Bediuzzaman Hazretleri kemal ve olgunluk dönemi olan İKİNCİ SAİD devresinde uzlette hizmeti esas almıştır. Tabi ağır siyasi şartları da göz önünde bulundurmak lazımdır. Üstad Bediuzzaman’ın hayatının bu safhası büyük ulema ve velilerin hayatlarıyla benzerlik taşır. Uzlette Risaleler yazdı, okuttu, siyasetten el etek çekti. Bunlar Risalelerde detaylı geçer.
نعوذ بالله من الشىطان والسىاسه
Şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım der.
Onun bu tahlili, siyaset adamları ve din adamları münasebetleri, din ve devlet alakaları ile ilgili girift konuyu izah babındadır:
Bir hoca ile karşılaştım. Kendi partisinden olan bir dinsizi savunur, diğer partiden olan bir ilim ehline şiddetle hücum ederdi. Siyasi partilerin ipi Avrupa’nın ve masonların kontrolündedir. O şahsın siyasi tarafgirliğinin imanı önemli görmediğini görünce bir günde siyasetten, gazeteleri okumaktan ve sigaradan tamamen vazgeçtim, üçünü de bıraktım. Siyasette menfaat, para, makam, iftira ve çatışma vardır. Ulema mesleği temiz kalmalı; yıpranmasın, ikna edici olsun ki halka tesir etsin diye ifade eder.
Allame Bediuzzaman devletin ve toplumun İslami kurallarla tanzim edilmesini beyan eder ama UMERA/ULEMA DENGESİ babından tarihsel İslam mirasının devamını ısrarla tavsiye eder.
Batılı Demokrasilerde de kuvvetler ayrılığı vardır :Hükümet /Yürütme/Umera ,Yargı /kazai otorite/ulema ve yasama /taknin /fukaha ayrıdır..
Zaten tarih boyunca büyük Veli’ler ve ulema sultanla aralarına ayni gerekçelerle mesafe koymuşlardır. Salih idareciler olmalı, ama ulema yine de mesafeli olmalı. Çünkü tehlikeli meslektir.
Bediuzzaman, halkla iççice olan sivil hizmeti tercih etti. İstikbalde şartlar düzelince İslami partiler kurulabilir diyor
Dört farklı dönem var hayatında:
1-Kürt’ler arasında doğup ilim okuduğu ve medresede talebe yetiştirdiği dönem: 1873-1907 yıllarını kapsar.
Bu dönem, klasik Kürt toplumu şartlarının olduğu safhadır. Bu safhada, Kürtçe, Arapça ve Farsça bilmekte, Van’da medrese ve camisinde eğitim vermekte, halkı, Kürt aşiret, bey ve ulemasını İrşad etmekte, birbirleriyle arazi veya kan davaları yüzünden husumetli olan aşiret ve insanları barıştırmakta, onlara yol göstermektedir.
Bu dönemde Türkçe bilmiyor.
2-Osmanlı Dönemi:
İstanbul’a 1907 ‘de gelmesiyle başlar. Ruslara karşı savaşması, esir düşmesi ve 1918’de esaretten kurtuluşu, Kurtuluş Savaşını desteklemesi, Meclis tarafından Ankara’ya davet edilmesi… Ankara’da devletin ve siyasetin dinsizliği teşvik eden, İslami şiarlara karşı olan bir ekibin eline geçtiğini fark etmesi ile Vana gidip bir mağarada tekrar uzlete girmesi… Ama Erek Dağında, mağaranın yanındaki medresede, camide talebe de yetiştirmesi, cuma günleri Norşin Camisine gelip hutbe vermesi (Bu yerleri ziyaret ettim) bu dönemin mihenk taşlarıdır.
Bu zor evrede, siyaset ile hizmetin önünün kapalı olduğunu yazar. Bu fetret ve zulümat dönemini, İslami esaslara olan saldırıları akli /pozitif bilimler ve dini ilimlerle meczetği eserleriyle karşı müdafaa dönemi olarak izah eder.
3-Cumhuriyet Dönemi:
1925-1950 arası...
Sürgün, hapis, uzlette hizmet dönemi.
Bu dönemde siyasetten tamamen çekilmiştir.
4- Demokrasi Dönemi
(1950-1960 arası ):
Bu dönemde yine mutlak uzlette kalmış ama Kemalizm’e, Sola ve Komünizme karşı Menderes’i desteklemiştir. Son yıllarında Menderes’e kırılmıştır çünkü Menderes, onun bazı talebelerini Isparta Parti İl idaresinden atmıştır. Bir de Menderes, oy kaygısı veya korkudan dolayı CHP gibi, dini hizmetlere kısmen cephe almaya başlamıştır.
Ama şu sözü de meşhurdur:
İlhad ve Zındıkanın (ateizmin ve tüm dinleri inkâr eden komünizmin ) hücumlarına karşı her dönemde Demokratları (demokrasiye ve insan haklarına inanan partileri )destekleyin.
Tabi bu sözü sadece Menderes’in Demokrat Partisi için söylememiştir.
Mustafa 4 Yıl Önce
ماشاء الله
Mustafa 4 Yıl Önce
Çok güzel tesbitler