Dünya yeni bir kaosun eşiğinde...

 “Küresel Haydutlar” çatışma sahası olan Batı Asya’da (Orta Doğu) enerji kaynakları, kara ve deniz ticaret yollarından elde ettikleri haraçları artırmak için var gücüyle saldırıyor. İskenderun Körfezi, Süveyş Kanalı ve Hürmüz Boğazı üçgeni ve Karadeniz, Hazar Denizi, Aden Körfezi ve Umman Denizi dörtgeni içinde kalan en sıcak çatışma alanlarındaki büyük güçler mücadele veriyor.

ABD’nin Suriye’deki hedefi, Orta Doğu’daki temel hedefinin bir parçası. O temel hedef; Basra’dan Doğu Akdeniz’e kadar bir enerji ve bu bölgede terör koridoru kurmaktı. ABD’nin bu koridora karşı çıkan Türkiye’yi oyalaması sonuç vermedi. Türkiye “kendi göbeğini kendi kesmek” için 9 Ekim’de düğmeye bastı. Barış Pınarı Harekâtı’yla “küresel haydut”ların lideri ABD’nin planlarını bozdu.

Bir taraftan Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan eden, diğer taraftan ise Golan Tepeleri’ni İsrail’in toprağı olarak tanıyan ABD, hoyratça yönettiği savaştan geri atmak zorunda kaldı.

Fakat bölgemizde çok denklemli yeni bir oyun başladı!.. Dün “kimyasal silah var” diyerek Irak’ı işgal edenler, bugün hedefe İran’ı koyarak bir taraftan Körfez’i ablukaya alıp, diğer taraftan ise Doğu Akdeniz’de suları ısıtmaya devam ediyor.

Oluşturulacak dezenformasyon ve manipülasyonlar sayesinde “küresel haydutlar”ın kirli oyunlarında yeni bir safhaya geçeceği aşikâr. Bir tarafta Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmak istenen kukla Kürt Devleti, diğer tarafta ise Filistin’i tarih sahnesinden silinme, yeni bir büyük göçe zorlama planı.

Öyle kirli bir savaşın içindeyiz ki, asla popülizm yapma lüksümüz yok.

DAHA ÖNCE DE 50 MİLYAR DOLAR TEKLİF ETMİŞLERDİ

Hatırlayalım...

ABD ve İsrail devletleri, 6 Aralık 2017 tarihinde Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak tanıma kararının ardından 28 Ocak 2020’de yeni bir süreç başlattı.

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu 28 Ocak 2020’de Beyaz Saray’da düzenledikleri ortak basın toplantısında “Yüzyılın Kirli Planı”nı açıkladı. Bir önceki kararda Kudüs’ün “İsrail’in başkenti” olduğu ilan edilmişti. Bu sözde “Yüzyılın Kirli Planı”nda ise Kudüs’ün İsrail’in “bölünmez” başkenti olduğu ikinci kez dünyaya ilan edildi. Masada temsil yetkisi bulunmayan Filistinlilere 4 yıl düşünüp taşınma süresiyle birlikte, şayet istedikleri yönde bu teslim planına “evet” demeleri durumunda “50 milyar dolar” teklif edildi. Tıpkı bir asır önce siyonist Theodor Herzl’in, Sultan İkinci Abdülhamid’e teklif ettiği gibi... Hem de Filistinlilere verilen “son şans” tehdidiyle.

Trump attığı tweette “Ben her zaman İsrail Devleti ve Yahudi halkının yanında olacağım. Onların güvenlik ve emniyetlerini ve tarihi anavatanlarında yaşama haklarını kuvvetle destekliyorum. Barış zamanı!..” sözleriyle birlikte planda öngördükleri sözde İsrail ve Filistin devletlerinin sınırlarını gösteren bir haritayı paylaşmayı ihmal etmedi.

İsrail ve ABD’nin ortaya attığı bu “Yüzyılın Kirli Planı”, Trump’un azil, Netanyahu’nun seçim kazanma eyleminin çok ötesinde bir operasyondu!.. Pazarlık konusu yapılan yer ise bütün Müslümanların ve dahi insanlığın ortak mirası olan kadîm belde olan Filistin’di.

