Siyonist İsrail, 1948’den bu yana “Nil’den Fırat”a hezeyanıyla ilhak, işgal, kan, işkence, gözyaşı ve soykırım gibi insanlık dışı eylemleriyle kadîm Filistin’i haritadan silmek için bütün şeytanî kirli planları hem masaya, hem de sahaya sürdü. Eşi benzeri görülmemiş bir soykırımı bütün dünyaya göstere göstere gerçekleştiren İsrail, nice mazlumun canına kıymakla kalmayıp, anne karnındaki ceninleri bile katletti.

Üç Maymun”u oynayan “özgürlük havarisi” devletlere inat “Küresel Vicdan” meydanlara çıkarak, filolar oluşturarak “soykırım çetesi”ne karşı direnişe geçti. Ve “Demir Kubbe” misali aşılamaz denilen Akdeniz’in sularına yelken açarak siyonist “küresel korsan”ların ablukasını kırdı. İnsanlığın vicdanı Sumud, yenilemez denilen emperyalistlerin elebaşı İsrail’i yendi. Dünyanın her yerinde meydanlara dökülen milyarlarca vicdan, Gazze’de insanlığı katleden eli kanlı Siyonistlerle birlikte küresel teröristleri de bozguna uğrattı.

Ülkelerini canları pahasına savunan HAMAS’ı terörist ilan eden İsrail ve suç ortağı ABD, asrın en cesur mücahidleriyle müzakere için Mısır’da masaya oturdu. 77 yıldır zulüm altında inim inim inleyen ÖZGÜR FİLİSTİN için yeni bir umut doğdu.

*

Filistinliler evlerini, okullarını, hastanelerini, sağlıklarını, ibadetlerini, evlatlarını, öksüzlerini, yetimlerini, cananlarını, yaranlarını, annelerini, babalarını, ninelerini, dedelerini, canlarını siyonist İsrail’in 733 gün boyunca aralıksız saldırıları sonucu kaybetti; fakat vatanlarını teslim etmedi.

Acı yoğrulan Gazzeli mustazaflar Ekim’in 9’unda beliren “UMUD”la bütün acılarını bastırarak enkaza dönen evlerine, beton enkazları arasında kaybolan sokaklarına dönmeye başladı. Yüreklerde acı, dillerde “VATAN SAĞ OLSUN” terennümü...

Burası Gazze; burası sözün bittiği, umudun yeniden yeşerdiği yer... Burası dünyanın en büyük mezarlığı Gazze... Burası şüheda ile yoğrulan şehidler diyarı Gazze; burası kalbi kırıkların, mazlumların, mustazafların bedelini kanıyla ödediği dünyanın en nadide ülkesi Filistin. Burası işgal altındaki bir ülkenin haritasına benzeyen acılı bir annenin yüzü; vatanı ve onuru hariç her şeyini kaybetmiş bir babanın “Hasbünâllahü ve ni’mel vekîl”le biten son sözüdür.

Velhâsıl, burası henüz çocukken doğduğu topraklar işgal edilip tehcire zorlanan Filistinli Şair Mahmud Derviş’in acısını, hasretini “Sürgünden Mektuplar”da kelimelere döktüğü yerin adıdır:

Anam, babam, kardeşlerim, dostlarım,

belki sağsınız,

belki ölü.

Belki nerde olduğunuz belli değil,

benim gibi.

*

insanın ne değeri olabilir,

evsiz barksız,

yersiz yurtsuz,

bayraksız,

ne değeri?..”

Vesselâm...

HAMİŞ: Şair Mahmud Derviş (13 Mart 1941-9 Ağustos 2008), 1948 yılında henüz çocukken, doğduğu köy İsrail tarafından işgal edilerek yıkılınca, ailesiyle Lübnan’a göç etmek zorunda kalan yüzbinlerce Filistinli çocuktan birisiydi...