Sudan, Afrika kıtasının göbeğinde yer almakta ve burada uygulanmaya başlayan bu şer'î sistem, dünyadaki diğer ülkelere örnek teşkil etmekte diğer İslam ülkelerindeki potansiyeli harekete geçirme gücüne sahiptir. Arap yarımadasından ve Akdeniz kıyısından Afrika'nın içine doğru yönelen İslamlaşma süreci Sudan'ın kuzey bölgelerini tümüyle etkisi altına almış ve güneye doğru ilerleme potansiyeline sahip olmuştur. Bunu durdurmak için Afrika yerlisi pagan kabileler kışkırtılmıştır. Numeyri sonrası dönemden bu güne siyasal İslamî bir devletin bulunması ve devletin tebliğ misyonunu öne çıkartan bir özelliğe sahip olması İslami yayılışın güneye doğru ilerleyişini de hızlandıracaktır. Bunun önüne geçilmesi Batı için oldukça önem arz eden bir husus olmuştur. Bu yüzden Sudan sürekli uluslararası baskılar altında tutulmuş ve zayıflatılmaya çalışılmıştır. Sudan'ın bu yapısının dünyanın çeşitli bölgelerindeki İslamcı hareketler için bir örnek teşkil etmesi batı için bu tercihi örnek olmaktan çıkarmayı gerekli kılmıştır. Güney Sudan mütemadiyen kışkırtılmıştır. Bu günkü şartlarda 40 milyon nüfusu olan bunun 10 milyonu Darfur’da yaşayan bir milletin 12, 5 milyon nüfusa sahip ve batı tarafından her türlü araç ve silahla desteklenen G. Sudan isyanlarını bastırarak ülkenin birliğini sağlaması çok güçtü. Bu durum yani Sudan’ın bölünmesi projesi İngilizler tarafından 1956’da Sudan’a bağımsızlık verirken düşünülmüş, G. Sudan’a ta o zaman özerklik verilmiştir.
Güneylilerin bölgeye sızmalarını engellemek için Arap asıllı bazı kabileleri silahlandıran federal hükümet, isyanları bastırmak için bir yandan Cancevid milislerini güçlendirerek harekete geçirmiş bir yandan da silahlı kuvvetleriyle isyanları sert bir şekilde bastırmaya çalışmıştır. Neticede El Beşir güneyin birlikten ayrılmasını önleyememiştir.
Kapsamlı bir barış anlaşmasıyla Kuzeylilerle Güneyliler arasındaki sorun tümüyle çözüme kavuşturulabilmiş değildir. Kuzey ile Güney sınırlarının tam ortasında bulunan zengin petrol yataklarının bulunduğu bölgede sınır anlaşmazlıkları çözüme kavuşturulamamıştır. Taraflar bu konuda anlaşamazlarsa sorunu Lahey Adalet Divanına götürmeyi kabul etmişlerse de iki tarafın da bu petrol bölgesinden vazgeçmelerinin mümkün olmayacağı değerlendirilmektedir.
Güney Sudan Cumhuriyeti, Başkent Juba 9 Temmuz 2011’de kuruldu. (Sudan’dan, ayrılarak Afrika’nın en son bağımsızlık kazanan 54. ülkesi) Yüzölçümü 619.745 km2 Nüfusu 12,5 Milyon (2017 Tahmini) Etnik yapısı: 35,8% Dinka,%15,6 Nuer, Şuluk, Azande, Bari, Kakwa, Kuku, Murle, Mandari, Didinga, Ndogo, Bviri, Lndi, Anuak, Bongo, Lango, Dungotona, Acholi, Baka, Fertit kabilelerinden oluşur.
Geleneksel inanışlar, Hıristiyanlık ve Azınlık Müslümanlardan oluşmaktadır. Güney Sudan nüfusunun %20’si Müslüman, %27 Hıristiyan geri kalan halk geleneksel inanışlara mensuptur.(Yani pagan dinler.)
2011 yılının Ocak ayında yapılan halk oylaması sonucunda Sudan’ın özerk bir parçası olan Güney Sudan bağımsızlık hakkı kazandı. Yapılan referandumda Güney Sudan halkının %98.83 gibi yüksek bir oyla ayrılığa karar vermesi neticesinde Sudan bölündü. Başta İsrail ve Amerika olmak üzere pek çok ülke hızla Güney Sudan’ın bağımsızlığını hemen tanıdılar. Güney Sudan Halkı Özgürlük Hareketi/Ordusu (SPLM/A) önderliğinde gerçekleştirilen bağımsızlık savaşından sonra devlet inşası, parlamento ve anayasa gibi siyasi kurumlar hızla hayata geçirildi. Her alanda Sudan’ın ve İslam’ın izlerinin silinmesi ve yeni bir kimliğin inşasına başlandı. Bu süreçte etnik gerilimler de artarak çatışmaya dönüştü.
Arapça’nın eğitim ve kültür hayatındaki etkilerini silmek için 2011 Anayasası ile yerel dillerin yanında İngilizce ülkede resmi dil olarak kabul edilmiştir. İngilizce iş ve eğitim seviyesinin tamamında geçerli dil hale getirilmiştir. Günlük gazete ve medya organları yayınlarını İngilizce üzerinden sürdürmeye başlamışlardır. Kuran alfabesi terk edilmiştir.
Kel başa şimşir tarak misali Afrika’nın ortasında, asırlardır, İslam yurdu olan bir coğrafyada resmi dil İngilizce oluyor. Her halde tarihlerini de Magna Carta devrine götürür İngiliz tarihine bağlarlar. Arslan Yürekli Rişard’ı ulusal kahraman ilan ederler.(!) Zaten Papa da Güney Sudan Hıristiyan rahiplerinin ayaklarını öperek karşıladı. Şımartacak şekilde sırtlarını sıvazladı.
Afrika yerlisi kabileler ise; Fur, Zagave, Messalit, el-Berti, el-Tama, el-Burhag ve Gulate kabileleridir. Bu kabileler sınırların tayininden sonra bölünmüş, mensuplarının bir kısmı komşu ülkeler Çad ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nde yaşamak durumunda kalmışlardır. Bu durum sınır boylarında oldukça karmaşık iç içe geçmiş ilişki ve sorunların ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Güney Sudan’da kalan 2.5 milyon Müslüman’ın akıbetinin ne olacağı belirsizliğini koruyor.
El Beşir nerede hata yaptı sorusunun cevabını bundan sonraki yazılarımızda cevaplandıracağız…