Bir önceki makalede Prof. Samuel Hundington’un Kemalizm hakkındaki görüşlerine yer vermiş ve Kemalist İnkılapların sosyal problem alanı açtığını bu problemin kimlik krizi olduğunu bu yaranın halen tedavi edilmediğini, her toplumun ancak kendi medeniyet değerleri üzerinden ilerleyebileceğini öğrenmiş bulunuyoruz.
Medeniyet belli bir ahlak ve kültür değerleri üzerine kurulur.
“Ahlâksız medeniyet olmaz; bugünkü Batı dünyası ise ahlâksızdır: Şu halde bugün bir ‘batı medeniyeti’ yoktur.”
Ahlaksız bir medeniyeti takip etmek yok olma yolunu takip etmektir. Dolayısıyla inkılap denilen Kemalist devrimler Türkiye’nin önünde çığır açmaz, gelişme yolunu kapatır. Bundan dolayı diyoruz ki Kemalizm’e bağlı kalarak ilerleme olmaz.
Türkiye’nin önünün açılması için “ATATÜRK tabu olmamalı”. ”Atatürk’ü putlaştırılmamalıdır.“ Bu yöndeki bütün engeller kaldırılmalıdır.
İngilizlerin politik bir figür olarak kullandığı Dr. Rıza Nur’un Anıları’da serbest olmalıdır. M: Kemal’in hakkında batı medyasında çıkmış lehte veya aleyhteki bütün yazı ve kitaplar da serbest olmalıdır.
M. Kemal’i eleştirenler paranoyak, meczup, akıl hastası, ruh hastası olarak suçlanmaktadır, gerici, irticacı olarak yaftalanmaktadır? Böyle bir aşağılama sıfatı/sıfatları da olmamalıdır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Mustafa Kemal Atatürk büstü ve portresi karşısında Cumhuriyetin kurucusu için “kelle” nitelemesinde bulunan ve Türkiye’de açılan ceza davasında mahkûm olan Emekli Deniz Kurmay Binbaşı Ömer Fuat Özçelebi’yi haklı bulmuştur.
Bu yöndeki kanunlar Türkiye’nin başını ağrıtmaya devam edecektir. Bu durum ortadan kaldırılmalıdır.
Gene Kuran’ın ifadesine göre biliyoruz ki; “Onların putlarına sövmeyin, onlar da sizin rabbinize küfrederler.” Sadece bu çerçeveden bakılması halinde bile M. Kemal’in şahsına hakaret etmek yanlıştır. Kimse kimseyi rencide etmemelidir.
Taha Suresi 43. Ayette; “Firavuna gidin o pek çok azdı sonra öğüt alması ve saygıyla ürpermesi için yumuşak söz söyleyin”, denilmektedir. Müslümanların eylemlerini beğenmediği, davranışlarını saygı ile karşılamadığı kişi ve olaylara karşı tavrı böyle olmalıdır.
İslami ve insani ölçüler esas alındığında bir tarihe damga vurmuş bir zatın aleyhinde iftira ve çirkin söze başvurmak doğru değildir. Ancak bu devirde M. Kemal’i tartışılmaz kılmak, tarihi gerçeklerin ortaya çıkmasına mani olmak, hakikatlerin yolunu kapatmak da bu millete zulümdür.
Bizce M. Kemal hakkında çirkin ifade ile saldırmak ayıptır. Bütün tartışmalar, bütün deliller belgeli, seviyeli, ahlaklı olmalıdır. Bunun yapılabilmesi için, kanunlarda temizlik yapılmalı ve anayasaya aykırı 1923’den beri çıkartılmış bütün antidemokratik kanunlar gözden geçirilmeli, başta öncelikle 5186 sayılı Kanun olmak üzere Anayasa’nın 174. Maddesi[1] yürürlükten kaldırılmalıdır.
[1] MADDE 174- Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve
Türkiye Cumhuriyetinin lâiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılâp kanunlarının, Anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz:
1. 3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu;
2. 25 Teşrinisâni 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisâsı Hakkında Kanun;
3. 30 Teşrinisâni 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir
Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun;
4. 17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medenî nikâh esası ile aynı kanunun 110 uncu maddesi hükmü;
5. 20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkamın Kabulü Hakkında Kanun;
6. 1 Teşrinisâni 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun;
7. 26 Teşrinisâni 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa Gibi Lâkap ve Unvanların Kaldırıldığına Dair
Kanun;
8. 3 Kânunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun.