Kar mı yağıyor, kâr mı yağıyor?
Hem kar yağıyor hem kâr yağıyor.
Karın her bir tanesi kârdır ama her kâr, kar değildir.
Güneşin geldiği yönden üzerimize bu günlerde kardan konfeti saçılıyor.
Bu konfetiye hiçbir zenginin parası yetmez.
Nefes gibi parayla alınıp satılmaz.
Zengin-fakir ayrımı yapılmaz.
Kar, insanlara, hayvanlara, ağaçlara, çiçeklere, böceklere kârdır.
Irmakların kaynağına, göllere, barajlara su depolanmasını sağlayandır.
Mikropları kıran, yok eden, yeryüzünü tertemiz hale getiren tabii temizleme tozudur.
Yediden yetmişe herkesin ulaşabileceği yerde, ayağının altına eğlence oluşturur.
Zararsızdır, faydalıdır, çocukların ve yaşlıların eğlencesidir.
Eğlenirken tenimizi çelikleme, ruhumuzu temizleme maddesidir.
Kendisi beyazdır, beyazlatır ve beyazlık ölçüsüdür.
“Kar gibi beyaz” deriz.
Kar yağar, beyazlığı içimize mutluluk yayar.
Kara bulutlardan beyaz kar yağdıran Rabbimize hamdolsun.
Ve bu durum bize ders olsun ki, nice kara kalpli kafirlerden de Kelime-i Şehadet dilinden dökülüverir ve kafirken kardeşimiz oluverir.
Trilyonlarca kar tanesi havada tek başına, birbirine dokunmadan seyahat ederken, yere ayak bastıkları anda birbirlerine kenetlenmeleri bize ders oluyor ve iki milyar Müslüman, ayrı ayrı yer, gezer, yatar, kalkar ama ihtiyaç anında birleşivermesini de bilir.
Kara bulutlardan, denizlere de karalara da inen ak süt gibidir kar.
Denizde balıklara, karada bütün yaratıklara beyaz gıda olur kar.
Kara toprak, beyaz karı bağrına basar, göğsünde eritir, trilyonlarca tohum ve çekirdeklere gıda yapar karı.
Kışın ağaçların, topraktaki dane ve çekirdeklerine örtü olur ve donmasını engelleyendir kar.
Kışın süsü, baharın sakisi, yazın bereketi olur kar.
Baharda çiçeklerin açma yarışmasında, birinciliği kimseye vermeyen kardelen çiçeğine, rengini veren kar.
Camın dışında iken üşüten kar, camın içinden seyredilirse gönlümüzde ne hayallere kanat çırparken içimizi ısıtan kar.
Kar, bembeyaz.
Kara renk, kazan dibinden kara.
“Kara”nın sonundaki a harfini silersek bembeyaz kar olur.
Kara toprağın üzerine yağan kar, karanın yüzünü ak eder ve mikroplardan temizler.
Musa Aleyhisselam’ın, firavunun sarayında yağlı-ballı hayatta firavuna kulluk yapmak yerine, ot bitmeyen, yağmur damlası düşmeyen Tih Çölü’nde özgürce yaşamayı seçince, kayadan su fışkırtan, ve gökyüzünden kudret helvası indiren, bıldırcınları çöle sevk eden Allah Celle Celalühün bu mucizesine inanmayanlar, kar yağarken yeniden dikkatle baksınlar.
Aslında gördüğümüz, tuttuğumuz, tattığımız, kokladığımız, varlığına inandığımız halde bir türlü göremediğimiz aklımız ve ruhumuzun hepsi Allah Celle Celalühün birer mucizeleridir.
Bize düşen görev, bu mucize okyanusunda yaşarken, sahibine saygıyla eğilmek, emir ve yasaklarına uyarak teşekkür görevimizi yerine getirmektir.