Bazı aşırılar çoğunluğu temsil etmezler. Âmâ bu aşırılardan dolayı bir sıkıntının olduğu da bir vakıadır.
Malesef Türklerin de Kürt’lerin de arasında akla, mantığa/rasyonaliteye ve insafa göre düşünmeyen küçük ve aşırı bir azınlık vardır. Bunlara şahsen de çok rastladım. Ortalığı karıştıranlar bunlardır. Yabancılar falan değildir. Yabancılar bunu görüp körükler sadece. Mazbut olsalar yabancı hiç bir şey yapamaz.
DIŞ GÜÇLER Mİ, İÇ GÜÇLER Mİ?
Hep dış güçlere havale eder kolaycılığa kaçan bazıları. Hastalık teşhis edilmeden tedavi imkansızdır.
Lakin sorunlu olanlara delilleriyle izah edince çoğu doğruyu kabul ediyor. Meseleyi teferruatlı bilmiyorlar.
MALAZGİRTTE TÜRKLER VE KÜRTLER İSLAM BAYRAĞI ALTINDA BİRLİKTELER
Kürt’ler Türkleri sever. Türkler de güzel insanlar. Aralarında sorun yoktur. Selçukludan Osmanlı’ya kadar cihat meydanlarında birlikte can vermişlerdir.
Selçukname adlı Osmanlıca eserde Malazgirt’teki müşterek İslam Ordusunda yirmi bin Türk mücahidin yanında on bin Kürt mücahidin de olduğu anlatılmaktadır.
Alparslan İran’dayken Rum /Bizans Ordusunun gelişinin istihbaratını duyar ama sayı bilgisi yanlış gelmiştir. Malazgirt’e varınca Bizans’ın kendilerinden çok daha kalabalık olduğunu görür. Diyarbakırda hükmeden Mervani Kürt hükümdara elçi gönderir ve Mervaniler ona on bin asker gönderir.
Bu birliktelik Safevi İran’a, Şiilere karşı Çaldıran’da, Viyana önlerinde, Sarıkamış’ta, Çanakkale’de, Osmanlı Ortadoğu’ya açılırken Merc-ı Dabık’ta devam etmiştir.
Halk ve insanlar olarak arada sorun yoktur. Birebir ilişkilerde, komşuluk ve akrabalıklarda bunları görüyoruz. Çünkü ikisi de ortak İslami inançlara, prensiplere, adetlere ve ahlaki normlara sahiptirler. Bu önemlidir.
ORTAK AVRUPA BİLİNCİ NEREDEN?
Avrupa Uluslarını da aslında bir araya getiren Greko-Romen, Judaik değerlerdir. Yani Antik Yunan Felsefesi, ortak Roma tarihi ve Judaik /Yahudi kökenli Tevrat ve İncile dayanan dini değerlerdir. Ki kendileri de bunu biliyor ve söylüyor.
Türkiyenin Judaik kökeni veya Greko-Romen geçmişi olmadığından üyeliğini garip görüyorlar.
HİNDİSTAN VE VEDALAR
Hakeza dört yüz farklı dil ve milletten oluşan Hindistan’ı bir arada tutan da ortak Hindu dini prensipleridir. Mukaddes Vedalar, Upanişadlar, Ramayanalar, Gathalar ortak ahlaki, siyasi ve sosyal değerleri içerir onlar için.
Mesela köken olarak binlerce yıl önce Avrupa’dan göçetmiş olan Aryen, Hint -Avrupa kökenli Kuzey Hindistan ve siyahi olan Dravid kökenli Güney Hindistan çok farklı dilleri konuşurlar,birbirlerini anlamazlar .
Üç bin yıllık tarihe dayanan Vedalarda geçen Aryen sözcüğü soylu demek. İran da aynı sözcüğün Pers/Fars dilindeki okunuşudur. Bazı Batılı, özellikle Germen tarihçilerin uzak geçmişteki ortak soyu (IE) keşfetmeleri sonrası Aryen kelimesine farklı bir olumsuz, ırkçı anlam yüklemeleri hipotezi ilim çevrelerinde terkedilmiştir.
Hintliler, siyasetçileri ve aydınları dahil, dinlerine çok düşkünler. Yüzlercesiyle birebir sohbet etme imkanım oldu. Çünkü bulunduğum şehir yaklaşık yedi milyon ve beş kıtadan insanların yaşadığı bir şehir. Her tarafta mabetleri ve okulları var. Çinli mahallesinde /Chine Town’da trafik işaretleri ve sokak isimleri bile hem İngilizce hem Çince, Latinlerin varoşlarında İspanyolca ve İngilizce. Bankamatiği kullanırken bile sana hangi dili istediğini soruyor. Devlet dairelerinde bile belgeler ve formlar çok dilli. Bazen on dili geçiyor.
