Osman Gaziye Verilen Muştu

Ebdal kumral Şeyh Edebali Hazretlerinin müridlerindendir.

Ebdal Kumral hem ilim talebeleri yetiştirir hem de Allah'u teâlânın dînini yaymak için kâfirlerle harbetmek üzere cihad ederdi Bu mübarek yolu Şeyhi Edebali Rahimehullah'tan bu şekilde aldı.

Ebdal Kumral Hızır Aleyhisselâm ile arkadaşlık edip sohbet ederlerdi. Yine bir defâsında Ermeni derbendi denilen yerde dinlenirken Hızır Aleyhisselâma rast geldi. Bir süre sohbet ettiler.Hızır Aleyhisselâm, Osman Bey'den söz etti. Müslüman alemini bir bayrak altında toplayacağından ve kurduğu devletin üç kıtaya yayılacağından bahsetti. Ebdal Kumral Osman beyi tanımıyordu. Ancak, birçok gazâda bulunduğunu ve zaman zaman gelip Şeyh Edebâlî'nin zâviyesinde misâfir kaldığını duymuştu. Hızır Aleyhisselâm; "O genç mücahidin, geleceği parlaktır. Kendisine bu müjdemizi ulaştır" dedi. Kumral Ebdal kendisini tanımadığını söyleyince, Hızır Aleyhisselâm; "Onu, Edebâlî Hazretlerinin yanında bulacaksın. Şeyhe bu mevzuda bir rüyâsını nakledecektir." buyurdu.

Kumral Ebdal, Hızır Aleyhisselâmdan ayrılınca, içini bir heyecan ve mutluluk sardı. Büyük müjdeyi vermek için doğruca Şeyhi Edebâlî Hazretlerinin huzuruna varmak üzere yola koyuldu.

Bu sırada Osman Gâzi Şeyh Edebâlî'nin Bilecik'teki zâviyesinde misâfir bulunuyordu. Osman Gâzi o gece bir rüyâ gördü. Rüyâsında, Edebâlî Hazretlerinin koltuğu altından çıkan bir Nûr, gelip Osman beyin koltuk altına girdi. O nûrun girmesiyle, Osman Beyin karnından bir ağaç peyda oldu. Birden dallanıp budaklandı. Dalları çok yükseklere ulaştı. Altındaki nice dağlar ve nehirleri gölgeledi. Onun gölgesindeki dağ ve nehirlerden birçok insan gelip istifâde etmeye başladı, Osman Bey uyandı. Hemen abdest alıp Şeyhinin huzûruna vardı. Baktı ki Şeyhi dervişlerle sohbet etmekte. Bunlardan biri de Ebdal Kumral'dı.

Ebdal Kumral Osman Gâzinin rüyâsını dinlerken işte Hızır Aleyhisselâmın bahsettiği genç. İslâm Âlemini tek devlet altında kuracak genç mîmâr. Bu sırada Osman Gâzinin rüyâsını dinleyen Şeyh Edebâlî tebessüm edip, ruhları okşayan tatlı bir sesle şöyle tâbir etti:

"Ey Osman! Sana müjdeler olsun. Sana ve senin evlâdına Hak teâlâ saltanat verdi. Ve islam âlemi, evlâdının saltanat güneşi altında ola. Ve hem kızımla evlenip Biiznillah damadım olacaksın."

Ebdal Kumral Şeyh Edebali Hazretlerinden izin isteyip Osman Gâziye Hızır Aleyhisselâmın müjdesini de söyledikten sonra; "Ey Osman! Sana pâdişâhlık verildi. Bize bu müjdeli haber için ne verirsin? " diye sordu. Osman Gâzi ise; "Ne vakit pâdişâh olursam sana bir, şehir vereyim." dedi. Ebdal Kumral; "Bize şu köyceğiz yeter. Şehirden vazgeçtik." dedi. Osman Gâzi kabûl etti. Ama Ebdal Kumral, ileride bu vaadi Osman Gâzinin evladlarınında bilmesi için yazılı bir belge istedi. Osman Gâzi ise; "Belge yerine işte kılıcım sizde kalsın. Babamdan ve dedemden kalmıştır. Onunla birlikte bir de maşrapa vereyim. Birlikte senin elinde olsunlar. Neslin bu nişanı saklasın. Eğer Hak teâlâ beni pâdişâhlığa eriştirirse benim neslim dahi bu alâmeti görüp kabûl etsinler, köyünü almasınlar." deyip verdi.

Böylece Osman Gâzinin kılıcı Ebdal Kumral ve onun nesline geçti. Ancak Kumral Ebdal Hazretlerinin ömrü Osman Gâzinin tahta çıkmasına yetmedi. 1288'de Osman Gâzi, babası Ertuğrul Gâzinin yerine Bey seçildiğinde o vefât etmişti. Osman Gâzi ise bu mücâhid Şeyh Ebdal Kumral Hazretlerini unutmadı. Ebdal Kumral'a Ermeni Derbendinde güzel bir zâviye yaptırdı. Evlatlarına birçok köy ve tarlalar vakfetti.

Osmanlı pâdişâhları, Ebdal Kumral neslinden gelen dervişlerin elinde o kılıcı görünce pekçok ihsânlarda bulundular ve o kılıcın kınını yenilediler.

"Allah’ım! Bizi her halimizde, sana ve salih kularına karşı güzel edeple rızıklandır. Bize dünyada da, âhirette de güzellik ver ve cehennem azabından bizi koru. Âmin.”