Elinde sürekli olarak lale ile dolaştığı için “Lâleli Baba’’ olarak bilinen zatın ünü Padişah 3. Mustafa'nın kulağına kadar gelir. Padişah merak eder ve erkânı ile birlikte Lâleli Baba'yı görmek üzere gider. Padişah, Lâleli Baba'yı sınamak için “Dünyada en büyük saadet acep ne ola?” diye sorar. Lâleli Babanın yanıtı şaşırtıcıdır; “Def’i hacet gidermektir hünkârım". Bu, “Sizin gibi sultan olmak, yüce Osmanlı Devleti’nin başında olmaktır” gibi bir yanıt bekleyen 3. Mustafa'yı pek memnun etmez, şüphesiz. Bir süre sonra 3. Mustafa’ya bir karın ağrısı saplanır, kıvrandıkça kıvranır, otlar kaynatılır, hekimler uğraşır, ama nafile, padişah bir türlü tuvalete çıkamamaktadır. Aklına Lâleli Baba'nın yanıtı gelir; “Baba gerçeği söylermiş, tuvalete çıkmak en büyük nimetmiş de bunca zaman bunu bilmeden yaşamışız” der, yanına gider, durumu anlatır, Lâleli Baba padişahın sorununu çözer. Bu iyiliği karşılığı babanın isteği üzerine semte yapılan camiye “Lâleli Camii” adı verilir.
Şüphesiz “kabızlığın” en büyük sorun olup olmadığı tartışılabilir, ama öyküde olduğu gibi herhalde çekmeyen bilemez! Bir çekene sormak gerek! Birkaç yıl önce yayımlanan bir bilimsel makalede, araştırıcılar “kalınbağırsak” için “unutulan organ’’ tanımını yapmışlardı. İşlevleri üzerinde ayrıntılı ve yeterli çalışmalar henüz yapılmadığı için, bu tanım başlangıçta hoşuma gitmişti. Ancak sanırım “keşfedilmemiş organ’’ tanımı çok daha uygun görünüyor. Kalınbağırsakları sadece vücudumuzda işlenerek atılacak atıkların toplandığı bir kısım/organ olarak görmek, büyük hata olur. Hatta rol oynadığı işlevler nedeniyle “ikinci beyin” olarak adlandıran bile var.
Sağlığımız için bağırsaklarımızın önemi kalp, akciğer, beyin gibi hayati öneme sahip organlarımız yanında küçümsenemeyecek ölçektedir. Bağırsaklarımız “mikrobiyota” olarak adlandırılan zengin bir mikroorganizma çeşitliliğine sahiptir. İnce ve kalınbağırsaklarda binin üzerinde (100-1150 farklı tür) çeşitlilikte, 10 ile 100 milyar kadar bakteri bulunduğu hesaplanmaktadır. Bu sayı, tüm vücudumuzda bulunan hücrelerin sayısının 10 katıdır. Aslında bebek doğduğunda bağırsaklarında bakteri bulunmaz, yani sterildir. İlk besinle birlikte bağırsak florası yavaş yavaş oluşmaya başlar ve oluşan bu çeşitlilik yaşamın ileri dönemlerine kadar genellikle fazla bir farklılık göstermez. İlaç ya da hastalık gibi herhangi bir etkene bağlı olarak bozulduğunda, tekrar kendini onarır.