İmam Gazali'nin verdiği fikri ve ilmi mücadele gibi bir mücadele verilmeden zamanımızdaki kargaşa bitmez, İslam Dünyasındaki, hatta global çaptaki bu kaos bitmez.
Allame Muhammed İkbal’in da tespitiyle BATI VİCDANINI, DOĞU İSE AKLINI KAYBETMİŞ...
Hüccet'ul İslam İmam, hem dini hem felsefi ilimleri en ince ayrıntılarına kadar okudu, asrındaki tüm filozof ve kafası karışık hocaları ilmi münazaralarda yendi, kitaplar ve reddiyeler yazarak hepsini mağlup etti. Batini Şiilerin kitaplarını, Yunan Felsefesini,Ehl-ı Sünneti, Tasavvufu ve Kelam ilmini, kısaca hem dini, hem felsefi/akli /rasyonel ilimleri en ince ayrıntılarına kadar, derinlemesine ve çok detaylı olarak okudu. Çok karmaşık, komplike ve zor bir düşünsel / tasavvuri mavera mekanizmadır bu. Her kişinin harcı değildir kesinlikle.
O, asrındaki tüm filozof ve hocaları ilmi münazaralarda ve de kalemle yendi, kitaplar ve reddiyeler yazarak hepsini tarumar etti... İhya, Tehafut'ul Felasife ( Filozofların Tutarsızlıkları), El Munkiz vd. Onun himmeti ve eserleriyle üç yüz yıllık fikir kavgaları son buldu, büyük kaos yerini istikrar ve huzura bıraktı. Osmanlı onun ördüğü ve attığı fikirsel temel üzerinde büyüdü, İslam Coğrafyasında rahatça birliği sağladı ve altıyüz yıl kadar bu pax devam etti. Tarihte Roman Pax ve benzeri bir kaç Pax var. Çok değiller.
Büyük veli ve büyük beyin Allame Gazali 'nin karşıt fikri saldırısıyla Bâtıni aşırı Şii /Gulat-ı Şia olan Haşhaşi terör ve tedhiş gruplarından, partilerinden birçok kişi ıslah oldu. Onların Alamut Kalelerinden zamanla eser kalmadı. Elburz Dağlarından silindirler. Bu vahşi grup Ehl-ı Sünnet olan tüm ulema ve devlet adamlarına İslam Dünyası çapında suikastlar düzenliyordu. Maalesef uzak görüşlü ve salih bir devlet adamı olan Abbasi Veziri Nizam'ül -Mülkü de bu terör örgütü şehit etti.
O zamanki fikri, ilmi ve askeri kaos zamanımıza çok benziyor.
Bizler ve onlar kaos ve fetret dönemi insanlarıyız. Hz. Resulullah’ın ifadesiyle kör fitne الفتنة العمىاء ، zulüm ve zulumat dönemi. Savaşların ve jenosidlerin çağı. Hem fiziki hem fikri dehşetli savaşlar. İnsanlığın zayıf ve fakir tabakası bu büyük buhranda en çok mağdur olan kesimdir ama sesini duyuramıyor.
Hüccetül İslam, müccedid, büyük sufi, büyük İslam filozofu Şeyh Muhammed Bin Muhammed İmam Gazali'nin etkisi bin yıla yakın devam etti. Halen de kısmen devam etmektedir. Onun zamanında da var olan zehirli ve zararlı akımlar tekrar ama farklı isimlerle ortaya çıktılar. Dehriyyun materyalizm, tabiiyyun tabiatçılar /doğayı esas alanlar, İlahiyyun da farklı dinler spritual ve metafizik akımlar olarak canlandılar tekrar. Aslında bunlar aynı şeyler. Yunan Felsefesi yerine onun devamı olan Batı Felsefesi, Bâtıni Şiiler de canlanan Şia'nın farklı versiyonları olarak arz-ı endam ediyorlar. Haricilerin devamı olan Karmatiler, İsmaililer vd . de günümüzde Vahhabiler, El-Kaide, İşid, Boko Haram, El -Şebab, sapkın bazı yarım hocalar olarak hortladılar malesef .
Adeta Eski Ahit'te/Tevrat'ta adı geçen Leviathan, Dragon ve Avc gibi canavarları andıran yüzlerce akım ve ideoloji tekrar ama başka isimlerle canlandıklarından onlara reddiyeler olmadan ve İSLAM DEVLETİ de bunları tüm okul, üniversite ve medreselerde okutmadan, camilerde halkın anlayacağı tarzda zararları hutbelerde anlatılmadan, basın ve yayın organları tarafından görsel ve sesli materyallerle toplum aydınlatılmadan insanlar hakikatleri öğrenemezler. Çünkü insanlar aslında zayıf, biçare ve imkanları da kısıtlı varlıklardır çoğu. İnsan egosu /nefsi de zalim, kibirli, cimri, kötülüğe meyyal ve acımasızdır şayet terbiye edilmezse bir şekilde. Saf, berrak ve güzel doğan canlar müstesna. Ama onlar da azdır.
ولا ابرىء نفسى ان النفس لإمارة بال سوء
Kesinlikle nefsimi temize çıkarmıyorum. Rabbimin merhamet ettikleri müstesna ,insan nefsi /egosu kötülüğü çok emreder (Yusuf Suresi ,53 )..
