Ortak Özel Harekât Komutanlığı (İngilizce: Joint Special Operations Command, kısaca JSOC)[1]
Peki, ABD barışçı bir güç olabilir mi? ABD’nin barışçıl planı olabilir mi, barışçıl davranabilir mi? Bunun JSOC ve Blackwater güçlerinin kullanılmasını araştırdığımızda mümkün olmadığını anlarız.
Blackwater askeri nitelikli Amerikan sivil güvenlik şirketi. Bilinen özel güvenlik şirketlerinden farklı olarak, askeri eğitimli personel ve askeri donanım kullanır.
04/09/2011 Özel birlik JSOC, suikast ve adam kaçırma gibi operasyonlarda CIA'i solladı. JSOC’un ilk görevi 1980’de Tahran’da Amerikan elçiliğindeki rehineleri kurtarma amacıyla düzenlenen ‘Şahin Pençesi Operasyonu’ydu. Operasyon, ekibi taşıyan helikopterin çöle düşüp sekiz kişilik ekibin ölmesiyle fiyaskoyla sonuçlanmıştı. Bu yapı zaman içinde gelişerek şimdiki gücüne ulaştı.
10 yılda asker sayısını 25 bine çıkan JSOC, Irak ve Suriye’de gözüne kestirdiği binlerce kişiyi öldürdü.
Amerikan istihbarat servisi CIA, başta Afganistan olmak üzere sıcak bölgelerde insansız uçaklarla düzenlediği saldırılarda hedef gözetmeksizin saldırmakta, hareket eden her şeyi vurmaktadır. ABD ’de yayımlanan bir kitap, ABD’nin 11 Eylül ’den bu yana hızla büyüyen bir başka ‘gizli suikast’ ordusunu afişe etti. Washington Post muhabirleri Dana Priest ve William M. Arkin’in ‘Top Secret America: The Rise of the New American Security State’ adlı kitapta bu konuyu ele aldılar. Ortak Özel Operasyonlar Komutanlığı’nın (JSOC) 1980’de kurulduktan sonra 11 Eylül’ün ardından nasıl büyüdüğünü anlatıyor. Kitaba göre son 10 yılda JSOC’un asker sayısı 1800’den 25 bine çıktı. Pakistan’da El Kaide lideri Usame Bin Ladin’i öldüren ÖZEL SEAL birliğinin bağlı olduğu JSOC suikast timleri, zanlıların yakalanıp sorgulanması ve istihbarat toplanması gibi gizli operasyonlar yürütmede kullanılıyor. Haber toplama, sorgulama, işkence, dâhil her yolla elde ettikleri bilgi miktarı CIA’i 10’a katladı.
JSOC eski Başkan George W. Bush ve halefi Barack Obama’nın emriyle Irak ve Afganistan’ın yanı sıra ABD’nin resmen savaşta olmadığı Yemen, Suriye, Pakistan, Somali, Filipinler ve Nijerya gibi ülkelerde operasyonlar yürüttü. Beyaz Saray JSOC’a nadiren kara listedeki kişileri yakalamayıp doğrudan öldürme yani suikast yetkisi veriyor. JSOC ölüm listesini CIA’den bağımsız hazırlıyor. Ne yaptıklarını, nasıl çalıştıklarını bilen yok! ABD’nin terörist dediği, terörist listesine aldığı şahıslar, otomatikman bu yapının ölüm listesine de alınmış oluyor.
Timler gizli merkezlerde insanlara işkence etmek, aç bırakmak ya da aranan kişileri teslim olmaya zorlamak için eş ve çocuklarını kaçırmak gibi taktiklere de başvuruyor. Yani operasyonların hiçbir hukuku yok, ahlaki temeli yok…JSOC sadece Afganistan’da 2008’de 550 hedefi vurup bin kişiyi öldürdü. 2009’da 464 operasyonla 500 kişi öldürüldü. Irak’ta 2005’te ayda 300 civarında baskın düzenledi. Doğrudan başkan ya da savunma bakanından emir alan JSOC’un istihbarat birimi, cihatçı sitelere saldıran siber savaşçıları, insansız hava araçları ve keşif uçakları var. Üniforma giymeyen sivil halkın içine karışarak kalleşçe bir metotla çalışan timler ‘Kuzey Virginia Gizli Ordusu’, ‘Yeşil Görev Gücü’, ‘Görev Gücü 11’, ‘Görev Gücü 121’ gibi takma isimler alıyor.
