Geleneksel Parasal Sistem İle İslami Ekonomik Sistem

Geleneksel sistemde parasal sistemdeki işleyiş şöyle devam etmektedir. Para veya özel mal faizde değerlendirilir. Faizde değerlendirilmek istenen para veya özel mal Banka yani parasal kurum tarafından gelir ve servetin adaletsiz dağılımına sebebiyet verir. Diğer yandan Faize yatan para menkul değerler piyasasına yani ikincil piyasaya sadece paranın konuşulduğu piyasaya akar. Buda spekülasyona yol açar. Spekülasyon sanal zenginliğe sebep olur. İkincil piyasa menkul değerler piyasası yapay risk oluşturur. Yapay riskte sanal zenginliğin yanında kontrolsüz açgözlülüğe yol açar. Bankalar aracılığıyla gelir ve servetin adaletsiz dağılımı tam bir adaletsizliğe yol açar.

Adaletsizlikte kontrolsüz aç gözlülüğü körükler ve buda yapay risk oluşturur. Gelir ve servetin adaletsiz dağılımı menkul değerler piyasasının oluşturduğu spekülasyonla birleşerek enflasyonu doğururlar. Faiz yani Riba sermaye kıtlığını oluştururken üretimin kontrolü ve ortak kayıtsızlık gündeme gelir. Sermaye kıtlığı ve üretim kontrolü işsizlik meydana getirir. Enflasyon işsizlikle beraber stagflasyon (durgunlukla beraber artan fiyat artışları) meydana getirir. Stagflasyon resesyon (ekonomik kriz) oluşturur. Krizi çözmek için üretim olmadan piyasaya borçlanma ile giren para kontrolsüz fiyat artışları oluşturarak enflasyonu tetikleyen diğer bir unsur olur. Resesyonlar yani ekonomik krizler depresyon, Konjüktür dalgaları ve değişken sosyal refah demektir. Değişken sosyal refah gelecek ile ilgili belirsizlik demektir. Sermaye kıtlığı belirsizlikle beraber yatırımı ve büyümeyi engeller. Buna bağlı olarak işsizlik artmaya devam eder ve sosyal refah baltalanır.

İslami sistemlerde ise siyasal amaç nihai amaç olmalıdır. Yani adalet olmalıdır. Buda insan hakları evrensel beyannamesinde ifade edildiği gibi bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.

O halde faizi ortadan kaldırarak menkul değerler piyasasını ikincil piyasayı sadece paranın konuşulduğu piyasayı etkisiz hale getirmiş oluruz ki yapay risk, sanal zenginlik ve spekülasyonu ortadan kaldırmış oluruz. Faize gitmeyen para, İslami bankalarla finansal kurumlara yarı kurumsal mal ve potansiyel sermaye oluşumu sağlayacaktır. Yeterli sermaye kooperatif firmalar ve kar zarar paylaşımı ile kurumsal olarak hareket edecektir. Etmek zorunda kalacaktır. Buda üretimi ve büyümeyi teşvik ederek tam istihdam sağlanacak ve işsizlik azalacaktır. Spekülasyon, enflasyon, resesyon olmayacak üretime dayalı bir sosyal refah oluşacak, İslami ekonomik model daha da büyümek isteyecektir. Ortak kaygılar nispeten ortalama yatırım risk iştahı ile dengelenecektir. Adalet amaçlı bir İslami ekonomik modelde istikrarlı fiyat seviyeleri gelir ve servetin adil dağılımını tesis edecektir. O halde halk devlet tarafından kooperatifleşme, kar zarar ortaklığı modelleri ve kurumsallaşmaya teşvik edilecektir. Ancak bu şekilde üretime dayalı Faizin ve sanal zenginliğin, kontrolsüz aç gözlülüğün, değişken sosyal refahın olmadığı bir ekonomide sürdürülebilir bir büyüme ve yüksek sosyal refah elde edilebilir. Demek ki adaletin önündeki engel faiz gibi durmaktadır. Adalet ve Faiz gayri İslami gayri insani sistemlerde birbirine çok bağlı ve doğru orantılıdır. İktisadi dengeyi bu iki enstrümanı göz önünde tutarak pek ala sağlayabiliriz. O halde güçlü bir siyasal İslam güçlü bir İslami ekonomik modele son derece muhtaçtır.

Demek ki adaleti insan haklarını üstün tutan Faizden yoksun bir İslami ekonomik modelde tesis edebiliriz. Diğer yandan adaletin zıddı zulümdür. Faize dayalı sistemler zulüm sistemidir. Adil bir sistem için yaratılanı severiz yaratandan ötürü prensibi esas alınmalıdır.

Sonuç olarak tüm sistemler zulme bulaşıp bulaşmadığını kontrol etmelidir. Türkiye Cumhuriyeti anayasasını insan hakları evrensel beyannamesine göre tekrardan gözden geçirmelidir. Kanaatimize göre insanı el üstünde tutan eşrefi mahlukat dediğimiz İslam ın tarifiyle tarif edilen insan ve insanın refahı hedef alınırsa anayasada adalet tesis edilmiş olur.