis naklediyordu. Bu sırada orada bulunanlardan iki kişinin kendi aralarında konuşmakta olduklarını gördü. Bunun üzerine öfkelenerek "Şunlara da bakınız! Ben kendilerine Hz. Peygamber (sav)'den gözlerimle görüp kulaklarımla işittiklerimi anlatıyorum, onlarsa kendi aralarında konuşuyorlar. Allah'a yemin ederim ki sizin cemaatinizi terk edeceğim ve bundan böyle de aranıza bir daha dönmeyeceğim" dedi.
Birbirlerinden Anlamadıkları Konularda Yardım İstemek
Öğrenciler, sadece öğretmenlerinden değil, kendi arkadaşlarından da bilmedikleri konularda yardım alabilirler. Her sınıfta çalışkan öğrenciler olduğu gibi, bazı derslerde bazı öğrencilerin diğerlerinden daha üstün olduğu da görülür.
Bunu sınıfın diğer öğrencileri de bilirler. İşte bu öğrencilerden, diğerlerinin yararlanmaları gerekir. Bazen, öğrencinin anlattıklarından arkadaşları öğretmenin anlattığından daha fazla anlarlar. Çünkü öğrencinin onların seviyelerine inmeleri ve belki de diğerlerinin konsantrasyonunun yoğun olması, öğrenmeyi pekiştirmektedir.
— Hz. Ömer bir gün Hz. Ali'ye; "Ey Ebâ Hasan! Hz. Peygamber (sav)'in yanında bazı zamanlar sen bulundun bense bulunmadım. Aynı şekilde benim bulunduğum bazı zamanlar da sen bulunamadım. Sana üç şey sormak istiyorum. Acaba bunlar hakkında bir bilgin var mıdır?" dedi. Hz. Ali'nin; "Sor bakalım" demesi üzerine de; "Bir kişi kendisinden hiç bir iyilik görmediği bazı kimseleri sever. Diğer taraftan en ufak bir kötülük görmediği bazı kimselere de buğzeder. Bu nasıl oluyor?" diye sordu. Hz. Ali buna şu şekilde cevap verdi: "Ben bu konuda Hz. Peygamber (sav)'in "Ruhlar, bölükler halinde kışlalarında toplanan askerler gibi havada bir araya gelirler ve tanışarak arkadaşlık kurarlar. Ruhları birbirleriyle tanışarak arkadaşlık kuran insanlar gerçek hayatta birbirlerini severler. Tanışmayanlar ise ihtilafa düşerler ve birbirlerine buğzederler" buyurduğunu işittim". Hz. Ömer bu kez "İkincisi, bir kişi bazen bir şey söylemek istediğinde unutuveriyor, bazense hatırlıyor. Bu nasıl oluyor?" diye sordu. Hz. Ali bu soruya da "Hz. Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğunu işitmiştim: "Hiç bir beyin yoktur ki onun üzerinde, ayın önünde bulunan bulut gibi bir perde bulunmuş olmasın. Nasıl ki ay pırıl pırıl parladığı bir anda önüne gelen bir bulutla kapkaranlık kesilir ya da önündeki bulutun çekilmesiyle pırıl pırıl parlamaya başlarsa insan beyni de bazı zamanlar söylemek istediği şeyi unutuverir bezense hatırlar" cevabını verdi. Hz. Ömer son olarak şu soruyu sordu: "Peki, insanın gördüğü rüyaların bazıları doğru çıkıyor bazılarıysa çıkmıyor. Bu nasıl oluyor?" Hz. Ali buna da şu şekilde karşılık verdi: "Bu konuda da Hz. Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğunu işittim: "Kadın-erkek, uykuya dalan her insanın ruhu arşa doğru yükseltilir. Ruhu arşa kadar yükselebi- lenlerin gördükleri rüyalar doğru çıkar. Ruhu arşa kadaryükselemeyenlerin rüyaları ise doğru çıkmaz". Bunun üzerine Hz. Ömer; "Ne zamandan beri bu üç şeyi öğrenmek istiyordum. Ölmeden önce bunları öğrenmemi sağlayan Allahu Teâlâ'ya hamdolsun" dedi.
Bir Dersi Öğrenmeden Diğer Derse Geçmemek
Eğitimdeki en önemli unsurlardan biriside öğrencilerin daldan dala konmamaları ve bir konuyu öğrenmeden diğerine geçmemeleridir. Peygamberimiz (sav)de bu ilkeye uymuştur. İbn-i Mesud (ra) şöyle der: "Bizden biri 10 ayet öğrendiğinde, içindeki manaları anlamadan ve onlarla amel etmeden diğer ayetlere geçmiyordu."
