Yüz Bin Motor, Yüz Bin Tank Üreteceğiz

Artık bıçak kemiğe dayanmıştır; Nuri Demirağ’ın, Tek Parti diktasının projelerini çöpe atmasına tahammülü kalmaz. Ve siyasetle mücadele yolunu seçer. Bu mücadele yöntemi daha sonraki yıllarda başkalarına da örneklik teşkil edecektir.

ÖZEL HABER 13.11.2020, 12:41 21.09.2024, 15:51 Ramazan Peri
Yüz Bin Motor, Yüz Bin Tank Üreteceğiz

1965 yılında Profesör olan Necmeddin Erbakan, 1966’da Odalar Birliği Sanayii Dairesi Başkanı, daha sonra Genel Sekreter ve 1968 yılında ise Odalar Birliği Başkanı olur. İşte bu süreçte, hiçbir kanunî dayanak bulunmamasına rağmen, Süleyman Demirel ve kadrosu tarafından polis zoruyla Odalar Birliği Başkanlığı görevden uzaklaştırılan Erbakan, artık mücadelenin siyasi irade ile mümkün olacağına kanaat getirir.

Odalar Birliği dönemi kapanmış, siyasi mücadele başlamıştır artık... Millî Görüş davasını tek kişilik ordu gibi yüklenen Prof. Dr. Necmeddin Erbakan, 1969 Genel Seçimleri’nde Konya’dan bağımsız milletvekili seçilerek Meclis’in kapılarını aralar. Ve ardından kısa bir süre sonra Millî Görüş davasının ilk partisi olan Millî Nizam Partisi’ni 24 Ocak 1970’de kurar.

Erbakan, fikri ve manevi olarak Eşref Edip Fergan ve Mehmed Zahid Koktu’yu örnek alırken, siyasi mücadele olarak ise Nuri Demirağ’ınkine benzer bir yol izlemiştir. Tek Parti tarafından akamete uğratılan ağır sanayi hamlesini “yüz bin motor, yüz bin tank üreteceğiz...” diyerek tekrar yeşertmeye başlamıştır.)

DEMİRAĞ, TÜRKİYE’NİN İLK MUHALEFET PARTİSİNİ KURDU

Nuri Demirağ, giriştiği bütün iktisadi işlerde engel olarak önüne çıkan Tek Parti diktasının ceberrut davranışlarıyla mücadele etmek için siyaset kanalına başvurur.

6 Temmuz 1945’te “Türkiye Tek Parti ile yönetilemez; ARTIK YETER” sloganı ile yola çıkar. Millî Kalkınma Partisi’ni (MKP) kurarak, girdiği seçimde ülkenin ilk muhalefet partisi olur. Demirağ, Tek Parti rejimine meydan okuyan öncü lider olarak siyaset tarihine adını yazdırır.

Fakat Tek Parti yanlısı basının hücumuna uğrayarak, halka verdiği kuzu davetleri sebebiyle halkın gözünde “Kuzu Partisi” manşetleriyle itibarsızlaştırılır. 1946 yılında Cumhuriyet Halk Partisi ile girdiği ilk seçimlerde oy sandıklarının çalınması ve yakılması sonucu bir varlık gösteremez.

Bunun üzerine Demirağ, 1954 seçimlerinde Demokrat Parti'den müstakil aday gösterilir ve 10. Dönem Sivas Mebusu olarak Büyük Millet Meclisi’ne girer. DP’de Sivas Mebusu olarak siyaset yaptığı dönemde bir çok önemli konuyu gündeme taşır.

AVRUPA BİRLİĞİ’NDEN BİZE YÂR OLMAZ!..

Siyaset sahnesinde yerine alan Nuri Demirağ, Türkiye’nin ancak İslâm dünyası ile birleşebileceği tezini savunarak, Avrupa Birliği’nin bizim din, anane, kültür ve hatta tarihimizle bağdaşmasının mümkün olmadığını ifade eder. Demirağ’ı haklı çıkaracak davranışları sergileyen AB, Türkiye’yi 54 yıldır kapısında bekletiyor.

