“(O), hikmeti dilediğine verir. Kime de hikmet verilirse, artık şüphesiz (ona) pek çok hayır verilmiş demektir.” (Bakara, 269)
Hikmet; faydalı ilim ve salih ameldir.
Bu makalemizde Abdullah bin Mubarek k.s ile Çoban arasında geçen hikmetli bir kıssayı paylaşacağız. Allah öğrenip ibret alanlardan eylesin Amin.
Abdullah Bin Mubarek Rahimehullah
Bir gün yolda gidiyordu. Önünde birkaç koyunla bir çoban çocuk gördü.
Ona acıdı ve; "Zavallı, çocuklukta çobanlık yaparsa, büyüdüğün de Allah'u teâlânın ibâdet ve mârifetine nasıl erişir? " dedi.
Sonra kendi kendine; "Gideyim, ona Allahu teâlâyı tanımakta bir mesele öğreteyim." deyip, çocuğun yanına geldi ve:
-Evlâdım, Allahu teâlâyı bilir misin? Buyurdu.
Çocuk:
-Kul nasıl sahibini bilmez? " dedi.
-Allahu teâlâ'yı ne ile biliyorsun?
-Bu koyunlarımla.
-Bu koyunlarla, O'nu nasıl bilirsin?
-Bu birkaç koyun çobansız işe yaramaz. Bunlara su ve ot verecek, kurttan ve diğer tehlikelerden koruyucu birisi lâzımdır.
Bundan anladım ki, kâinat, insanlar, cinler, hayvanlar ve canavarlar ve bu kanatlı kuşlar bir koruyucuya muhtaçtır. Bu binlerce çeşit mahlûkatı korumaya kâdir olan, Allah'u teâlâdan başkası değildir. İşte bu koyunlarla Allahu teâlâyı, böylece bildim
-Allahu teâlâyı nasıl bilirsin?
-Hiç bir şeye benzetmeden bilirim.
-Böyle olduğunu nasıl bildin?
-Yine bu koyunlardan.
-Nasıl?
-Ben çobanım. Onların koruyucusuyum. Onlar benim korumam ve tasarrufumdadırlar. Onlara dikkatle bakıyorum. Ne onlar bana benzerler, ne de ben onlara benzerim. Buradan, bir çoban koyunlarına benzemezse, Allahu teâlânın elbette kullarına benzemiyeceğini anladım.
Abdullah bin Mubârek:
-İyi söyledin. İlimden bir şey öğrendin mi? Buyurdu.
Çocuk:
-Ben bu sahrâlarda, nasıl ilim tahsîl edebilirim, dedi.
-Peki başka ne öğrenmişsin?
-Üç ilim öğrendim.
Gönül ilmi, dil ilmi ve beden ilmi.
-Bunlar nelerdir, ben bunları bilmiyorum.
-Gönül ilmi şudur ki, bana kalb verdi ve kendi mârifet ve muhabbeti yeri eyledi ki, bu kalb ile O'nu bileyim. O'nun sevdiklerine gönülde yer vereyim, sevmediklerine yer vermiyeyim ve böylelerinden uzak olayım.
Dil ilmi şudur ki, bana dil verdi ve dili zikretmek, O'nun ismini söylemek yeri eyledi. Bununla O'nu hatırlatanları dile getirmeği, O'ndan bahsetmiyen sözden onu korumayı, böyle sözden uzak olmayı îmâ etti.
Beden ilmi şudur ki, bana beden vermiştir ve onu kendine hizmet yeri eylemiştir. Böylece O'na hizmet olan her şeyi yaparım, hizmet olmayan şeyi ise bedenimden uzaklaştırırım.
Abdullah bin Mubârek, bunun üzerine:
-Ey çocuğum! Evvelki ve sonraki ilimler, senin bana bu öğrettiklerindir!
Dedikten sonra: Ey oğul, bana nasîhat ver, buyurdu.
-Ey Efendi! Âlim olduğun yüzünden belli oluyor. Eğer ilmi Allah rızâsı için öğrendiysen, insanlardan istemeyi, beklemeyi kes.
Yok, dünya için öğrenmişsen, Cennet'e kavuşamazsın, dedi.
“Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, huşu duymayan kalpten, doyma bilmeyen nefisten ve icâbet edilmeyen duadan sana sığınırım. Amin
(Müslim, Zikir, 73. Ayrıca bkz.Nesâî, İstiâze, 13, 65)
Selam ve Dua ile.