Hafız-ı Şirazi ve Yezid'in Şiiri

Kısaca, aynı zamanda Kur’an-ı Kerîm hafızı olduğu için, Hafız diye anılan Hafız Şemseddin Muhammed ŞirazîSa’di-yiŞirazi ile birlikte, tarihte İslami-Fars edebiyatının en önde gelen şairlerinden biridir. 725/1325 tarihinde Şiraz’da doğup 792/1390 tarihinde yine Şiraz’da vefat etmiş olup, türbesi oradadır. Medrese eğitimi alıp, çeşitli eserlere şerh de yazan Hafız-ı Şirazîen çok şiirleriyle tanınmıştır. Vefatından sonra sevenleri tarafından 400 civarında gazeli bir araya getirilerek meşhur olan Divan’ı oluşmuştur. Divan’ında daha çok tevhîd , İlâhî aşk vs. Tasavvufî konular işlenmiştir. En çok bu divanı ile tanınmıştır. Şöhreti hemen hemen İslam dünyasının bir çok yerine ulaşmıştır. Şiir ve hikmetteki gücü , tasavvufî kişiliğiyle çok muteber bir konuma ulaşmış, Divanı Osmanlı ve İran medreselerinde büyük revaç bulmuş ve asırlarca okutulmuş, üzerine bir çok şerh yazılmıştır. Bu şerhlerin en ünlüsü Osmanlıca kaleme alınmış olup, sonradan Farsça’ya da tercüme edilmiş olan Sûdî Bosnevî’nin şerhidir. (Bu divan şerhinin bir çok yazması mevcut olup, 1252/1836 tarihinde üç cilt halinde Mısır’da Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın kurduğu Bulak matbaasında basılmıştır.)

Hafız-ı Şirazî Divanı’na şöyle bir Arapça mısra’ ile başlar:

الا يا أيها السّاقي ادر كأساَ و ناولها

Elâ Ya Eyyühe’s-Sakiy Edir Ke’sen We Nawilha

“ Ey Sâkî elindeki ( şarap) kâsesini dolaştırıp meclistekilere sun! “

Hafız’ın divanına bu mısra ile başlaması çok sert tenkid ve taarruzlara yol açmış. Bu konuda ilginç ve hoş manzumeler yazılmıştır. Zira,Sûdî Bosnevî’nin Divan’ın şerhinde aktardığına göre bu mısra Yezîd bin Muaviye’ye aitmiş. Hafız-ı Şirazi Divanına Yezîd’in bu mısra’ı ile başladığı için sert tenkidlere maruz kalmış. Hafız’ın divanına giriş olarak aldığı Yezîd’e isnad edilen şiirin aslı şu şekildedir:

أنا المسموم ما عندی بتریاق و لا راقي

أدر كأساَ و ناولها الا یا أیها السّاقي


Ene’l-Mesmumu Ma îndî bitiryakin Welâ rakiy

Edir Ke’sen We Nawilha  Elâ Ya Eyyühe’s- Sakiy

Tercüme:“ Bendeki tiryakla zehirlenmiş durumdayım; Rukye edici ( üfürükçü, dua okuyan ) beni tedavi edemez , istemiyorum;Ey Sâkî elindeki (şarap) kâsesini dolaştırıp meclistekilere sun! “

Yine Yezid bin Muâviye’nin içki/şarap hakkında şu beyti de söylediği rivayet olunur:

و ان حرّمت يوماَ علی دين أحمد

فخذها علی دين المسيح بن مريم


We İn Hurrimet Yewmen Ala Dîni Ahmed

Fehuzha Ala Dîni’l-Mesîh’ibni Meryeme

Tercüme:“(İçki/Şarap) bir gün Ahmed’in dîni üzere haram kılındığında, onu Meryem oğlu Mesih’in dîni üzere al”

Yezîd’in bahr-i hezecden bir kıt’ası olduğu belirtilen bu şiirin ikinci beytini Hafız-ı Şirazî gazelinin kâfiyelerine muvafık gelsin diye, iki mısra’ını takdim ve te’hir edip Divanının başına almıştır.