Devletçiliğin terkedilip, liberal ekonominin benimsenmesini haykırır. Serbest teşebbüsün Türkiye’yi kurtaracak tek çare olduğunu ve bunun da mevcut Tek Parti rejimiyle mümkün olmayacağını her fırsatta dile getirir. Türkiye liberalizmle ancak 1980’lı yıllarda tanışarak, “enflasyon canavarı”na karşı etkin mücadele vermeye başlar.

Her şehirde bir havalimanının da olduğu ilk şehir ve köy planlarını hazırlarken, Sivas’ın elektriğini karşılamak için Keban Barajı Projesi çizdirir ve TBMM’ye teklif verir. Bu teklif ancak 1966 yılında Meclis gündemine alınır.

Demirağ, madencilikte, değerli madeni çıkartmaktan çok o madenin işlenmesinin esasen Türk ekonomisine katkı sağlayacağını “bir memleketi ziraatı aç, sanayi çıplak bırakmaz; ancak ve ancak madenleri zengin eder” ifadesiyle gündeme taşır.

Bizzat yaptırdığı araştırmalarda 19 muhtelif madenin varlığını fiilen ispat ederek ilgili makamları haberdar eder. Bunları işletmek isteği; “Devletçilik”e aykırı diye reddedilir. Günümüzde bazı olumlu gelişmelerin yaşanmasına rağmen Türkiye hâlâ kendi madenlerini işlemekten çok “hammallık” yaparak madenleri çıkartıp, üçüncü ülkelere satarak orada işlenmesini sağlıyor.

TEK PARTİ “BEYAZ İHTİLÂL”LE YIKILDI

Nuri Demirağ’ın Türk siyasi tarihinde ilk defa dile getirdiği, “Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmeli” talebi Tek Parti tarafından şiddetle reddedilir.

O dönemi hatırlayalım; 30 Kasım 1923'te başlayan İsmet İnönü, Fethi Okyar, Celal Bayar, Refik Saydam, Şükrü Saracoğlu, Recep Peker, Hasan Saka ve Şemsettin Günaltay'ın başbakanlığındaki CHP’nin 27 yıllık Tek Parti diktası, 14 Mayıs 1950'de Adnan Menderes'in gerçekleştirdiği “beyaz ihtilâl” ile yıkılır. Tek Parti hükümranlığının sandığa gömülmesiyle Türk siyasetinde yeni bir dönem başlar.

İsmet İnönü'nün iktidarını 22 Mayıs 1950'de elinden alan Demokrat Partili Adnan Menderes, iktidarını kaybeden CHP’nin ölçüsüz muhalefeti karşısında, “Allah düşmanımı bile böyle bir muhalefetle karşılaştırmasın. Bütün seçimlerde mağlup olurlar, yine de ‘memleket bizimledir’, derler” isyanıyla Tek Parti’nin ruh halini çok çarpıcı bir ifade ile ortaya koyar.

Sonrası malum!..

*

Dün Nuri Demirağ’a, Adnan Menderes’e kan kusturan Tek Parti zihniyeti bugün aynı salvolarını Recep Tayyip Erdoğan’a yapıyor.

Ve vesayetçiler kaybettikleri kaleleri tekrar alabilmek için her yola başvurup; milletin adamlarını alaşağı etme sevdalarından vazgeçmediler, vazgeçmeyecekler.

DEMİRAĞ ZORDA KALANLARI GÖZETİP KOLLARDI

Nuri Demirağ, sanayide, eğitimde, ticarette, siyasette güzel insan olduğu kadar sosyal hayatta da müstesna bir kişiliğe sahiptir. 27Aralık 1939 yılında Erzincan’da deprem olunca evdeki tüm giyecek ve yiyecekleri yanına alıp bölgeye koşma alicenaplığını gösteren Demirağ, aynı zamanda 1951 yılında, evsiz ve açıkta kalan Neyzen Tevfik’e de kucak açar. Bu türden yardımını esirgemediği kişilerden birisi de Nâzım Hikmet’tir.