İnsanda kötü bir yön olmazsa bu savaşlar, cinayetler, hırsızlıklar, yalanlar, suçlar ve kötü alışkanlıklar olmazdı. Psikolojide insan ruhu üç katmana ayrılır: Üst Benlik (iyiliği telkin eden bölüm, Orta Benlik(kendimizi hissettiğimiz merkez, ego, انا, ben, tasavvufta ruh, nefs-ı natıka, akıl vd.)ve Alt Benlik(id, libido,kötü dürtüler, tasavvufta nefs- ı emmare, semavi dinlerde Şeytanın fısıltıları , Ehriman vd .)
Yukarıdaki ıslahat hareketinin siyasi ayağına dönersek Merhum Abbasi Veziri Nizam'ül Mülk de sayıları az olan medreseleri, okulları artırdı, İslam dünyasının her tarafında NIZAMIYE MEDRESELERI adiyla medreseler kurdu, yeni okullar açtı ve Allame Gazali'nin kitaplarını oralarda okuttu. Doğuda, Kürtler arasında kalan medreseler onların ayakta kalan son halkalarındandır. Bediuzzaman ve tüm Nakşilerin Piri Mevlana Halid Zülcenaheyn Doğu medrese ve dergahlarından yetişen son iki büyük müceddit ve Islahatçıdırlar. İkisinin de derin etkisi Türkiye başta olmak üzere tüm İslam Dünyası çapında devam etmektedir. Hatta etkileri Batıya kadar ulaşmış vaziyettedir.
Türkiye'de ezcümle Özal, Erbakan, hatta Ak Parti, Deva, Saadet Gelecek Partileri, Kuzey Iraktaki bazı İslami Kürt Partileri Nakşi Halidilerin yansımalarıdırlar ilk kökleri itibariyle. İslamcı şair Necip Fazıl da bir Nakşidir .
Bediuzzaman Hazretleri bu çağdaki sapkın, zararlı felsefi akımlara İmam Gazali'nin yöntemiyle cevaplar verdi, kitaplar yazdı. Şu sözü olayı izah ediyor :
Ulumu diniyye (din ilimleri )kalbin nurudur. Fununu medeniyye (fen bilimleri ) aklın ziyasıdır(ışığıdır). İkisinin ictimaı (bilinmesi ve birleşmesi ) ile hakikat tecelli eder(hakikat /gerçek öğrenilir ). İftirakı (ayrılmaları, sadece birisinin bilinmesi ) ile birinde ilhad (ateizm ve inkâr ), diğerinde taassup ortaya çıkar.
Hz. Bediuzzaman demek ister ki sadece felsefe ve fen bilimleri bilmekle zındıka/ilhad ve ateizm (dehriyyun felsefesi ) meydana gelir. Ve karşıt tarzda da bir kişi. Veya hoca /molla sadece dini ilimleri bilse taassubane sertliğe ve aşırılığa saplanır.
Büyük İslam Şairi, mücahidi. Sufi ve çağın Yunus Emre'si Necip Fazıl'ın dediği gibi büyük beyinler ve merhamet dolu ince gönüller çile çekmişler ve yanlız kalmışlardır ama sonraki nesillere yol gösterici olmuşlardır:
Lafımın dostusunuz, çilemin yabancısı...
Yok, mudur sizin köyde çeken fikir sancısı?
Bediüzzaman, İmam Gazali, Şeyh Muhammed Nurullah, Imam Rabbani gibi TECDiD /ISLAHAT âlimlerinin eserleri, hayatları, davaları haftada bir gece, parça parça ve cemaat olarak okutulsa zaten insanlar şuurlanacak ve anlayacak meseleleri. Bu adet haline getirilmelidir.
Nur Camiası ve bazı cemaatler kısmen bunu uyguladıklarından yayıldılar ama bunu daha sistematik ve kapsayıcı /şümullü hale getirmek lazım . Yanlış anlamalara mahal verecek ve birliği bozacak muğlak ve mübhem ilmi ıstılahlara şerhler getirmek lazım .
Insanlar zaten muhtaç ve arayışta.Çünkü kötüler ve canavarlar etraflarını sardı.
Önce proje olmalı.Ulemanın, mutasavvifenin ve din adamlarının Batıdan gelen felsefi konuları, pozitif bilimleri
ve açıklarını, handikaplarini çok iyi okumuş olmaları gerek ki bilim
adamlarını, üniversitelileri, laikleri, milliyetçileri mağlup etsinler, ikna etsinler ama kendi özgünlüklerinden taviz vermeden, dünyeviliğe ve asrın şatafatına kapılmadan.
İmam Gazali'nin verdiği kavga gibi bir kavga verilmeden bu kargaşa bitmez İlim tarihinde bu meshurdur.
Avrupa'yı bile etkiledi İmam Gazali Avrupa'da kiliseye karşı bilim adamları ondan vd. İslam Bilginlerinden ilhamla mücadele başlattılar. Buna dair İngilizce eserlerden onlarca referans ve kaynak verilebilir. Alman filozof Kant, Gothe vd onun tesiriyle müslüman oldular.
Olmayanlar da Papaya ve Katolisizme meydan okudular. Reform ve Rönesans uzun konu. Etki var her halükarda.
Zamanımızda aynı yöntemle olmadan muhalif düşunce ve sapkın mezhepler mağlup edilemezler.
Sadece cami hocası, molla olmak veya tıp profu, fizikçi şu bu olmak yetmiyor, çünkü ikisi de Mevlana'nın fil hikayesi gibi bu asirdaki dehşetli fikir savaşında hakikatin yarısını biliyor ve bu yüzden biri diğerini ikna edemiyor
Hakikatin eninde sonunda üste çıkma ve galip gelme gibi bir huyu vardır .
الحق ىعلو و لا ىعلىى علىه .