6 Aralık 2017 tarihinde Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilân eden ve büyükelçiliğini oraya taşıma kararı alan ABD Başkanı Donald Trump’ın dünyaya meydan okuyan kanunsuz ve hoyrat çıkışı karşılık bulmadı. Bu “Yüzyılın Kirli Planı” karşısında “Arap Birliği” sessizliğini korurken, 21 Aralık 2017 Türkiye’nin olağanüstü gayretleriyle toplanan 172 üye Birleşmiş Milletler Kurulu’nda, Trump’ın Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak tanıyan kararını 9 oya karşı 128 oyla yok hükmünde saydı.

FİLİSTİN 1948’DEN BERİ İDAM SEHPASINDA...

Bu gelişmelerin ışığında Filistin’de yine kan, yine gözyaşı ve yine belirsizlik hüküm sürdü. Siyonist İsrail’in Filistin’i işgali hız kesmeden devam etti. İsrail, 14 Mayıs 1948’den beri sürdürdüğü Filistin’i yok etme planlarına her geçen gün bir yenisini eklendi.

Gerek ülkemizde ve gerekse yanı başımızdaki “Orta Doğu”da yaşanan olaylar, geleceğe dair çok önemli ipuçları veriyor. Siyonistlerin “Arz-ı Mev’ud” hayalleri için kasıp kavurduğu İslâm dünyası her gün farklı bir felaketle sarsılıyor.

 Dünyayı Amerika’nın, Amerika’yı da siyonistlerin yönetme eğilimi gelişen olaylardan açıkça görülüyor. İsrail; Filistin’den açmaya başladığı işgal koridorunu Lübnan’dan devam ettirerek Suriye’ye ulaştı. Bu kanlı yol haritasının nihaî hedefi ise Türkiye. Bütün bölge topyekûn bir istilanın, parçalanmanın ve çatışmaların eşiğinde. Bu tehdidi önlemenin yolu ise Türküyle, Arabıyla, Kürdüyle, Acemiyle daha ağır yara almadan, kurtuluş planlarını yapmaktan geçiyor.

Şu anda kan gölüne dönen bölge, 1932 ve 1939’da İngilizlerin yaptığı “Orta Doğu” tanımlamasının sonucu olarak sürekli olarak sömürülmeye ve müdahalelere açık hâle getirilmiştir. ABD, İngiltere ve İsrail şer ittifakının planları gereği, önce Orta Doğu’da kaynaklar talan edilecek, sonra “İslâm” tehdit(!) olmaktan çıkartılacak ve uzun yıllar sürecek olan esaret günlerine kapı aralayacaktır. 

DÜNYA BÖYLE BİR PERVASIZLIK GÖRMEDİ

ABD başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin adayı Donald Trump,

5 Kasım 2024 tarihinde yapılan seçimde ikinci dönem ABD başkanlığını kazanıp, Joe Biden’den 20 Ocak 2025’te devralarak, birinci dönem yarım bıraktığı işleri pervasızca yavaş yavaş dünya kamuoyunun gündemine taşımaya başladı. Geçtiğimiz günlerde siyonistlerin Basel’de Müslümanlar üzerinde uygulanmak üzere çizildikleri yol haritasında yeni bir aşamaya geçildi.

1947’den beri Orta Doğu’nun kalbine bir hançer gibi saplanan, Filistinlilere hayat hakkı tanımayan, kana ve işgale doymayan siyonist İsrail dünyayı kıyamete zorluyor. İsrail önce 1967’de Batı Şeria’yı, sonra Golan’ı işgal etti. 7 Ekim 2023’te de Filistinli mücahitlerin “Aksa Tufanı”yla zulme karşı isyan ateşi yakmasını bahane ederek Gazze’yi işgal etmek için harekete geçti. Binyamin Netenyahu’nun önderliğindeki İsrail zalimliğini ispatlamak, Gazze’yi yemek için eşi benzeri görülmemiş kirli bir operasyon ve soykırıma girişti. Tam 471 gün terör devleti İsrail’in bombaladığı, dünyanın naklen yayınlarla pembe dizi izler gibi izlediği Gazze’de “küçük kıyamet” yaşandı. İsrail’in 471 gün aralıksız Gazze Şeridi ve Batı Şeria’ya düzenlediği saldırılarda 17 bin 881’u çocuk, 12 bin 316’sı kadın olmak üzere toplam 61 bin 709 sivili hunharca paramparça edilerek hayattan kopartılırken, 111 bin 588 kişi ise hastaneden, doktordan, ilaçtan yoksun bırakılarak yoksun bırakılarak ölüme terkedildi. İsrail güçlerinin engellemesi nedeniyle enkaz altından çıkartılamayanların sayısı ise 20 bine yakın insanın cesedi ise enkaz altında kayboldu.