Mehmet Emin Yurdakul, Mehmed Âkif Ersoy ve Neyzen Tevfik gibi dönemin şair ve düşünürleri ile yakın dostluk kuran Demirağ, sık sık bu şahsiyetleri evinde ağırlar, dünya ve Türkiye meseleleri hakkında görüş alışverişinde bulunur. Hatta çocuklarının ismi şair ve düşünür dostları tarafından konur. Mesude hanımefendi ile evli olan Nuri Demirağ’in bu evlilikten Galip ve Kaya Alp isimli iki oğlu, Mefkure, Şükûfe, Süveyda, Suheyla, Gülbahar ve Turan Melek adlarında kızları dünyaya gelir.

Annesinin 17 defa doğum yaptığını, ancak 8 kardeş hayatta kaldığını söyleyen Demirağların büyük kızı Nefkure Azak, İsmet İnönü ve çevresindekilerin babasına yaptığı kötülüklerden hep şitayişle bahseder.

Açık sözlü, dürüst ve cesur bir şahsiyet olan Demirağ, tıpkı babası Ömer Bey gibi yakalandığı şeker hastalığı sonucu 13 Kasım 1957’de İstanbul’da vefat eder. Demirağ, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda defnedilir.

VEFASIZLIK...

Türkiye’nin temellerinin atıldığı bir dönemde çok güzel işlere imza atan Nuri Demirağ’a maalesef yeterince vefa gösterilmiyor. Kim bilir belki de “İstikbalin Gözyaşları”nın atacağı işaret fişeği bekleniyor.

Fakat tarih nasıl binbir musibet ve talihsizlik yüzünden cephe mücadeleleri yarıda kalmış kahraman askerleri hakları olan mevkilere oturtmuşsa, bir gün Nuri Demirağ da Türkiye ve Dünya tarihinde anılacaktır.

“İYİLER ÖLMEZ”

Ebedi istirahatgâhını ziyaret ettiğimiz Nuri Demirağ’ın kabri Abdurrahman Naci Demirağ’a nispetle sâde bir şekilde yaptırılmış. Dünya zenginliği ve şöhretinden iz yok. Sonsuzluğa açılan âlemin giriş kapısında üzerleri turabla örtülen Demirağ ailesinin büyüğü Nuri beyin solunda; Mesude, Şükûfe, Mefkure, sağında Nevzat, Galip, Mengücek ayak ucunda ise Kaya Alp Demirağ medfun bulunuyor.

Bir ada yukarıda ise, Turan Melek Darüşşifası formunda yaptırılan ve dikkat çeken gösterişli mezarlıkta kardeş Abdurrahman Naci Bey bulunuyor. Abdurrahman Naci Bey’in solunda oğul Uğuz Tarık, sağında Turgut, onun yanında torun Muhteşem ve ayak ucunda ise Koç Ailesi berzah komşuluğu yapıyor. Ne diyor üstad Mustafa Kutlu; “İyiler Ölmez”.

“İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.”

Rahmetle yâd ediyoruz.

***

NEREDEN NEREYE...

CUMHURİYET’İN ilk döneminde “rol model” özellikleriyle ön plana çıkan değerli şahsiyetlerin nesilleri asıllarından travmatik bir şekilde koparılmış.

23 Aralık 1930 günü gerçekleşen Menemen Tertibi ile ilişkilendirilerek derdest edilen ve Şeyh Esad-ı Erbili’nin soy ağacının meyveleri atalarının zıddı şöhretleriyle arz-ı endam etmek zorunda kalmışlar. Cumhuriyet döneminin ilk Kur’an-ı Kerim tefsir ve mealini yazan Elmalı Hamdi Yazır’ın neslinin durumu da onlardan çok farklı değil. Şöhret var, para var; fakat dedelerini hatırlatacak duruş yok.

