Anayasa’da yapılan değişikliğin neler olduğu ve yetkilerin kullanılması, kamu hürriyetleri bakımından neleri değiştirdiği incelenmeden önce mevcut anayasa ile mukayese yaparak değişikliğin nelerden müteşekkil olduğu anlaşılmalıdır:
Bu anayasa değişikliğinden sonra mevcut anayasa yarı yarıya kısalmıştır. Kaldırılan anayasa numaralarının zihinlerde yer almaması karmaşa yaratmaması için anayasada yeni bir sıralama yapılabilir. Kanaatimizce bu sıralama kanunla yapılabilir. Çünkü başlık ve numaralar anayasa metnine dâhil değildir.
Anayasa’da yer alan Başbakan, Bakanlar Kurulu, hükümet, gibi ifadelerin yerini Cumhurbaşkanı ifadesi almıştır. Keza kanun hükmünde kararname, tüzük gibi tabirlerin yerini Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi almıştır.
Milletvekili sayısı 600’e çıkartılmış, seçilme yaşı 18’e düşürülmüştür. Cumhurbaşkanı’nın seçimi usulü aynıdır. Herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Cumhurbaşkanı’nın iki dönem seçilmesi öngörülmektedir. Bizce bu hükümde değiştirilmelidir. Halk seçtiği müddetçe, parti liderine sahip çıktığı müddetçe 2 dönem kuralına bağlı kalmak tecrübeye önem verilmediği manasına gelir. Hâlbuki yönetimde temel ilke; liyakat, tecrübe ve halkın güveninin devam etmesidir.
Yeni değişiklikle Cumhurbaşkanı’nın yetkilerine bir ilave yapılmıyor, eski anayasadaki yetkileri kullanmaya devam ediyor. Devletin şeklinde ve niteliklerinde herhangi bir değişiklik yapılmıyor.
Disiplin mahkemeleri dışındaki bütün askeri mahkemeler kaldırılıyor. Yargı tek bir yargı haline getiriliyor. Bu değişiklik yargı ve hukuk birliğini sağlamak bakımından son derece faydalı olacaktır. Bizce burada bu kurumları ve tecrübeleri toptan kaldırmak yerine askeri mahkemeliri Yargıtay ve Danıştay’ın bünyesine katarak sivilleştirmek, ihtisas mahkemesi olarak şekil değiştirmek daha uygun olurdu. Daha önce Devlet Güvenlik Mahkemeleri sivil yargı içine böyle alınmış, bu mahkemelerin tecrübe ve bilgi birikimi yargı sistemine aktarılmıştı.
Eski anayasada Milli Güvenlik Kurumu Hükümetin/Bakanlar Kurulunun üstünde mi, içinde mi, istişare organı mı, icra organı mı? Aldığı kararlar devleti ve kurumları bağlar mı bağlamaz mı? Hep tartışılmıştır. Burada devletin tekliği ve birliği çerçevesinde Cumhurbaşkanı’na bağlı bir organ ve idarenin içinde yer alan bir kurum haline getirilerek asker sivil çatışması, astlık üstlük münasebeti, hiyerarşi sorunu da bitirilmiştir. Devlet/idare daha etkin hale gelmiştir.
Anayasanın toplam; 21 maddesi yürürlükten kaldırılarak Anayasa büyük ölçüde kısaltılmıştır. Kişi hak ve hürriyetleri ve yargıya müdahale gibi herhangi bir hüküm değişikliğine gidilmemiş kamu hürriyetlerine dokunulmamıştır. Anayasada değişiklik yapmak, bütçe tasarısında uygulanan yol ve yöntemler, TBMM’nin kanun yapması ve muhalefetin fonksiyonlarında herhangi bir değişiklik yoktur.
Bu anayasa değişikliği muhalefet partilerinin bağırdıkları çağırdıkları gibi bir şey olmayıp idarenin tekleştirilmesi, yetkilinin ve sorumlunun kim olduğunun belirlenmesinden başka bir şey değildir. Cumhurbaşkanı’na ek yetki verilmemiştir. Aksine sorumlulukları ve iş yükü artırılmıştır. İdarede teklik ve hiyerarşinin tek merkeze bağlı olması kuralı gereği yetki ve görev çatışması önlenmiştir. Bu durum çarpan etkisi yaparak devletimizi çok güçlendirecektir.
Bu anayasa değişikliği esnasında diğer maddelerde çokça geçen tekrarda kaldırılmış olsa idi iyi olurdu. Anayasada yer almaması gereken ve anayasayı boş yere uzatan “esnafın korunması, kooperatifçilik, orman köylüsü gibi ve buna benzer”hükümlerin kaldırılması da gerekir.
Bir dahaki anayasa değişikliğinde bir istişare ve danışmanlık mercii olarak; Cumhurbaşkanlığı Konseyi’nin kurulması bu kurulda eski Cumhurbaşkanları, Meclis Başkanları, Adalet Bakanları ve Emekli Genel Kurmay Başkanlarının yer alması bunların BM’de ve diğer yerlerde diplomatik görevler, yumuşak güç unsurlarının kullanılmasında ve diplomatik misyonlara nezaret etmek için (Tıpkı ABD’de olduğu gibi) kullanılması görevlerinin verilmesi uygun olacaktır.