Haberin Kapısı
2016-04-24 17:33:32

Efendimiz (s.a.v.) Şemâil-i Şerifleri

Cüneyt Varol

24 Nisan 2016, 17:33

Hazret-i Hasan (Radıyallâhu anh)

Dayım Hind bin Ebî Hâle, Allâh Rasûlü’nün hilyesini çok güzel anlatırdı. Kalbimin O’na bağlı kalması ve O’nun izinden gidebilmem için, dayımın Allâh Rasûlü’nden bir şeyler anlatması benim çok hoşuma giderdi.” (Tirmizî, Şemâil, s. 10)

Amr bin Âs (Radıyallâhu anh) şöyle demiştir:

“Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile uzun zaman birlikte bulundum. Fakat O’nun huzûrunda duyduğum hayâ hissi ve O’na karşı beslediğim tâzîm duygusundan dolayı, başımı kaldırıp da doya doya mübârek ve nûrlu çehrelerini seyredemedim. Eğer bugün bana, «Bize Rasûlullâh’ı tavsîf et, O’nu anlat.» deseler, inanın anlatamam.” (Müslim, Îman, 192; Ahmed, IV, 199)

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri de, Allâh Rasûlü’nün ahlâk-ı hamîdesinin bütün varlıkları şevke getirdiğini şöyle ifâde eder:

“O ne güzel bir cömerttir ki, O’nun cömertlik fışkıran varlığı sâyesinde denizden inci, sert taştan yâkut ve dikenden gül çıkar. Eğer bahçede O’nun güzel ahlâkından bahsedilirse, sevinçten ağzını açıp gülmeyen, yâni açılmayan bir gonca göremezsin.” (Dîvân, s. 65-66)

İmâm Kurtubî şöyle der:

“Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hüsn-i cemâli tamâmen zâhir olmamıştır. Eğer varlığının bütün güzellikleri olanca hakîkati ile görünseydi ashâbı ona bakmaya tâkat getiremezdi.” (Ali Yardım,Peygamberimiz’in Şemâili, s. 49)

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şâiri Hassân bin Sâbit -radıyallâhu anh-, O’nun hilkatteki eşsizliğini şu şekilde mısrâlara dökmektedir:

وَاَحْسَنُ مِنْكَ لَمْ تَرَ قَطُّ عَيْنِى

وَاَجْمَلُ مِنْكَ لَمْ تَلِدِ النِّسَاءُ

خُلِقْتَ مُبَرَّءًا مِنْ كُلِّ عَيْبٍ

كَاَنَّكَ قَدْ خُلِقْتَ كَمَا تَشَاءُ

(Yâ Rasûlâllah! Benim gözüm, Sen’den daha güzelini görmemiştir. Hiçbir kadın Sen’den daha güzelini doğurmamıştır. Sen, bütün ayıp ve noksanlardan berî olarak yaratıldın. Sanki Yaratan, Sen’i arzu ettiğin gibi yaratmış…)

Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, uzuna yakın orta boylu idi.

Yaratılışı fevkalâde dengeli olup mütenâsip bir vücûda sâhipti.

Göğsü geniş, iki omuzlarının arası açıktı. İki kürek kemiği arasında nübüvvet mührü vardı.

Kemikleri ve eklemleri irice idi.

Teni gül gibi pembemsi beyaz, nûrânî ve parlak, ipekten yumuşaktı.

Mübârek vücûdu dâimâ temiz idi ve râyihası ferahlık verirdi.

Koku sürünsün veya sürünmesin teni ve teri, en güzel kokulardan daha hoş bir letâfette idi.

Bir kimse O’nunla musâfaha etse, bütün gün O’nun latîf kokusu ile mütelezziz olurdu.

Sanki güller, kokusunu O’ndan almıştı. Mübârek elleriyle bir çocuğun başını okşasalar, o çocuk, güzel kokusuyla diğer çocuklardan ayırt edilirdi.

Terlediği zaman teni, gül yaprakları üzerindeki şebnemleri andırırdı.

Sakalı gür idi. Uzattığı zaman, bir tutamdan fazla uzatmazdı. Vefât ettiklerinde, saçlarında ve sakallarında yirmi kadar beyaz vardı.

Kaşları hilâl gibi olup iki kaşı arası birbirinden uzakça ve açık idi.

İki kaşı arasında bir damar bulunuyordu ki, Hak için öfkelendiği zaman kabarırdı.

İnci gibi dişleri olup dâimâ misvak kullanır, sık sık kullanılmasını tavsiye ederlerdi.

Kirpikleri uzun ve siyah idi. Gözleri büyükçe, siyahı tam siyah, beyazı tam beyaz idi. Sanki gözlerinde kudret eliyle ezelde çekilmiş bir sürme vardı.

