Konumuza önce maske ve mesafe dayatmalarında ki mantıksızlıklar, insan haklarına da aykırılıklar ve dinen kul haklarına da giren sorgulamalarla başlamak istiyorum
Şöyle bir Covit geçmişine gidersek, Covit vakları ülkemizde ilk görüldüğü mart ayında, önce bir metre mesafe dendi korunma mesafesi olarak halka, daha sonra yok efendim 2 metre korunma mesafesi zorunlu kılındı halk EYVALLAH dedi. Peki sonra Yok efendim metrede yetmez aslında yüzlerce metre ileri gidebiliyormuş, yok efendim virüs partikülleri havada 5 dakikayla başladılar sonra günlerce asılı kalabiliyormuş, bu yüzden maske takmak lazım dendi. Oysa maske koruyuculuğunun tüm dünyada tartışıldığı ve hala ihtilaflı olunduğu bir zamanda, maske zorunluluğu getirildi kapalı alanlarda (AVM, toplu taşıma vb gibi yerlerde) , halk ona da EYVALLAH dedi. Çünkü mantıklıydı bulaşı önlemede.
D aha sonra bu maske zorunluluğu açık alanlara yani parklara, bahçelere, tarlalara, sokaklara tüm genele dayatılınca bu işin bir duru olmadı ve saçma sapan uygulamalarla adaletsizlikler başladı. Bunun imkânsız olduğunu kapalı alanlarda da daha ilk günden söylemiştim, kapalı alanlarda dahi? Örnek cafe Restoranlarda veya içkili eğlence kulüplerinde kıraathaneler vs. insanlar zaten sürekli önlerinde bir şeyler yiyecek içecek durduğu için nasılsa bir şey yiyip içiyorum bahanesi ile sürekli maskelerini çenede bir dekor olarak tutuyorlardı. Cezayı kimler yiyordu adeta sanki bilinçli yapılıyormuşçasına? Şahsi arabasıyla ailesiyle veya tek başına yoldan geçen sürücüler veya bir parkta korunma mesafesinde açık alanda bir temiz hava almaya çıkmış maskesini çenesine indirmiş garibanlar veya kalabalık olmayan tenha bir yolda korunma mesafesine dikkat ederek tek başına yürüyüş yapan doğal olarak maskesi çenesinde başka bir garip.
Şimdi soruyorum bu imkânsızı dayatmak ve zaten işi gücü kırık olan vatandaşa sürekli ceza kesmek için bahaneler aramak ne kadar insani ne kadar dini ne kadar vicdani? Ben tek başıma aracımda giderken bana neden ne hakla maske cezası kesersin veya ben korunma mesafesinde tek başıma bir bankta otururken maskemi neden çeneme indirip temiz hava alamıyorum etrafımda yakınımda insan bile yokken, neden tenha sokakta yürürken maskemi çeneme indirip kimseye bir zarım yokken yürüyemiyor temiz hava alamıyorum. Bu insan haklarına aykırı uygulamalar birde çifte standartta dönünce insan ister istemez cinnet geçiriyor psikolojisi bozuluyor.
Örnek siyasiler sanatçılar vb birçok elit gruplar kamera eşliğinde canlı yayınlarda maskesiz açık oturumlar, açılışlar, her türlü kalabalık etkinlikler yapıyor. Oralarda konuşurken herkes üç maymunu oynayarak kimse görmüyor. Ama gariban vatandaşa gelince sokakta acaba nasıl uzaktan ceza keseriz maskesiz avlarız yolda bir başına geçen birini yakalarız dercesine, mobese kameralarını devreye koydular. Cezai işlemlerde Sokaklarda bile bir çifte standart, polislerin çoğu bakarsın serseri gençlik grubu toplanmış parkta orda burada veya kendine sorun yaratacak uğraştıracak insanlara bulaşmıyor, seçiyor ibret için bir garibanı onca maskesiz kalabalık içinde yoldan geçenler arasından ve cezayı yapıştırıyor. Maskesizlikten kasıt, maske düzgün takılmamış çenede vs gibi, yoksa hiç maske takmama ile devlete kanunlara meydan okuma durumunda yok gariplerin. Adam nefes almak için bir soluklanmak için çenesine indirmiş ve tekrar yola devam ederken unutmuş belki o dalgınlıkla burna maskesini çekmeyi ama anında 4000 TL ceza. Belki adam işsiz güçsüz borç içinde faturalarımı nasıl öderim düşüncesiyle dalmışken.