TARİHİMİZDE VAROLAN TOLERANSI KAYBETTİK
Yukarıda verdiğim örneklerin tersine, bizde bu müsamaha/tolerans kaybedildi. Halbuki Osmanlı, Selçuklu, Eyyubi, Endülüs, Hint-Moğol İslam İmparatorluğu dahil, tüm İslam tarihinde devletlerimiz çok dilli olmuştur ve bu bir sorun teşkil etmemiştir. Şimdi bile bir çok Batı ve İslam ülkesinde bir çok dil resmiyette veya halk arasında vardır. Bir sorun da yok. Huzur ve saygı hakim insanlar arasında. Türkiyede birileri tek tip modeli dayatınca aslında olmayan sorunun oluşmasına neden oldular.
KÜRTÇEYE ÖCÜ BAKANLAR BÜYÜK HATA YAPIYOR
Bizde halen bazı kesimlerce Kürtçe’ye bir öcü gibi bakılır, karşı çıkan cezalandırılır, baskıya uğrar, bazı basın kuruluşları ve bazı partiler aşırı tepki verir.
En bariz örneklerden biri Kürtçe bir Türkü söylemek isteyen Ahmet Kaya’nın başına gelenler. Örnekler çok. Toplum bunu bildiğinden yazdım. Memleketi terketmek zorunda kaldı ve çektiği ızdıraptan dolayı genç yaşta Fransa’da hayata veda etti.
Bana da bir iki defa Kürtçe konuştuğum için resmî veya sivil tepki geldi.
Tabiki kısmi reformlar oldu ama onlar da muallakta. Gelecek belirsiz. Anayasal bir güvence yoktur.
KÜRTÇE BİLİNMEYEN BİR DİL MİDİR?
Daha son aylarda birçok mahkeme Kürtçe’ye bilinmeyen dil dediler. Bazı Kürtçe levhalar kaldırıldı. Kürtçe konuştular diye gariban işçiler öldürüldü, saldırılara uğradılar. Bazıları birlik savıyla bunu şiddetle savunur ama bu birliği değil, ayrışmayı körükler aslında. Kürtleri de kırar, iter ve huzursuz eder.
Kürt probleminin temelinde bu dar ve yer yer acımasız şoven tavır yer alır.
İKİ ANA SEBEP
Kürtçeye olan aşırı tepki, ilaveten resmiyette Kürt’lerin yok sayılması, inkarı sorunun iki ana büyük sebebidir. Sanki tarihte böyle bir unsur yok veya köksüz bir halk gibi asılsız ve kırıcı tavırlara uğruyorlar. Tabiki insanlar buna tepki gösterecekler. İftira ve hakarettir bunlar. Ne kadar kardeşlik falan dense de pratikle çeliştiği için sözler havada kalıyor.
ÇOK DİLLİ ÇOK DİNLİ ŞEHİR VE EYALET
Yaşadığım şehirde, Houston’da Hintliler, Çinliler, Avrupalılar, Afrikalılar, Müslümanlar, Latin Amerikalılar, Kızılderililer her tarafta var. Şehrin yüzde altmışı yabancılardan oluşur. Diğer eyaletler de böyledir. Herkesin dili, dini serbesttir. İslam da adalet değil mi?
DİL TAKINTISI TERKEDİLMELİDİR
Türklerin ve Kürtlerin ortak noktaları çoktur .Bir Sırp, Ermeni, Rus, Hindu veya Çinli vd .ile böyle ortak noktaları yok.. En azından bu kadar değil. Bu tabi bireysel ve toplumsal uyumu sağlıyor.
Bunların olması sistemde bir arızanın olmadığı anlamına da gelmiyor. Sorun sistemden oluştu.
Asıl sorun kötü niyetli bazılarının ortalığı karıştırmasından oluştu.
Dinleri birdir, peygamberleri birdir, kitapları birdir.
Hatta küresel siyasette rakipleri, muhalifleri birdir. Bu zor coğrafyada aslında birbirlerine muhtaçlar. Hiristiyan Dünyasına karşı birlikte savaştılar bin yıldan beridir. Moğollara karşı birllkte direndiler. Rus tehdidini birlikte bertaraf ettiler. Şimdi de bölgesel ve uluslararası tehditler vardır.
