Raviyan ı ahbar, nakılan ı asar şöyle rivayet etmişler, diyerek sözlerine ve yazılarına başlarmış eskiler. Bende geleneğe uyarak başlamak istedim. Yaşadığımız bu modern zamanda, geçmişimiz ile bağlantılı köprüleri yok sayacak veya itibarsızlaştıracak bir süreç geçirilmekte. Geçmiş gelecek ilişkisi tedbir ehli tarafından işlenmeye hep devam edecektir. Ama yeterli oluyor mu? Kapitalizmin, Emperyalizmin, Komünizmin, Faşizmin, Ateizmin v.s etkisi o kadar elle tutulur ki, insanlar bu beşeri dinlere çok rahat kapılabilmektedir.
Takdir edersiniz ki, tedbir ehli yukarıda sıraladığımız beşeri dinlerin insanı, rıza i Bari’den uzaklaştırmakta olduğunu, bu hastalıklara kapılan insanların cehenneme doğru gittiklerinin farkında olarak, sorumluluk bilinci ile toplumu uyandırma çabası içindedir. Burada arzu edilen maksat, toplumun birlikteliğini oluşturan değerleri gündeme getirmek, ayrıca bozulmaya ve kaybolmaya başlayan bu değerlerin gündem yapılması ile bizlerin var olma ilişkisini ortaya koymaktır.
Bizi biz yapan değerlerimiz nelerdir?
- Öncelikle en büyük değer İslam’dır.
“Muhakkak Allah indinde din İslam’dır.
- Ümmet bilincidir.
“Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. (Ali İmran – 105)”
“Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder kötülükten de vazgeçirmeye çalışırsınız. (Ali İmran - 110)”
“Mü’minler bir vücudun organları gibidirler. Hangisi bir acı duysa diğer organlar da bunu hissederler. (Buhari - 5552)
- Kardeşliktir.(Uhuvvet)
“Bütün müminler kardeştir. (Hucurat - 10)”
- Sadakattir.
- Güvendir.
- İyi ve kötü günde birlik olmaktır.
- Büklere saygı küçüklere sevgidir.
“Büyüklerine saygı göstermeyen, küçüklerine merhamet etmeyen, iyiliği emredip kötülükten nehiy etmeyen bizden değildir. (Ahmed – Tirmiz i- İbni Hibban)
- Mazluma yardım etmek ve mazlumun yanında olmaktır.
- İsraf, iftira, dedikodu, yalan, içki, zina, yalan yere yemin, fuhuş ve tüm ahlaki zaaflara karşı kendini muhafaza etmektir.
Bu toprakların iç ve dış düşmanları, halkımızın değerleri ile bağlarının kesilmesi neticesinde, çok rahat kontrol edilebileceklerini idrak etmişler ve çalışmalarını bu noktada yoğunlaştırmışlardır.
Bu durumu biraz açmak istiyorum. Değerleri veya yüksek değerleri insanımızın elinden alarak değersiz bir toplum inşa etmeye çalışmaktalar. Peki, toplumun değerleri ellerinden alınırsa ne olur? Öncelikle dediğimiz gibi değerler toplumların varlık sebeplerinin başında gelmektedir. Kalbi tuli emelle doldurulmuş bir nesil kesinlikle bu dünya ile bağlantısını kuvvetlendirmek ister. Yani yarını ve ahireti ve akıbetinin ne olacağını önemsemez, varsa yoksa bu dünyadır hükmüne varır. Günahlar kalpteki asıl mayayı bozar. Bozulan kalp nefsin esaretine girer. İşte bu esaret kişinin dolayısıyla toplumun başına her türlü belayı çeker. Adalet keyfi bir hal alır. Kötü, kötü olmaktan çıkar sınırlar birbirine karışır, doğru yanlış şahsi bir durum alır, Allah için sevmek Allah adına mücadele etmek önemini kaybeder. Adalet yerinden sarsılır, ahlaksızlık, ahlaksızlık olmaktan çıkar, yalan insanlar arasında normal görülmeye başlar.
İşte tam da bu durumda nesil bozulur ve kendi değerlerinden uzaklaştırılmış olan nesiller, içerideki ve dışarıdaki düşmanların kontrolüne girmiş olurlar. Kendini kaybeden nesiller, emperyal ve sömürgeci toplumlara benzemeye çalışacaklardır. Onlar gibi giyinecek, onlar gibi düşünecek, onlar gibi konuşacak, hatta onlar gibi inanmaya başlayacaklardır.
Bu modern zamanda yürek inşasını temin etmek, bu değerlerin ve kavramların içerisinin doldurulup yüreklere serpilmesiyle hatta yüreklere dökülmesiyle mümkündür. Bilgelerimiz, tedbir ehli insanlarımız, sorumluluk sahibi büyüklerimiz, eğitim öğretimden sorumlu olan eğitimcilerimiz ve öğretmenlerimiz, her an insanların evlerine girebilen yazılı ve görsel basınımız, devlet büyüklerimiz ve velilerimiz olarak topyekûn bu durumun öneminin farkına varmalıyız ve olması gereken gayreti azami ölçüde göstermeliyiz.
Hani kardeşlerin cömert Nil, yeşil Tuna,
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna.
Mermerlerin nabzında hala çarpar mı tekbir,
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı Allah bir.
Bütün bunlar sendedir bu girift bilmeceler
Hey Sakarya kandillere katran döktü geceler.
Necip Fazıl Kısakürek
Selam ve dua ile…