Hafız, Yezîd’in bu şiiriyle divanına başlamasından dolayı çeşitli manzum eleştirilere uğramıştır. Nitekim Ehli-yi Şirazî şöyle demiş:

خواجه حافظرا شبی ديدم بخواب

گفتم ای درّ فضل و دانش بی مثال

از چه بستی بر خود اين شعر يزيد

با وجود اين همه فضل و كمال

گفت واقف نيستی زين مسئله

مال كافر هست بر مؤمن حلال

Hâce Hafızra şebî dîdem behâb

Goftem Ey durr-i fazl ve daniş-i bîmisâl

Ez çébesti berhûd în şi’r-i Yezîd

Ba wucûd-i în heme fazl u kemâl

Goft wakıf nistî ze în mes’ele

Mâl-ı kâfir hest ber mü’mîn helâl

Tercüme:“ Hâce Hafız’ı bir gece rüyada gördüm. Dedim:’ ey emsalsiz fazilet ve bilgelik incisi , bu kadar fazilet ve kemâl sahibi olmana rağmen, Yezîd’in bu şiirini kendine nereden peyda ettin.’ ( rüyada ) bana dedi: ‘ Kâfirin malının mü’min için helâl olduğuna dair mesele’ye vakıf değil misin? “

Buna nazîre olarak Katibî-yi Nişaburî de şöyle manzum bir kıt’a yazar:

عجب در حيرتم از خواجه حافظ

بنوعی كش خرد ز آن عاجز آيد

چه حكمت ديد در شعر يزيد او

در ديوان نخست از وی سر آيد

اگرچه مال كافر بر مسلمان

حلالست و درو قيلي نشايد

ولي از شير عيبی بس عظيمست

كه لقمه از دهان سگ ربايد

Aceb der hayretem ez Hâce Hafız

Benew’iy kuşhired ze an aciz âyed

Çé hikmet dîd der şi’r-i Yezîd û

Der Diwan nuhust ez wey ser âyed

Egerçé mâl-ı Kâfir ber müselman

Helâlest we der û kîylî neşâyed

Welî ez şîr ‘aybî bes azîmest

Ki lokma ez dehan-ı seg rubayed

Tercüme: ” Hâce Hafız’dan dolayı hayretler içindeyim, aklını yemiş biri gibi bu konuda aciz kaldı, Yezîd’in şiirinde, o ne hikmet buldu ki, Divanda ilkin onunla başlıyor, Gerçi, kafirin malı müslümana helaldir ve onda herhangi bir söze hacet yok. Ancak, köpeğin ağzındaki lokmayı çalmak bir arslan için çok büyük bir ayıptır.“

Son olarak ben de şöyle bir nazîre ekliyorum:

گفتند خواجه حافظ مانده عاجز از اين سؤآل

آيا مردی است طلبيدن جواب اين ازمردۀ بخواب

چون تحقيقی کردم نيافتم اين از اشعار یزيد

 مکن بهتاني بمرد درّ فضل و دانش عظيم

Goftend: Hâce Hâfiz âciz mande ez în Suâl

Ayâ merdîest talebîden cevâb-ı în ez mürdeî behâb

Çün tahkîkî kerdem neyâftem în ez eş’âr-ı Yezîd

Mekün bühtânî be merd-i dürr-i fazl u dâniş-i azîm

Tercüme: “Dediler ki, “Hâce Hafız âciz kaldı bu sualden”

Dedim: “Mertlik midir, rüyâda talep etmek, vefat etmiş birinden bunun cevabın”

Bulamadım Yezid’in eş’ârı meyanında bunu tedkik ettiğimde

Etmeyin bühtan,  büyük fazilet ve bilgelik incisi olan adama.”

Hafız-ı Şirazi ve Yezid'in Şiiri