Arkadaş olacak şey var olmayacak şey var, ALLAH CC bile kuluna taşıyamayacağı yük vermezken biz topluma nasıl bunu dayatırda zulme çeviririz. Toplu alışveriş merkezlerinde korunma mesafesi olmayan alanlarda, yoğun kalabalık dip dibe yürünen caddelerde, çarşı pazar vb. açık allananlarda, kapalı devlet kurumlarında dairelerde iş yerlerinde Eyvallah, lakin bunu uygulayamadığınız uygulayamayacağınız lokanta kıraathane kafe bar vb. yerlerde bunu dayatmak kendi kendini kandırmaktan ve Zulümden öte bir şey değildir. Sen bu uygulamayı sauna hamam plaj havuz vb yerlerde nasıl uygulayacaksın, uygulayamıyorsun zaten ki, uygulanmaması da lazım. Çünkü daha kötü sağlık sorunları getirir o ıslak nemli yerlerde maske mikrop toplar durur her türlü kalp damar beyin tansiyon solunum yolu vb. halalıklara davetiye çıkarır o sıcakta. Yazın 50 dereceyi bulan etkideki bunaltıcı sıcaklarda tarlada veya inşaat vb. tüm beden gücüyle çalışan, akşama kadar sürekli kan ter içindeki işçiler nasıl uygulasın? 5 dakikaya bir maske değişmesi lazım bu insanların, peki değişirler mi? Değişmese ne gibi sağlık sorunlarıyla karşılaşırlar veya sürekli maskeyle kimse çalışabilir mi? Akşama kadar böyle kan ter içinde çalışırsa ne olur? Sağlıkları açısından bir felaket değil mi, düşüncesi bile ürkütücü değil mi? O zaman bazı şeyleri zorlamamak lazım topluma taşıyamayacağı ve yaptıramayacağımız, kendimi zinde yapamayacağı uygulamaları dayatmamalıyız.
Aşı dayatmasında ki bu tip insan haklarına aykırı bazı saçmalıklara gelirsek.
Aşının kime faydası var? Sadece vurulan insana? Yani Taşıyıcılığı aynı, aşı vurulmayan insanla. Söylendiğine göre ortalama yüzde 80 hastanelik olmaktan koruyor, yüzde 90 de yoğun bakıma düşmekten koruyor, yüzde 99 ise ölümü engelliyor, bilemiyoruz şimdilik reklamı böyle. Ama vurulanın virüse maruz kalmasını ve virüs bulaştırıcılığını yani taşıyıcılığı engellemiyor. Peki, öyle ise bu AŞI PASOPORTU DAYATMALARI neden? Benim aşı vurup vurulmamamın karşıya bir faydası veya zararı yokken, ben neden yurtdışında başka ülkeye alınmıyorum. İlla AŞI PASAPORTU isteniyor, bu insan haklarına aykırı değil mi? Durum böyle iken Peki nerde bu İNSAN HAKLARI DERNEKLERİ veya İNSAN HAKLARI MAHKEMELERİ veya tüm demokrasiyle yönetilen dünya ülkelerinde ki vatandaşlık hakkını gözeten ANA YASA MAHKEMELERİ! Kimse hiç dava mı açmadı yoksa insan haklarına aykırı bu tip uygulamalar dayatmalar aşının ve bu maske zorunluğunun bazı alakasız uygulanması noktalarında. Bu maske olaylarında da kimse bunu mahkemeye taşımamış mı bilmiyorum. Lakin Bir insan tek başına iken, neden nasıl hangi hakla maske takmadı cezası alabilir veya özel arabasında giderken tek başına arabasının içerisindeyken, Akıl tutulması yaşıyoruz adeta.