ORTA DOĞU “VEKALET SAVAŞLARI”NIN ARENASI

Osmanlı’dan sonra oluşturulan devletçiklerle “mezhep savaşları”nın arenası hâline gelen “Orta Doğu” kan gölüne döndü. Yetmedi, bölge üzerinde emelleri olan emperyalistlerin enerji, jeopolitik ve stratejik öneme haiz yerlere çökmek için “vekalet savaşları” marifetiyle çıkardıkları iç çatışmalar milyonlarca insanı vatanından ve canından etti.

Kaossuz bir günü geçmeyen ve 17 Aralık’ta 2010’da “ekmek, onur, demokrasi ve özgürlük” kılıfı ile “Arap Baharı” ateşini yakan emperyalistler bir asır önce uyguladıkları “böl, parçala; yönet” taktiğinde yeni bir evreye geçti. “Böl, parçala; yut”.

İç savaş ve oluşturulan kaoslarla göçe tabi tutarak alan boşaltan /açan emperyalistler, siyonistlerin doktrininde yer alan “Arz-ı Mev’ûd” hezeyanı kapsamında “Büyük İsrail” için Nil’den Fırat’a uzanan bölge için adım adım zemin hazırlanıyor.

Daha önceki tarihlerde İsrail’in zulmü sonucu 2 milyon Filistinli Ürdün’e sığınmıştı, geri dönemedi. Kamplarda, geçici pasaportla, çalışma, mülk edinme, sağlık ve eğitime erişimi olmadan sefil bir şekilde yaşıyor. Hakezâ Lübnan’da yaşayan 400 bin Filistinlinin durumu da Ürdün’dekilerden farklı değil.

TRUMP BİR KEZ DAHA SAHNEDE...

Gazze’de varılan ateşkesin 19 Ocak 2025 Pazar günü sağlanan ateşkes sonucu “soykırım” durdu, fakat Filistin’i yok etme operasyonları devam ediyor.

Evet böyle bir tablo varken, ilk döneminde Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan eden, kulağından vurulduktan sonra ikinci defa başkan seçilen ABD Başkanı Donald Trump yine sahneye çıktı. Trump, ikinci dönemindeki ilk yabancı lider ziyaretini gerçekleştiren İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı basın toplantısında, “İsrail’de harika bir iş çıkaran doğru bir liderimiz var. ABD, Gazze Şeridi’ni devralacak ve biz de onunla bir iş yapacağız. Sahanın sahibi olacağız ve sahadaki tüm tehlikeli patlamamış bombaların ve diğer silahların imhasından sorumlu olacağız. Yıkılan binaları temizledikten sonra bölgeyi ekonomik olarak kalkındıracağız. İnsanların Gazze’ye geri dönmesi gerektiğini düşünmüyorumFilistinliler mutlu olacakları Mısır, Ürdün ve diğer komşu ülkelere kalıcı olarak yerleştirilmeli...

ABD Başkanı Donald Trump’ın bu zırvaları üzerine “Vay densiz vay!.. Sen kimin ülkesini kime pay ediyorsun!.. Haddini bil!..” beyanat ve yaptırımlarla tepki vermesi gereken bölge ülkelerinde “dut yemiş bülbül” gibi ses seda yok!.. Sadece zevahiri kurtarmak için Mısır, Suudi Arabistan, BAE, Katar, Filistin Yönetimi ve Arap Birliği ortak bildiri yayımlayarak, Trump’ın önerisinin bölgeyi istikrarsızlaştıracağını ve çatışmaları artıracağını açıklandı. Bir de ABD’nin kapışma hâlinde olduğu Çin (Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı zulüm, Gazze’dekinden farklı değil), Trump’ın Gazze’yi “devralma” ve Filistinlileri komşu ülkelere yerleştirme planına karşı çıkarak, “Filistin’i Filistinlilerin yönetmesinden yana” olduğu tepkisini verdi.

Bütün bu gelişmelerin gölgesindeki Dünya, önümüzdeki günlerde karanlık olaylara gebe!..