2500 YILDIR ORTADOĞUDA AT KOŞTURAN GÜÇLER FARKLI İSİMLERLE BÖLGEDELER YİNE
İran, eski Perslerin ve Safeviler’in devamı olarak Ortadoğu’nun birçok ülkesinde etkin. Irak, Suriye, Lübnan, Yemen ve kısmen Afganistan’da Türkiye’den daha etkin.
Amerika ve Rusya Romanın devamıdırlar aslında ve bölgedeler. Kolay kolay da bırakmayacaklar.
KÜRT SELAHADDİN VE TÜRK FATİH AYNI RUHU TAŞIDILAR
İkisi de fatih ve öncü. Biri Kudüs’ün, diğeri İstanbul’un fatihi. İkisi de dünya tarihinin mecrasını değiştirdi.
Kürt Selahaddin’i ve Türk Fatih’i ayrı düşünmek konuya vakıf olmamak demektir. İkisinin aklına sadece müslüman olmaları gelirdi.
Hiristiyan Dünyası Haçlı Savaşlarından beri bu coğrafyaya savaşlar düzenledi. Günümüz şartları ve tarih tabiki motamot aynı değildir ama tamamen de kopuk değildir.
SAVAŞLAR VE TEHDİTLER HALEN BİTMEDİ
Birinci Dünya Savaşında ikisi, Türk ve Kürt birlikte mücadele etmeseydi Doğu Ermenistan’a ve Rusya’ya gidecekti, ki onlar tarafından işgal edildi zaten.
Ta Bitlis’e, Hakkari’ye, Bingöl’e kadar geldiler. Hedef Tigranakert dedikleri Diyarbakır’dı.
Hakeza Batı da Yunan’a, İtalyan’a ve İngiliz’e gidecekti. Ki oralar da işgal edildi.
İtalyanlar Antalya’yı, Fransızlar Antep’i, Urfa’yı, Mardin’i, Cizre’yi aldılar. İngilizler Trakya’yı ve İstanbul’u, Yunanlılar Ege’yi, İç Anadolu’nun önemli bir parçasını aldılar.
Bizim çevremizdeki tehlike Irak, Suriye, İran, Ürdün, Suudi, Mısır gibi değildi. İngilizler, Fransızlar, Ruslar, Yunan kısmen farklıdır. Yunan, Sırp, Rus, Ermeni girdiği yerden savaş olmadan kolay kolay çıkmaz.
KADERLERİMİZ ORTAKTIR
Karabağ’daki son Azeri -Ermeni savaşında da gördük ki İslam uluslarının kaderi ortaktır aslında. Otuz yıl önce Ermeniler Karabağ’ı alırken hem Azerileri hem Kürt’leri sürdüler. Laçin, Kelbecer Kürt idi. Hepsi Azerbaycan’a ve Kazakistan’a göçetti. İşin ilginci sürülen Kürt sol aydınlar da Azerbaycan’ın kazanmasını istediler .Çünkü oralar Ermeni’lerde kalırsa topraklarına dönemeyeceklerini gördüler .Kürt Profesör Kinyas’ın röportajını internetten bulabilirsiniz .
KÜRT PROBLEMİ İÇTEKİ ARIZALARDAN DOĞDU
Olayı sadece dış güçlere, İsrail’e, şuna, buna bağlamak konunun cahili olunduğunun kanıtıdır. Veya bilip te görmezden gelinse insaf yoksunluğunun delilidir ki hem İslamda hem de insan hakları kavramında bunun yeri yoktur.
Elbetteki iç ve dış sebepler yangını büyüttü ama asıl ana sebep içteki baskılardan oluştu ve adeta kemikleşti. Buna kalıcı bir çare bulmamak Kürtlere ağır bir zulüm ve haksızlık yapmak demektir.
Çünkü bu girdap görmezden gelindikçe başta dindar Kürt’ler olmak üzere tüm Kürt’ler dehşetengiz bir cendereye alınıyor. İslamın da itibarı Kürt’ler arasında sarsılıyor, aşırı sol Kürt çevreler zihinleri bulandırıyorlar.
İSLAM VE ORTAK TARİH KÜLLERİMİZDEN DİRİLME KODLARINI TAŞIR
Bunların İslami, insani ve ortak tarihimizden olan pratiklerle çözüm yolları vardır ve bunlar herkesin faydasınadır.
Ortak, adil bir güç olarak hem İslam Dünyasına liderlik edip kardeşlerimizi ve gönül dünyamızdaki masumları bu savaşlardan ve felaketlerden kurtarmak, hem de insanlığın ezilen kesimlerine yardım eli uzatmak islamın ve tarihin bize dayattığı bir roldür.