SUMUD FİLOSUNA İTHAFEN

“(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. Mü’minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” ENFAL 17

Enfal Suresi 17. Ayet Bedir Savaşı sonrası, Allah’ u âlem; Müslümanlar kazanmış oldukları zafer neticesinde herhangi bir zafer sarhoşluğu yaşamasın, başarıyı kendilerinden bilmesin diye Cenabı Allah bu ayeti kerimeyi indirdi. Çünkü Allah Bedir Savaşında Müslümanlara görünmez ordularıyla yardım etmişti. “O vakit siz Rabbinizden yardım diliyordunuz. O da: "Ben işte ard arda bin melekle size yardım ediyorum" diye duanızı kabul buyurmuştu. Bunu da Allah size sırf bir müjde olsun ve bununla kalbleriniz yatışsın diye yapmıştı. Yoksa zafer ancak Allah katındandır. Gerçekten Allah mutlak galiptir ve hikmet sahibidir.” Enfal 9-10 Allah bu ayetlerle Müslümanların hem kalplerine sekinet verip inançlarında şüpheye düşmemelerini sağladı hem de “zaferin ancak Allah katından olabileceğini, insanların kendilerinden bilmemesi gerektiğini” hatırlatarak böbürlenip nefislerine uymamalarını sağladı.

Allah, Bedir Savaşı ve sonrasında ki yaşanan savaşlar ve süreçlerde Mekke’nin fethine giden sürecin kilometre taşlarını döşedi ve Müslümanları adım adım zafere gidilecek yolun nasıl olacağını tedrici olarak öğretti. Nitekim Uhud Savaşında Peygamber (s.a.v) savunma savaşı vermek isterken, Genç sahabeler Bedir savaşından elde ettikleri özgüven ile Mekkelilere karşı taarruz savaşı vermek istediler. Bu isteklerinde direttikleri için Peygamber (a.s.) sahabe efendilerimizin kararına uyarak zırhını giydi. Ancak bu durumu sonradan öğrenen Hz. Ebu Bekr (r.a.) Peygambere neden karşı geldiniz diye kızınca sahabeler pişmanlık duyup isteklerinden vazgeçtiklerini Peygambere ilettiler. Ancak Peygamber efendimiz çağları aşacak olan o meşhur sözünü söyleyerek bunu reddetti: “Bir Peygamber savaş zırhını giydiği zaman onu bir daha çıkarmaz!” Ancak Müslümanlar Bedir Savaşına nazaran daha özgüvenli, emin olmalarından ve Peygamberin sözünü dinlememelerinden dolayı Uhud Savaşında istenilen neticeyi alamadılar. Sadece Uhud Dağının eteklerine Peygamber tarafından yerleştirilen okçulardan Ubeyde B. Cerrah ve birkaç arkadaşı, Peygamberin “Bedenlerimizi vahşi hayvanların parçaladığını dahi görseniz yerinizden ayrılmayacaksınız” sözüne itaat ederek yerlerinden ayrılmadılar. Allah Ubeyde b. Cerraha seneler sonra Kudüs’ün fethini nasip etti.

Ardından Müslümanlar Hendek Savaşında nasıl bir taktik izleyeceklerini “İstişare ederek, ortak bir kararla” belirledikten sonra Selman_ı Farisinin önerisi ile hendekler kazarak, savaşta uzun, zor, çetin ve meşakkatli bir sürecin sonunda Allah Müslümanlara gösterdikleri sabır ve tevekkül neticesinde aynı Bedirde olduğu gibi görünmez ordularıyla zaferi nasip etti.

Ey kutlu yolun yolcuları!

Ey insanlığın ortak vicdanı olan Sumud Filosunun kıymetli yolcuları!

Mekke’nin fethi mutlaktı Cenabı Allah nasip edecekti ancak Müslümanlar henüz daha bunu hak etmemişlerdi. Hendek Savaşından 3 sene sonra Peygamber gördüğü bir rüya üzerine, Sahabe efendilerimiz ile birlikte üstlerinde bir çakı dahi bulunmadan sadece umre ibadetini yapmak niyeti ile Mekke’ye doğru yola çıktılar. Mekke’ye 17 KM mesafede Hudeybiye denilen mevkide konakladılar. Mekkelilerin kendilerine yönelik süvari birliği hazırladığı haberi gelince Peygamber Mekkeli Müşriklere bir elçi gönderdi. Niyetlerinin savaşmak olmadığını sadece ibadet maksadıyla geleceklerini haber verdi. Ancak Mekkeliler gelen elçiyi hapsettiler. Bunun üzerine Peygamber efendimiz Mekkeliler üzerinde nüfuz sahibi olan Hz. Osman’ı elçi olarak gönderdi. Mekkeliler; “Ey Osman sen ibadetini yapmak istiyorsan buyur yap ancak Muhammed’e ve yanındakilere asla müsaade etmeyeceğiz” dediler. Hz. Osman kendisine tanılan ayrıcalığı reddetti. Bunun üzerine Hz. Osman’ı da hapsettiler. Ancak Müslümanlara bu durum Osman Şehit edildi diye aksettirildi.

Bunun üzerine Peygamber beraberindeki Müslümanları etrafında toplayarak, onlarla söz birliği yapıp “Ellerini Peygamberin elleri üzerine koyup Osman’ın intikamı alınıncaya kadar kanlarının son damlasına kadar Peygamber ile birlikte savaşacaklarına dair yemin ettiler.” Müslümanların bu tam teslimiyetçi ve her şeyi göze alan kararlı, gözü kara duruşları Mekkelileri tedirgin etti. Çünkü Müslümanların kararlı ve Allah’a ve Resulüne tam teslimiyetçi duruşları neticesinde üzerlerinde en ufak bir savaş aleti olmamasına rağmen, Allah, Mekkelilerin kalplerine korku saldı. Bunun neticesinde Mekkeliler Hz. Osman ile birlikte daha önceden başka sebepler ile esir tutulan tüm Müslümanları serbest bırakarak Peygamberle bir anlaşma yapmak üzere elçi yolladılar. Bu anlaşmanın sonunda, Allah, Medine’ye geri dönen Peygambere Fetih Suresini indirerek Müslümanlara Mekke’nin fethini açık ve net bir şekilde müjdeledi.

“Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik” FETİH 1

Ey kutlu yolun yolcuları!

Ey insanlığın ortak vicdanı olan Sumud Filosunun kıymetli yolcuları!

İçinizden belki Selefleriniz Mavi Marmara yolcuları gibi Şehadet şerbeti içenler olacak.

Belki içinizden Gazi olarak geri dönenler olacak.

Ama bizler Kudüs’ün özgürlüğüne inanan tüm Dünya halkları olarak inanıyoruz ki;

Allah Mekke’nin Fethini nasıl ki üstlerinde bir çakı dahi olmayan ancak her şeyleri ile Allah’a ve Resulüne teslim olan Hudeybiye deki bir avuç tam ve kâmil manada inanmış gözü kara Müslümanlara nasip ettiyse, Uhud’da Peygamberin emrine tam ve kâmil manada teslim olan Ubeyde B. Cerraha Kudüs’ün fethini nasip ettiyse, bugün inşallah Gazze’nin özgürleşmesini ve Kudüs’ün yeniden fethini Gazze’nin Muhafızlarına,

Mescidi Aksa murabıtlarına

Ve siz tam teslim olmuş kutlu yolun yolcularına nasip edecektir İnşallah!

Menziliniz yakın,

Seferiniz Mübarek,

Yolunuz açık,

Allah yardımcını olsun!

Kardeşiniz Fatih KANLI