İnsanlar: Ey Ali, Kur'an'dan ne istiyorsun. O konuşamaz ki! O kağıt üstünde mürekkeptir. İstersen bırak da biz Kur'an'dan bildiğimizi konuşalım, dediler.

Haricilerin, Hazreti Ali'ye olan itapları ve ona karşı gelip ayrılmaları haberi gelince, Hazreti Ali tellalın şöyle ferman buyurmasını emretti: Kur'an'ı ezbere bilmeyen hiç kimse müminlerin emirinin yanına girmesin!

Kur'an'ı iyi bilenler ile ev dolunca Hazreti Ali büyükçe bir mushaf/Kur'an istedi. Onu önüne koydu ve eliyle Kur'an'ı dürtmeye başladı. Dürterken de: Ey Kur'an, insanlarla konuş! Diyordu.

İnsanlar: Ey Ali, Kur'an'dan ne istiyorsun. O konuşamaz ki! O kağıt üstünde mürekkeptir. İstersen bırak da biz Kur'an'dan bildiğimizi konuşalım, dediler.

Hazreti Ali: Sizin bu asi/harici arkadaşlarınız aramızda Kur'an'ın hakem olmasını istiyorlar. Allah Teâlâ Kuran'da, aralarında anlaşmazlık olan karı koca için şöyle buyuruyor:

"Eğer onların ayrılığa düşmelerinden korkarsanız erkeğin de ailesinden bir hakem, kadının da ailesinden bir hakem tayin edin. Eğer hakemler arayı düzeltmek isterlerse Allah da onları muvaffak kılar." Bakınız Ümmeti Muhammed'in kanı ve namusu bir kadın ve erkeğin kanından ve namusundan daha büyüktür... (konuşma devam ediyor) Müsned 656

Açıklama: Hariciler o gün Kur'an hakem olsun, Kur'an bize yeter diyorlardı. Bugün de mealciler aynısını diyor. Hazreti Ali onları can evinden vuruyor. Tamam Kur'an çıksın konuşsun. Kimin haklı kimin haksız olduğunu konuşsun. Ama yok! Siz Kur'an adına konuşuyorsunuz. Kur'an'ı kendiniz konuşturuyorsunuz. Siz konuşunca, konuşturunca Kur'an hakem oluyor ama ben konuşunca Kur'an hakem olmuyor! Öyle mi?

Aynen bugünü de anlatıyor. Mealci hocalar Kur'an şöyle diyor, şöyle demek istiyor deyince Kur'an ran oluyor, Kur'an talebesi oluyor ama Fahrettin Razi konuşunca hurafe oluyor, Buhari konuşunca hurafe oluyor vb... Öyle mi?

Hariciler ilk mealcilerdir. Mealciler ise kılıç kullanmayan, bunun yerine kılıçtan keskin dillerini kullanan Haricilerdir.