Bu konuyu irdelemeden önce, başından gecen bir olayı aktarmak istiyorum, SAMİMİ’Mİ cevabına geçmeden önce.
Sene 1996,97' lerdi galiba... Refah partisi ile Doğruyol partisi koalisyon kurmuş ve Necmettin Erbakan başkan olmuştu... Yani refah partisi, diğer görüşlere göre dindarlar, koalisyon partisi olarakta olsa, iktidara gelmişti...
İstanbul’a ilk gidişim, yasımın 17,18 ve merakla hemen kendimi sahile gezintiye atmıştım... Gezerken yorulup bir kayalıkta oturup denizi izlemek istedim ve fazla sürmeden elinde kanyak şişesiyle zil zurna sarhoş, yaşlı çelimsiz ama modern giyimli bir adam gelip, bir kaç metre uzağımda oturdu ve sürekli gizli gizli ağlıyordu...65-70 yaşlarında var... Hayırdır dayı neden bu kadar dertlisin neyin var anlatmak istersen dinlerim, güpegündüz seni bu kadar alkole düşüren nedir? diyince kalktı yanıma geldi ve hüngür hüngür ağlayarak bizi öldürecekler evladım dedi.... Korkudan titriyordu... Düşmanı var sandım ve hayırdır kim öldürecek seni,korkma benim yanımda sana kimse ilişemez diyip rahatlatmak istesem de adam korkusunu yenemiyordu.... Hepimizi öldürecekler, senide beni de evladım hepimizin kafasını kesecekler deyince, kim dedim? DİNCİLER evladım REFAH partisi iktidara geldi ERBAKAN başbakan oldu, artık fazla ömrümüz kalmadı bunlar hepimizi kıtır kıtır kesecekler dedi ve anlatırken ağlaması daha da şiddetlendi... o yüzden kendimi içkiye verip korkularımı anca böyle bastırıyorum içki şişesinin arkasına sığınarak diyordu... Her ne kadar korkma amca burası dağ başımı, kimse senin kafanı kesemez hukuk var devlet var vs desem de bir türlü korkusunu alamadım... Çünkü o korkuya adeta iman etmişti öyle inanıyor tirtir titriyordu... kendisi de emekli bir öğretmen...yani cahil biride değil eğitimli....
Yukardaki olayı anlatmamın sebebi korkularında samimiler ezici çoğunluğu,daha bir çok böyle şeyler gördüm farklı illerde farklı sol kesimlerde...gerek batı gerek doğuda tüm chp zihniyetinde bu korku SAMİMİMİDİR ezici çoğunluğunda.... Ve gerçekten böyle hissediyorlar korkuyorlar... Bu kadar aşırı bir korku hem de...
PEKİ, KORKULARI GERÇEKMİ VEYA GERÇEKLİK PAYI VARMI?
Korkularının çoğu bu zamanda sanal ve birer tabu olsada ve bu tabularını, AK partinin 13,14 yıllık iktidarıyla yıksalar da, maalesef bazı olaylar, yine onların bazı korkularının haksız ve yersiz olmadığını gösterdi ve tekrar o korkularını tetikledi...
ÖRNEK GÜLEN CEMAATİ: Tüm Kemalist ulusalcılar yıllardır devleti böyle bir tehlikeden koruyoruz argümanıyla endişesiyle savunmasıyla başörtüsüne kadar birçok yasaklar getirmiş adeta bir paranoyaya vardırmış tüm namaz kılanları adeta bir tehdit görmüş öyle dışlamıştı... Tüm dindarları hep bu korkunun vermiş olduğu savunma refleksiyle ve söylemiyle... Maalesef gülen cemaatinin bu gücü ve devleti ele geçirmeye çalışması da, gördünüz mü biz uzun yıllardır bunu anlatmaya çalışıyorduk gibisine Hem o kesimin eski korkularını tekrar tetikledi, emde halkın güzünde onları haklı çıkardı...yılların vermiş olduğu dindar muhafazakar kanadın tüm bu emeğini yerle bir etti,toplumun zihninde bilinçaltında...Yani asıl darbeyi dindarlara vurdu bu cemaat...Tıpkı PKK’nın şimdiki savaş konseptiyle yaptığı saldırılar gibi, tüm emekleri toplumsal yakınlaşmayı yerle bir edip zehirlediler.... Öyleki dindarlar bile biz devleti, bu cemaat tehlikesinden nasıl koruya caz diyerek düşünmeye başladı? Bunda bizim dindar mütedeyyin muhafazakâr kesiminde suçu çok? Çünkü : Bizler kendimizi anlatamadık bu dengeyi kendi aramızda bile sağlayamadık...Aynı cemaatten insanlar bile bir çok kola ayrılıp birbirilerine düşman oldu...Kimse kimseye gitmez oldu...Çoğunluk İslamiyet’e davetten çok kendi cemaatine kendi tarikatına kendi ocağına mürit toplama derdine düşerek cemaatini İslam’ın önüne koyar oldu...kendi cemaati yüceltim derken övdüm derken, diğerlerini kötüler veya küçük görür oldu.... Dindar mütedeyyin kendi arasında mücadeleye girişip adam kapma telaşına düşer oldu.... Özellikle avam takımı bu işi düşmanlığa kadar götürür oldu nefret dili kullanarak... Dindarlar dindarlara güvenemezken kaynaşıp kardeşlik hukukunda ittifak edemezken, biz o insanlara yani karşı mahalleyle nasıl kaynaşa caz onlara güven vereceğiz, samimiyetimize inandıracağız... Bizlerinde burda yetersizliği suçu yok mu? Kendimizi ifade etmede, tanıtımda sevdirmede? Hep onlarmı suçlu? Onların çoğunluğu özellikle avam tabakası bilmiyorlar, ya biz anlatabiliyor muyuz peki?
Bu açıdan banınca Kemalistlerin korkularının çoğu SANAL olsa da, bazı korkularının hiçte sanal olmadığı ve gerçeklik payı olan,ciddi korkular olduğuna hak vermemek adaletsizlik olur..
DİP NOT: Bu özeleştirilerim toptancı bir yaklaşımla değildir ve istisnalar üzerine alınmasın lütfen, yoksa çok değerli cemaatlerin çok değerli âlimleri de velileri de talebeleri de sevenleri de vardır muhakkak... Genel manada bir gözlemdir benimkisi... KUTUPLAŞMANIN VE İÇE KAPANMANIN Zaralarıyla alakalıdır... İletişimsizliğin bizlere nelere mal olduğuna, nasıl fitne fesat tohumlarına zemin hazırladığına ve böyle birbirimizden koptuğumuza işaret etmek istemiştim âcizane... Yoksa Kemalistlerin haksızlıklarını da zararlarına da, yanlış bildikleri doğrulara da diğer köşe yazımda değine cem inşallah...