Gelelim hikâyemizin kahramanı Demirağ’ların varislerinin nerelere intisap ettiğine…

Oğullardan Galip Demirağ, Mekteb-i Sultânî’den (Galatasaray Lisesi) sonra University Of Michigan at Ann Arbor'da Makina Mühendisliği eğitimi alarak babası gibi istikbalin göklerde olduğu inancıyla mücadele ederken, Kaya Alp ise, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nda üst düzey bir mason olarak yolunu çizmeyi yeğler.

*

Abdurrahman Naci Demirağ’ın oğlu Turgut Demirağ, Tarım Mühendisi olmak için gittiği ABD’den sinemacı olarak döner. Babasının baş harfleri olan AND Film’i kurar. Yapımıcı ve yönetmen olarak Yeşilçam’da birçok filme imza atar. Rüçhan Çamay ve Afet Karacan ile olan evliliklerinden Muhteşem, Melike ve Nevbahar isimli çocukları dünyaya gelir. Muhteşem, babasının yolunu seçerek sinema sektöründe varlık göstermeye çalışır. Fakat şöhretin ağır yükünü kaldıramayarak bunalıma girip hayatına son verir.

*

Dedesi Abdurrahman Naci’nin kardeşi Nuri Demirağ’a yaşadığı dönemde dünyayı dar eden zihniyetle olmaktan mutluluk duyan Melike Demirağ’ın durduğu nokta aslında meşakkatli bir yolda yürüyen Türkiye’nin ruh durumunu resmediyor.

Melike hanım, AND Film’in patronu Turgut Demirağ ve caz sanatçısı Rüçhan Çamay çiftinin kızı olarak dünyaya gelir. Babasının yönettiği “Üç Kızgın Cengaver” filmiyle Yeşilçam’a adım atarken, “Arkadaş” şarkı ve filmiyle şöhretin ödüllü zirvesine yükselir. Lale Mansur’un ağabeyi Şanar Yurdatapan’la evlenir. 1980’de 24 Ocak Kararları’nın arkasından siyasi görüşleri nedeniyle eşi ve çocukları ile birlikte yurt dışına çıkar. Türk vatandaşlığı tehlikeye girmesine rağmen, 11 yıl boyunca birçok ülkede konser verip 24 Aralık 1991 tarihinde Türkiye’ye döner.

Şu günlerde “Sevginin gücü, güce olan sevgiyi yendiğinde, insanlık barışı yaşayacak...” umuduyla uzun ince bir yolda yürüyor...

*

Güzelliği dillere destan Nevbahar Demirağ Koç hanımefendiden bahsetmezsek alınganlık gösterebilir.

Nevbahar kim?

1970 yılının Türkiye Güzellik Kraliçesi Afet Tuğbay ve Turgut Demirağ’ın diğer kızı, yani Melike’nin kız kardeşi ve aynı zamanda Koç Ailesi’nin müstakbel gelini.

İlkokuldan üniversiteye kadar, tüm eğitimini Amerika’da yapan Nevbahar Demirağ, Ali Koç’la çocukluktan beri tanışır. Büyüyüp serpildikçe Ali’nin “ruh ikizi” olduğuna kanaat getirip evlenmeye karar verir. Yakın çevreleri Ali Koç’un çok şaşaalı bir düğünle dünya evine gireceğini düşünürken, o ağabeyi Mustafa Koç’un Anadolu Yakası’ndaki köşkünde, 21 Ekim 2005 tarihinde sâde bir törenle dünya evine girer.

*

Çocukluğu dedesi “sanayi neferi” Nuri Demirağ’ın Üsküdar Paşalimanı’ndaki korusu ile Yeşilköy’deki uçak atölyesinde geçen Prof. Dr. Banu Onaral, Drexel Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Bilimleri ve Sağlık Sistemleri Fakültesi Kurucu Dekanı. Banu hanımefendi, bir taraftan Türkiye’nin ilk Tayyare İnşaat Mühendisi Mehmet Kum ve Prof. Dr. Nebahat (Demirağ) Kum’un kızı olmanın gururunu yaşarken, diğer taraftan da çalışmalarıyla bilim dünyasında adından söz ettiriyor.