JSOC’un görevi CIA’in yapamadıkları yapmak, suikast yapmak sahada ABD’nin gizli ve açık planlarının önünü açmak. JSOC’tan bir yetkili “Karanlık bir kutuyuz. Dünyayı idare eden bir gücüz ama görünemeyiz. CIA’in bizim yaptığız şeyleri yapmaya gücü ve yetkisi yok” ifadelerini kullanmıştı.
JSOC resmi bir web sayfası bulunmuyor. Oldukça güçlü bir istihbarat ağına sahip olmasına rağmen yanlış hedefi vurup yüzlerce sivilin ölümüne yol açtığı gizlenmiyor. Gizli tim, Taliban hedeflerini vurmak isterken Kakarak’ta altı ayrı hedefi vurarak Taliban ile ilişkisi bulunmayan onlarca kişiyi öldürdü. Saldırı sonucunda yaklaşık 100 kişinin hayatını kaybettiği söylendi, acaba gerçek ne idi onu bilen yoktur.
Onlar ABD'nin en gözde katilleri, bilerek yanlış hedefi vuruyorlar. 2003 Eylülünde Rumsfeld bir belge hazırlatarak JSOC’u terörle mücadele eylemlerinin merkezi haline getirdi. Terör karşı 15 ülkede JSOC’un operasyon düzenlemesine tam yetki verildiğini duyurdu. JSOC’un liderliğine Stanley McChrystal getirildi. McChrystal, kısa sürede bu ölüm makinesi askerleri ABD’nin en güçlü silahı haline getirdi. [2]
JSOC diğer istihbarat servisleri ve emniyet güçleriyle de ortak operasyonlar düzenlemeye başladı. Ekibe CIA’den 100, FBI ve Ulusal Güvenlik Ajansı’ndan (NSA) toplam 80 kişi dâhil oldu.
JSOC, uydu bağlantılarının yanı sıra çok sayıda elektronik veritabanı kullanıyor. Çeşitli konularda sayısız grafiklerden oluşan gelişmiş sistemleri aracılığıyla pek çok bağlantıyı ortaya çıkarabiliyor. McChrystal, elektronik bir sistem hazırlatarak, tüm bilgi ve belgeleri bu sistemdeki veritabanına yükletti ve timdeki tüm askerlerin erişimini sağladı. Bu belgeler arasında çok sayıda istihbarat raporu, harita, hedeflerin fotoğrafları ve aileleri hakkında bilgiler yer almaktadır.
McChrystal, günde 17 saat adam öldürmek, suikast yapmak için çalışıyor. Bilindiği gibi McChrystal, daha sonra Afganistan’daki Amerikan birliğinin komutanlığına atandı.
JSOC askerlerinin insanlık dışı uygulamaları, özellikle sorgu görevlilerinin sadistliği, sürekli işkence yaptıklarına dair haberler rutin haber hale geldi. Sorgudaki kişilere 17 gün boyunca yalnızca kuru ekmek ve su verdikleri, oturmanın ve uzanmanın mümkün olmadığı kadar küçük hücrelere kilitlenen kişilerin günlerce ayakta bekletildiği, bazı mahkûmların askıya alındığı, bazılarının üzerlerine soğuk su dökerek klima altında sorgulandıkları ortaya çıktı.
İşte ABD’nin “İnsanlıktan nasibini almamış” terörü önleme ordusu… Acaba terörü azdırma ordusu kursalardı ne yaparlardı?!
ABD’nin öteki cinayet örgütü Blackwater ile devam edeceğiz.