Sîmâsı, geceleyin ayın on dördü gibi parlardı.

Hazret-i Âişe-radıyallâhu anhâ buyurur ki:

“Rasûlullâh’ın yüzü o kadar nûr saçardı ki, gece karanlığında, ipliği iğneye O’nun yüzünün aydınlığında geçirirdim.”

Sahabenin Dilinden Peygamber( sallâllâhu aleyhi ve sellem):

“Allah Rasûlü, insanların en güzel ve hoş canlısı idi.” (Ramuz el-Ehadis: 545/4)

“Allah Rasûlü, yürürken kibirli bir eda ile, göğsünü kabartarak ve sallanarak yürümezdi.

O, karanlıkta bir yere gelse karanlığın rengi değişirdi.” (Hz. Ali (ra) )

“Allah Rasûlü, yüz güzelliği bakımından insanların en güzeli ve ahlak yönünden de insanların en ahlaklısı idi. Boyu fazla uzunda değil, kısada değildi.” (Berara Müslim; Fezail: 91)

“Rasulullah yolda yürürken sağa sola bakmazdı.” (Ramuz el-Ehadis: 540/13)

“Rasulullah yürüdüğü zaman vakarlı, fakat hızlı giderdi. Yanındakiler O’ na yetişemezdi.” (Age: 541/1)

Hz. Ali (r.a):

“Efendimiz (s.a.v) beyaz ve pembe karışık renkte idi. Gözleri siyah, kirpikleri sık ve uzundu.” (Age: 519/3)

Enes (ra):

“Efendimiz ahlakça insanların en güzeli insanların en cömerti idi.” (Age: 519/7)

Ebu Said (ra):

“Haya bakımından evinde örtüsü içinde bakire bir kızdan daha çok haya sahibi idi.” (Age: 519/11)

“Allah Rasûlü’ nün ön dişleri seyrekti. Konuşurken dişleri arasından nur çıkıyor gibi gözükürdü.” (Age: 519/13)

“Allah Rasûlü, konuşurken tane tane konuşurdu. Acele etmezdi. Her dinleyen O’ nu anlardı.

İbadetinde devamlılık gösterirdi.

Ebu Hureyre (ra):

“Allah Rasûlü’ nün, bilekleri geniş, omuzları arası açık, kirpikleri sık ve uzundu.” (Age: 520/2)

Ebu Hale (ra):

“Peygamber efendimiz iri yapılı, azametli idi. Yüzü ayın ondördü gibi parlardı. Alnı geniş, kaşları ince ve gürdü. Bilekleri uzun, avucu geniş, el ve ayak parmakları etli ve uzundu. Yürürken öne meyilli olarak yürürdü.” (Age: 520/8)

Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor:

Ben Resulullah Efendimizden daha güzel birisini görmedim; sanki güneş, onun mübarek yüzünde devrediyor gibiydi. Peygamber Efendimiz (sav)'den daha hızlı yürüyen birisini de görmedim; yürürken âdeta yeryüzü ayakları altında dürülürdü. Bizler, arkalarından giderken, geri kalmamak için büyük çaba harcardık."

Hz. Hasan (ra) naklediyor:

Resulullah Efendimiz, yaradılıştan heybetli ve muhteşemdi. Mübarek yüzü, dolunay halindeki ayın parlaklığı gibi nur saçardı. Orta boyludan uzun, ince uzundan kısa idi. Saçları kıvırcık ile düz arası idi; şayet kendiliğinden ikiye ayrılmışlarsa onları başının iki yanına salar, değilse ayırmazlardı. Uzattıkları takdirde saçları kulak yumuşaklarını geçerdi.

Peygamber Efendimiz (sav)'in rengi, ezher'ul-levn (pek beyaz ve parlak renk) idi, yani nurani beyazdı. Alnı açıktı. Kaşları; hilal gibi, gür ve birbirine yakındı.
Boynu, saf gümüş berraklığında idi. Vücudunun bütün azaları birbiri ile uyumlu olup yakışıklı bir yapıya sahipti.

Şeyh Abdülkerim bin İbrâhim El-Ciylî (k.s.) hazretleri

Sana, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’nin mübârek sûretini zihninde hep canlı tutmanı tavsiye ederim. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’nin mübârek sûreti yani şemâilini okuyup, anlayıp ve manâsını düşündükçe; Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ne ülfet edersin. Yakın bir zamanda rûhun, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ne ülfet eder. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ni rü’yâda görürsün. Ve inşâallah Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ni uyanık olarak bile görürsün. (Saadetü’d-Dareyn, s. 534)

Allahım Bizleri Efendimiz Sallâllâhu Aleyhi ve Sellemin Ahlakıyla Ahlaklandır ve Şefaatlerine Nail et. Amin.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.