Bu kanun görüşülürken TBMM’de yapılan konuşmalar
5816 sayılı Atatürk’ü Koruma Kanunu’nun Mecliste kabulü sırasında yapılan konuşmalardan aktarıyoruz:
Adana Milletvekili Sinan Tekelioğlu:
“Bu kanun, hürriyet-i kelamı tamamıyla selbetmektedir (fikir açıklama hürriyetini tamamen ortadan kaldırmaktadır). Mesela yarın, üniversitede inkılap tarihi okutan bir hoca Atatürk’ün nutkunun haricinde bir şeyler söylerse mes’ul tutulacak mıdır?”
Diyarbekir Milletvekili Yusuf Azizoğlu:
“Iyiye iyi, kötüye kötü diyebilme, insanın en mukaddes hürriyetlerindendir. Hürriyeti yok eden bu kanun ise, Orta Çağ zihniyetinin, totaliter rejimin kanunudur. M. Kemal’in bu milletin inanışları, adetleri ve an’aneleriye bağdaşmayan bazı hatt-ı harekette bulunduğunu söylemek, realite icabıdır. Hele hele, demokratik bir zihniyetle onun devrini ideal kabul etmek imkânsızdır. Atatürk’ün bütün düstur ve görüşleri hatadan salim ve her türlü tenkit ve ıslah ihtiyacından münezzeh değildir. Mantık ve iz’an gösteriyor ki, böyle bir kanun her şeyden evvel hukuk mefhumunu, hukuk prensiplerini, fikir ve vicdan hürriyetini zedeler mahiyettedir.”
Ankara Milletvekili Selahaddin Adil:
“Fevkalbeşer ve layuhti (insanüstü ve hatasız) bir kimsenin olacağına inanmıyoruz. Binaenaleyh, M. Kemal Paşanın idari, içtimai, siyasi hataları bulunduğunu söylemek ve yazmak, demokratik rejimi benimsemiş olanlar arasında tabii bir hak olmak lazım gelir. Bu kanun, Atatürk’ün ef’al ve icraatı ve şahsı hakkında yazılan bazı şeyleri savcının hakk-ı takdirine bırakmak suretiyle tecavüzkâr, hakaretamiz ve tezyifkâr bularak cezalandırmayı kastediyor. Vatandaşı sarih ve doğru mütalaadan mahrum bırakmak suretiyle hakk-ı kelamının milletten kısmen de olsa nez’ini (alınmasını) istiyor. Teessürle söylüyorum ki, 27 senelik devirde riyakâr birçok yazarlar, hatipler, şairler milletin gösterdiği feragat ve kahramanlığa hemen hiç kıymet vermeyerek tek şahıs için ulûhiyete kadar yükselen kasideleriyle gençliğe birçok yanlış kanaatler, hakikate uymayan fikirler aksettirmişlerdir. Bu kanunla tek parti rejiminin ve bu zihniyetin antidemokratikliğinin ortaya çıkmasına mani olunacaktır. Birçok hakaik-i tarihiye (tarihi hakikatler) ketmedilmiş (gizlenmiş) veya tahrif edilmiştir. Bu kanun ensal-i atiyeyi (gelecek nesilleri), pek çok dersler verecek, inkılaplara ve tecdit (yenilik) devrine dair bitaraf (tarafsız) yazılardan mahrum bırakacaktır. Hâlbuki Atatürk’ün hizmetleriyle beraber hem hatalarının, hem de noksanlarının millete açıkça anlatılması bir hizmet-i vataniyedir.”[1]
Isparta Milletvekili Said Bilgiç:
“M. Kemal bir melek değildir. Onun da beşeri zaafları vardır. Hâlbuki böyle bir nokta üzerinde duracak bir tarihçi, bu kanuna istinaden cezalandırılabilecektir. “Kemalist rejim” deniyor. Türkiye devletinin idare şekli cumhuriyettir. Kemalist devlet tabirinden ne anlaşıldığı merak-ı mucibdir. Türkiye’nin idare şekli olan cumhuriyetin, tek parti, tek şef ve ısmarlama meclis devrinin cumhuriyetiyle bir alakası yoktur. Rejimlerin şahıslara izafesi ancak faşistlere yaraşır.”
İzmir Milletvekili Halide Edip Adıvar:
“Bu kanun, tarihten önce Asurilerin, Babillilerin insanları putlaştırdığı gibi, Atatürk’ü putlaştırmak istiyor. Atatürk’ü put haline koyan bu kanun, inkılapları adeta mütehase (fosil) haline getirecek ve tenkit hürriyetine mani olacaktır.”
Görüldüğü üzere TBMM’de yapılan tartışmalarda bu kanun hakkında lehte bir şey söylenmemiştir. İktidar Partisinin hükümet tasarısı olarak gelmiş kanunlaşarak çıkmıştır.
Gelelim yazının 3. bölümüne; bu kanunun birinci defa ret edilmesinde ve daha sonra ikinci defa çıkartılmasında CHP aleyhte oy kullanmıştır.
[1] Ahmet Kabaklı, Temellerin Duruşması, Türk Edebiyat Vakfı Yayınları, İstanbul 2008, 5. baskı, cilt 2, sayfa 73 ve devamı.