Öğretmenin Verdiği Kararlara Uymak
Öğretmen, öğrenciler arasında bir hakemdir. Öğrenci, öğretmenin verdiği kararlara uymalıdır. Öğretmenin verdiği kararlara uymaması, öğretmenin otoritesini sarstığı gibi, öğrencinin de saygınlığını zedeler.
İbnu'z-Zübeyr (ra) anlatıyor: Ensar'dan bir erkek, hurma ağaçlarını suladıkları Harre'nin su arkı yüzünden Zübeyr (ra)'la ihtilafa düşüp Rasûlullah (sav)'ın huzurunda murâfaa oldular. Rasûlullah (sav) (ihtilaflarını dinledikten sonra) Zübeyr'e: "Ey Zübeyr (önce) sen sula, suyu sonra da komşuna sal" buyurdular. En- sari bu hükme kızdı ve: "Böyle hükmetmen, o senin halaoğlun olmasındandır!" dedi. Rasûlullah (sav) bu söze çok kızdı, yüzü renk renk oldu ve: "Ey Zübeyr! Önce sen sula, sonra duvara ulaşıncaya kadar da suyu tut!" dedi. Zübeyr dedi ki: "Vallahi öyle zannediyorum ki şu âyet bu hadise ile ilgili olarak indi. (Mealen): "Hayır öyle değil! Rabbine and olsun ki, onlar aralarında kimi oraya kimi buraya çektikleri (kavga ettikleri) şeylerde seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükümden yürekleri hiçbir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar" (Nisa 65).[15]
Öğretmene Saygıda Kusur Etmemek
İlim, saygı ve sevginin olduğu ortamlarda yayılma imkânını bulur. Günümüz teknolojik imkânları ilmi herkesin ayağına getirdiğinden ve bilgiye ulaşmayı kolaylaştırdığından, ilmin kıymeti yeterince anlaşılamamaktadır. İnsanlar, eskiden bir kelime öğrenmek için büyük meşakkatlere katlandığından öğrendikleri bilginin kadir ve kıymetini biliyorlardı.
Fakat buna rağmen öğrenciler, öğretmenlerin kadir ve kıymetini bilmeli, ona saygıda kusur etmemeli, hoşuna gitmeyen bir sözüyle karşılaştığında bile yine de saygısız davranmamalıdır. Cibril hadisinde gördüğümüz gibi, Cebrail saygılı bir şekilde Hz. Peygamber (sav)'in önüne oturarak bir öğrencinin öğretmenine karşı nasıl davranması gerektiğini bize göstermiştir.
Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: Rasûlullah (sav) buyurdular ki: "Kim bana itaat etmişse mutlaka Allah'a itaat etmiştir. Kim de bana isyan etmiş ise, mutlaka Allah'a isyan etmiştir. Kim emîre itaat ederse mutlaka bana itaat etmiş olur. Kim de emîre isyan ederse mutlaka bana isyan etmiş olur.[16]
Sınıf Ortamında ve Ders Çalışmada Ciddiyet ve Disiplinli Olmak
İbni Abbas (ra) Hz. Peygamber (sav)'den şöyle rivayet ediyor: "ilimde ciddi ve samimi olun! Çünkü birinizin ilimde hain olması, malında hain olmasından kötüdür..."[17]
Yukarıdaki hadiste de geçtiği gibi ilim, ciddiyet ister. İlim öğreniminde ciddiyet ve disiplin sağlandığında başarılı olunur. Aynı zamanda öğrenci sınıf ortamında disiplin ve ciddiyeti elden bırakmamalıdır. Derse zamanında girmeli, zamanında çıkmalı, sınıfta laubali olmamalı, öğretmeninden izin almadan konuşmamalı ve verilen ödevleri ciddi bir şekilde yapmalıdır.
Çalışan Öğrencilerin Dikkat Edeceği Konular
Öğrencilerin hepsinin ekonomik seviyeleri aynı olmayabilir. Bir kısım öğrenciler, hem çalışıp hem de okumak zorunda olabilirler. Öğretmen, öğrencilerinin bu durumunu bilip ona göre davranmalıdır. Özellikle çalışmak zorunda olan öğrencilerine daha fazla yardımcı olmalıdır.
Ensar'dan, akşam olduğunda Medine-i Münevvere'nin belli yerlerinde toplanıp bütün geceyi Kur'ân okuyarak ve müzakeresini yaparak geçiren yetmiş kişi vardı. Sabah olduğunda gücü kuvveti yerinde olanlar odun getirip satarak geçimlerini temin ederler ve mescide de tatlı su getirip koyarlardı. Zengin olanları ise ara sıra bir koyun alıp keserek etlerini Hz. Peygamber (sav)'in hücre-i saadetlerinin duvarlarına asarlardı.
Ayrıca, bazı sahabeler çalıştıklarından her gün derse gelemiyorlardı. Gelemedikleri günlerdeki bilgileri diğer arkadaşlarından öğreniyorlardı. Hz. Ömer'in de bu şekilde davrandığını daha önceki bölümlerimizde anlatmıştık.
Öğretmenden Program Dışı Bir Talepte Bulunmamak
Öğrenciler, öğretmenlerinden yanlış, hatalı ve eğitim programının dışında taleplerde bulunmaları müfredat dışına çıkmaları yanlış bir sonuç doğuracağından, öğretmenin bu tür talepleri önlemesi gerekir.
Kur'an da bu tür yanlış taleplerde bulunulmayı tepki göstermektedir. A'raf suresinin 138. ayetinde Cenab-ı Hak mealen şöyle buyuruyor: "İsrail oğullarını denizden geçirdik, orada kendilerine mahsus bir takım putlara tapan bir kavme rastladılar. Bunun üzerine "Ey Musa! Onlara ait tanrılar gibi bizim için de bir tanrı yap!" dediler. Musa, "Gerçekten siz cahil bir toplumsunuz" dedi ve devam etti: "Şüphesiz bunların (Amalika kavminin) içinde bulundukları (din) yıkılmıştır. Ve yapmakta oldukları da batıldır" Kur'an, Hz. Peygamber (sav)'e onlara şöyle demelerini buyurur: "Habibim! Onlara de ki: Kur"an"ı kendiliğimden değiştirme yetkisine sahip değilim. Ben dahi ancak bana vahyolunana tabi oluyorum. Eğer Rabbime karşı gelsem, büyük günün azabından korkarım."
Eğitim işi planlı, programlı bir iştir. Öğretmenin verdiği eğitimde ulaşmak istediği bir hedefi vardır. Bu plan ve disiplinin öğrenciler tarafından delinmesi, eğitim disiplinini bozduğu gibi, hedefe ulaşmayı da zorlaştırır. Bu nedenle, öğretmenin öğrencilerden gelen yönlendirilmelere kapılmaması gerekir. Bazen de öğrenciler, öğretmenlerinden yanlış ve hatalı isteklerde de bulunabilirler. Öğretmenin, öğrencilerin gönlünü yapma adına bu tür davranışlarda bulunması disiplini bozacağı gibi, öğretmenin de aslında otoritesini sarsar.
Dersi ve Öğrenilen Bilgileri Unutmak
İnsan kelimesi nisyandan, yani unutmaktan gelir. Dolayısıyla, unutma, son derece insani bir davranıştır. Fakat, insan bu unutmayı geciktirmeye ve hatta tekrarlarla unutmayı ortadan kaldırmaya çalışmalıdır. Özellikle uzun yıllar öğrenmek için çaba harcadığımız bilgileri gözümüz gibi korumalıyız. Unutmayın ki; "İnsan hatırladığı kadarıyla bilir"
— Allah'ın Rasûlü bir gün göklere bakarak; "İlmin ortadan kalkma zamanı yakındır" dedi. Ensar'dan İbn Lebid, "Ey Allah'ın Rasûlü! İlim nasıl kalkacaktır? Hâlbuki kitapta yazılmış, kalpler onu hıfzetmiştir" deyince, Hz. Peygamber (sav), "Ben de seni Medine'nin en anlayışlı adamı sanıyordum" dedi ve sonra Yahudi ve Hıristiyanların ellerindeki kitaba rağmen sapıklığa gittiklerini anlattı.[18]
İbrahim Halil ER - Hz. Muhemmed (s.a.v.)'in Eğitim Metodu
---------------------------------------
[1] Müslim. Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce
[2] Müslim. Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce
[3] Buhârî, Camiul Fevaid 299
[4] Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayâtû’s Sahâbe
[5] Buhâri, Zekât 47, Cum’a 28, Cihâd 37, Rikâk 7; Müslim Zekât 123, (1052); Nesâi,
Zekât 81, (5, 90).
[6] Taberânî
[7] Buhârî, Müslim ve Timıizî
[8] Buhârîjtisam 4; Müslim, Hacc 412, (1337), Fedâil 130, (1337); Nesâî, Hacc 1,
(5,110-111).
