Ramazan Güzellemeleri

Rahmet, Bereket ve Mağfiret Mevsimi “On Bir Ayın Sultanı”yla hasbihâl etmenin tarifsiz hazzını yaşayan...

Bizim Bilal...

Allah’a kul, peygambere ümmet...

Titriyle anılmaktan ziyâde ismiyle müsemma...

Tevhide âşık, davasına sâdık...

Şehr-i Ramazan’ın kavurucu ikliminde gönülleri ferahlatan su misâli...

İlmettiklerini infâk etme yolunda gayretli bir mücahid...

Heybesinde biriktirdiği nimetleri tıpkı Halîlullah’ın âdetince paylaşmanın yolunu arayan...

Eskimeyen kâdim bir dost.

*

Yitiğini bulmuşçasına, dosta kavuşmuşçasına...

Rahmet, Bereket ve Mağfiret Mevsimi “On Bir Ayın Sultanı”yla hasbihâl etmenin tarifsiz hazzını yaşayan...

“Âşıklar edin salâ,

Oruç ayı geldi yine,

Rahmet denizi cûş edip,

Âlemlere doldu yine...”

dizeleriyle cûş u hurûş eyleyen...

Ramazan-ı Şerif’ten mülhem bir eser kaleme almış...

Ramazan-ı Şerif ne demek?..

On Bir Ayın Sultanı...

Nefisle mücadele...

Yani cihâd-ı ekber...

Bu mücadele, yenilen ve içilenin değil; ruhu arındırma, sayılı nefeslerin farkına varma mücadelesi...

Tıpkı Mevlânâ gibi öze inip, “hamdım, yandım, piştim” mertebesine seyahat zamanı...

Madem ki oruç, sabır...

O hâlde biz orucu değil, oruç tutmalı bizi...

Yalandan...

Riyâdan...

Gıybetten...

Öfkeden...

Kul hakkına girmekten alıkoymalı...

Sabırla başlayan mücadele, zaferle huzura ermeli...

Ve dahi insanı fıtratına döndürmeli...

İnsân-ı kâmile...

Yoksa!..

Yalan konuşmayı bırakmayan, yalanla amel etmekten kaçınmayan kimsenin kendini aç ve susuz bırakmasına (oruç tutmasına) Allah’ın ihtiyacı yoktur.” (Buhârî, Savm, 8)

NOKTA.

*

Oku” Ramazan-ı Şerif’in öznesi...

Madem “oku”mak gerek, o hâlde bütün kitaplar sadece bir kitabı anlamak için okunmalı...

İşte içinde bulunduğumuz bereketli mevsimi bu bâbda “Ramazan Güzellemesi”nde değerlendiren ve Sufi Kitap yayınları arasında okuyucuyla buluşturan yüce gönüllü insan Bilal Kemikli(*) eserinde;

İnsana aslını hatırlatan...

Mevlid, salâ, salavat, cerre çıkmak(**), diş kirası(***), gölge oyunu gibi pek çok güzel geleneği idrak etmeye vesile olan...

Mahlukatın en şereflisi olan insanı, huzur, dertleşme, öğrenme, sükût, idrak, uzlet, dua ve neşe mevsimine eriştiren...

Ramazan-ı Şerif’in her günü bir mevsim; Kur’ân-ı Azimüşşan, tefekkür, tevbe, dua, dayanışma, yardımlaşma, tamir, itikâf, şükür, maddî ve manevî arınma, yenilenme yeniden doğma mevsimi... İçinde “bin aydan daha hayırlı” kutlu bir geceyi barındıran mevsim...

Ramazan-ı Şerif’in daha nice nice rahmet, bereket ve mağfirete kapı aralayan güzelliklerini paylaşıyor.

Bilal Kemikli’nin samimi ve sımsıcak anlatımıyla bir çırpıda okunuveren Ramazan Güzellemeleri isimli eseri, kutlu ayın manevî arınmaya kapı aralayan “mevsim”ler manzûmesi olarak okurunu selâmlıyor. “Ramazan Okulu” misâli mü’minin hatırlaması ve hatırlatması gerekenleri sâde ve anlaşılır bir dil ve anlatımla öğretiyor.

Cenâb-ı Hak razı olsun.

(*) Prof. Dr., BUÜ İlahiyat Fakültesi, Türk-İslâm Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.

(**) Osmanlı döneminde medrese talebelerinin üç aylarda ve özellikle Ramazan ayında şehir, kasaba ve köylere giderek buradaki halkı, verdikleri vaazlarla dini konularda aydınlatmak, iyiliği emredip kötülükten uzaklaştırmak için çıktıkları sefer.