*

TBMM 23. Dönem İstanbul, 24. Dönem AK Parti Sivas Milletvekili olan Mesude Nursuna Memecan ise Demirağ ailenin bir diğer torunu. Karikatürist Salih Memecan ile evli olan Mesude Nursuna hanımefendi, 24 Şubat 2012 tarihinden beri dedesinin isminin “Sivas Nuri Demirağ Havalimanı”nda yaşatılmasının mutluluğunu yaşıyor.

*

Nuri Demirağ yaşasaydı, yerli ve millî değerleri harekete geçirerek milletinin hizmetkârı olan; havada, denizde, karada hayalleri gerçeğe dönüştüren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı anlından öperdi.

Sabri Gültekin

KAYNAKÇALAR:

Ziya Şakir, Nuri Demirağ Kimdir?, (Kenan Matbaası, 1947)

M. Necmettin Deliorman, Nuri Demirağ’ın Hayat ve Mücadeleleri (Nu.D Matbaası, 1957)

Fatih M. Dervişoğlu, Nuri Demirağ Türkiye'nin Havacılık Efsânesi (Ötüken Yayınevi)

Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Bülteni, sayı: 4

Kokpit Dergisi, sayı: 31

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 21 Kasım 2024
İmsak 06:22
Güneş 07:52
Öğle 12:55
İkindi 15:25
Akşam 17:48
Yatsı 19:12
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 11 31
2. Fenerbahçe 11 26
3. Samsunspor 12 25
4. Eyüpspor 12 22
5. Beşiktaş 11 21
6. Göztepe 11 18
7. Sivasspor 12 17
8. Başakşehir 11 16
9. Kasımpasa 12 14
10. Konyaspor 12 14
11. Antalyaspor 12 14
12. Rizespor 11 13
13. Trabzonspor 11 12
14. Gaziantep FK 11 12
15. Kayserispor 11 12
16. Bodrumspor 12 11
17. Alanyaspor 11 10
18. Hatayspor 11 6
19. A.Demirspor 11 2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 12 25
2. Bandırmaspor 12 24
3. Erzurumspor 12 22
4. Karagümrük 12 21
5. Igdir FK 12 21
6. Ankaragücü 12 19
7. Ahlatçı Çorum FK 12 19
8. Boluspor 12 18
9. Şanlıurfaspor 12 18
10. Manisa FK 12 17
11. Esenler Erokspor 12 17
12. Ümraniye 12 17
13. Pendikspor 12 17
14. Keçiörengücü 12 15
15. Gençlerbirliği 12 15
16. İstanbulspor 12 14
17. Amed Sportif 12 14
18. Sakaryaspor 12 13
19. Adanaspor 12 7
20. Yeni Malatyaspor 12 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 11 28
2. M.City 11 23
3. Chelsea 11 19
4. Arsenal 11 19
5. Nottingham Forest 11 19
6. Brighton 11 19
7. Fulham 11 18
8. Newcastle 11 18
9. Aston Villa 11 18
10. Tottenham 11 16
11. Brentford 11 16
12. Bournemouth 11 15
13. M. United 11 15
14. West Ham United 11 12
15. Leicester City 11 10
16. Everton 11 10
17. Ipswich Town 11 8
18. Crystal Palace 11 7
19. Wolves 11 6
20. Southampton 11 4
Takımlar O P
1. Barcelona 13 33
2. Real Madrid 12 27
3. Atletico Madrid 13 26
4. Villarreal 12 24
5. Osasuna 13 21
6. Athletic Bilbao 13 20
7. Real Betis 13 20
8. Real Sociedad 13 18
9. Mallorca 13 18
10. Girona 13 18
11. Celta Vigo 13 17
12. Rayo Vallecano 12 16
13. Sevilla 13 15
14. Leganes 13 14
15. Deportivo Alaves 13 13
16. Las Palmas 13 12
17. Getafe 13 10
18. Espanyol 12 10
19. Real Valladolid 13 9
20. Valencia 11 7
Günün Karikatürü Tümü