[9] Ebu Davud, İlm 9, (3658); Tirmizi, İlim 3, (2651).
[10] Tirmizi, İlm 7, (2658).
[11] Tirmizî, Cenâiz
[12] Taberânî
[13] Ahmed
[14] Taberânî, Camiul Fevaid 150
[15] Buhari, Şirb 6, 7, 8, Sulh 12, Tefsir, Nisa 12; Müslim, Fezail 129, (2357); Ebu Dâvud, Adiye 31, (3637); Tirmizi, Ahkâm 26, (1363); Nesâi, Kudât 26, (8, 245).
[16] Buhârî, Ahkâm 1, Cihad 109; Müslim, İmaret 33, (1853); Nesâî, Bey’at 27, (7,154).
[17] Taberani
[18] Tirmizi
İmsak | 06:24 | ||
Güneş | 07:54 | ||
Öğle | 12:55 | ||
İkindi | 15:24 | ||
Akşam | 17:47 | ||
Yatsı | 19:11 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Galatasaray | 11 | 31 |
2. Fenerbahçe | 11 | 26 |
3. Samsunspor | 12 | 25 |
4. Eyüpspor | 13 | 23 |
5. Beşiktaş | 11 | 21 |
6. Göztepe | 11 | 18 |
7. Sivasspor | 12 | 17 |
8. Başakşehir | 11 | 16 |
9. Kasımpasa | 12 | 14 |
10. Konyaspor | 12 | 14 |
11. Antalyaspor | 12 | 14 |
12. Rizespor | 12 | 14 |
13. Trabzonspor | 11 | 12 |
14. Gaziantep FK | 11 | 12 |
15. Kayserispor | 11 | 12 |
16. Bodrumspor | 12 | 11 |
17. Alanyaspor | 11 | 10 |
18. Hatayspor | 11 | 6 |
19. A.Demirspor | 11 | 2 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Kocaelispor | 12 | 25 |
2. Bandırmaspor | 12 | 24 |
3. Erzurumspor | 12 | 22 |
4. Karagümrük | 12 | 21 |
5. Igdir FK | 12 | 21 |
6. Ankaragücü | 12 | 19 |
7. Ahlatçı Çorum FK | 12 | 19 |
8. Boluspor | 12 | 18 |
9. Şanlıurfaspor | 12 | 18 |
10. Ümraniye | 13 | 18 |
11. Keçiörengücü | 13 | 18 |
12. Pendikspor | 13 | 18 |
13. Esenler Erokspor | 12 | 17 |
14. İstanbulspor | 13 | 17 |
15. Manisa FK | 13 | 17 |
16. Gençlerbirliği | 12 | 15 |
17. Amed Sportif | 12 | 14 |
18. Sakaryaspor | 12 | 13 |
19. Adanaspor | 12 | 7 |
20. Yeni Malatyaspor | 13 | -3 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Liverpool | 11 | 28 |
2. M.City | 11 | 23 |
3. Chelsea | 11 | 19 |
4. Arsenal | 11 | 19 |
5. Nottingham Forest | 11 | 19 |
6. Brighton | 11 | 19 |
7. Fulham | 11 | 18 |
8. Newcastle | 11 | 18 |
9. Aston Villa | 11 | 18 |
10. Tottenham | 11 | 16 |
11. Brentford | 11 | 16 |
12. Bournemouth | 11 | 15 |
13. M. United | 11 | 15 |
14. West Ham United | 11 | 12 |
15. Leicester City | 11 | 10 |
16. Everton | 11 | 10 |
17. Ipswich Town | 11 | 8 |
18. Crystal Palace | 11 | 7 |
19. Wolves | 11 | 6 |
20. Southampton | 11 | 4 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Barcelona | 13 | 33 |
2. Real Madrid | 12 | 27 |
3. Atletico Madrid | 13 | 26 |
4. Villarreal | 12 | 24 |
5. Osasuna | 13 | 21 |
6. Athletic Bilbao | 13 | 20 |
7. Real Betis | 13 | 20 |
8. Real Sociedad | 13 | 18 |
9. Mallorca | 13 | 18 |
10. Girona | 13 | 18 |
11. Celta Vigo | 13 | 17 |
12. Rayo Vallecano | 12 | 16 |
13. Sevilla | 13 | 15 |
14. Leganes | 13 | 14 |
15. Getafe | 14 | 13 |
16. Deportivo Alaves | 13 | 13 |
17. Las Palmas | 13 | 12 |
18. Espanyol | 12 | 10 |
19. Real Valladolid | 14 | 9 |
20. Valencia | 11 | 7 |