(***) Osmanlı döneminde Ramazan’da iftara gidilen saray ve konaklarda misafirlere, özellikle de fakirlere yemekten sonra verilen para ve hediye.

Bizim Bilal...

Allah’a kul, peygambere ümmet...

Titriyle anılmaktan ziyâde ismiyle müsemma...

Tevhide âşık, davasına sâdık...

Şehr-i Ramazan’ın kavurucu ikliminde gönülleri ferahlatan su misâli...

İlmettiklerini infâk etme yolunda gayretli bir mücahid...

Heybesinde biriktirdiği nimetleri tıpkı Halîlullah’ın âdetince paylaşmanın yolunu arayan...

Eskimeyen kâdim bir dost.

*

Yitiğini bulmuşçasına, dosta kavuşmuşçasına...

Rahmet, Bereket ve Mağfiret Mevsimi “On Bir Ayın Sultanı”yla hasbihâl etmenin tarifsiz hazzını yaşayan...

“Âşıklar edin salâ,

Oruç ayı geldi yine,

Rahmet denizi cûş edip,

Âlemlere doldu yine...”

dizeleriyle cûş u hurûş eyleyen...

Ramazan-ı Şerif’ten mülhem bir eser kaleme almış...

Ramazan-ı Şerif ne demek?..

On Bir Ayın Sultanı...

Nefisle mücadele...

Yani cihâd-ı ekber...

Bu mücadele, yenilen ve içilenin değil; ruhu arındırma, sayılı nefeslerin farkına varma mücadelesi...

Tıpkı Mevlânâ gibi öze inip, “hamdım, yandım, piştim” mertebesine seyahat zamanı...

Madem ki oruç, sabır...

O hâlde biz orucu değil, oruç tutmalı bizi...

Yalandan...

Riyâdan...

Gıybetten...

Öfkeden...

Kul hakkına girmekten alıkoymalı...

Sabırla başlayan mücadele, zaferle huzura ermeli...

Ve dahi insanı fıtratına döndürmeli...

İnsân-ı kâmile...

Yoksa!..

Yalan konuşmayı bırakmayan, yalanla amel etmekten kaçınmayan kimsenin kendini aç ve susuz bırakmasına (oruç tutmasına) Allah’ın ihtiyacı yoktur.” (Buhârî, Savm, 8)

NOKTA.

*

Oku” Ramazan-ı Şerif’in öznesi...

Madem “oku”mak gerek, o hâlde bütün kitaplar sadece bir kitabı anlamak için okunmalı...

İşte içinde bulunduğumuz bereketli mevsimi bu bâbda “Ramazan Güzellemesi”nde değerlendiren ve Sufi Kitap yayınları arasında okuyucuyla buluşturan yüce gönüllü insan Bilal Kemikli(*) eserinde;

İnsana aslını hatırlatan...

Mevlid, salâ, salavat, cerre çıkmak(**), diş kirası(***), gölge oyunu gibi pek çok güzel geleneği idrak etmeye vesile olan...

Mahlukatın en şereflisi olan insanı, huzur, dertleşme, öğrenme, sükût, idrak, uzlet, dua ve neşe mevsimine eriştiren...

Ramazan-ı Şerif’in her günü bir mevsim; Kur’ân-ı Azimüşşan, tefekkür, tevbe, dua, dayanışma, yardımlaşma, tamir, itikâf, şükür, maddî ve manevî arınma, yenilenme yeniden doğma mevsimi... İçinde “bin aydan daha hayırlı” kutlu bir geceyi barındıran mevsim...

Ramazan-ı Şerif’in daha nice nice rahmet, bereket ve mağfirete kapı aralayan güzelliklerini paylaşıyor.

Bilal Kemikli’nin samimi ve sımsıcak anlatımıyla bir çırpıda okunuveren Ramazan Güzellemeleri isimli eseri, kutlu ayın manevî arınmaya kapı aralayan “mevsim”ler manzûmesi olarak okurunu selâmlıyor. “Ramazan Okulu” misâli mü’minin hatırlaması ve hatırlatması gerekenleri sâde ve anlaşılır bir dil ve anlatımla öğretiyor.

Cenâb-ı Hak razı olsun.

......................................................

(*) Prof. Dr., BUÜ İlahiyat Fakültesi, Türk-İslâm Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.

(**) Osmanlı döneminde medrese talebelerinin üç aylarda ve özellikle Ramazan ayında şehir, kasaba ve köylere giderek buradaki halkı, verdikleri vaazlarla dini konularda aydınlatmak, iyiliği emredip kötülükten uzaklaştırmak için çıktıkları sefer.

(***) Osmanlı döneminde Ramazan’da iftara gidilen saray ve konaklarda misafirlere, özellikle de fakirlere yemekten sonra verilen para ve hediye.