İşin tuhaf tarafı bu adaletsizliklerin peşine düşüp bunları mahkemelere taşıyan hiç bir siyaside yok. Değil mahkeme, bunları dillendiren gündem yapan siyasilerde yok, tüm zıt kutuplu siyasi ideolojideki muhalif partilerde hem ülkemizde hem de dünya üzerinde sus pus. Toplumun sessizde değil adeta bağıra bağıra haykırdığı bu uygulamalara kulak veren kimse yok. İşte asıl ürkütücü olan bu, acaba bilerek mi yapılıyor bir kasıt mı var diye, insan huylanmadan yapamıyor. Çünkü toplumsal patlama yaşanması için dünya genelinde bu tip söylentilerde var haberlerde bazı kâhinlik yapan insanlar açıklamalar yapar ya tv ekranlarından yazılı görsel medyadan, "NEFES ALAMIYORUZ" sloganıyla bir toplumsal patlama bekleniyor ilerde yeryüzünde tüm halklarda devletlere karşı. Buna zemin mi oluşturuluyor sinsice bilmiyorum, ama bunu düşünmesi bile ürkütücü bir risktir. Bu yüzden bu cezalar yaptırımlar düzenlenmeli diyorum, devlet uyanık olup halkına kulak vermeli diyorum, insanlara dayatılacak yapabilecekleri şeyler vardır yapamayacakları, her toplumun halkın kendine göre gelenek görenek yaşam tarzı vs vardır yörelerin bile bölge bölge. ona göre planlanmalı toplumu incitmeden onların sağlıklarını da düşünerek, her branş dalında çalışanların. Buda dayatmayla veya cezai toptan herkese aynı mantıkla cezai yaptırımlarla olmaz. Herkesin Çalışma şartları ortamları farklıdır, toplumsal bilinç oluşturulmalı. Örnek tarlada çalışan insan sürekli maske takması zararlıdır kan ter içinde beden gücüyle çalışırken korunma mesafesinde açık alanda maskesiz çalışmalı bu durumda insanlar, lakin toplu taşımaya ile nakledilirken veya bir arada dip dibe oturdukları mola zamanlarında maskelerini takmalı gibi, toplumsal bir bilinç oturtulmalı. Yoksa bu kargaşa bitmez.
DİP NOT: uzun zamandır bekleyip ertelediğim bu bu yazıyı kalem alma sebebime gelince; Bugün bir haberlere baktım ilk haber Adana’dan genç arabasıyla tek başına giderken çevirmede maskesiz araç sürüyor diye ceza kesilmişti, genç haklı olarak isyan ediyordu. Sonra kanal değiştim bir baktım Başka bir haber kanalında ulaştırma bakanıyla özel röportaj yapılıyor İstanbul’da ve bakan arabasını sürüyor maskesiz! Yanında mikrofon uzatan söyleşi yapan kadın muhabir maskeli, arka koltukta fotoğraf alan kameraman maskeli ve böyle yarım saat sohbet ettiler, Bakan özel aracıyla samimi pozlarla araç kullanırken soruları cevaplarken onlara İstanbullu gezdirip yatırımları tanıtıp duruyordu? Bu arka arkaya izlediğim iki haber ve görüntü vicdanımı yaraladı, bu sorgulamaları kaleme alma ihtiyacı hissettim vicdanen. Biz Böylemi topluma örnek olacağız toplumu dönüştürecek diyerek.
Bir topluma örnek olan kimlerdir, ilk önce siyasiler sonrada sanatçılar vb. kanaat önderleridir. Siyasiler hep böyle iktidarı ve muhalefetiyle, sanatçılar zaten maske mesafeden alakasızlar, bakın tüm sanatçı programlarına tüm misafir sanatçılar dip dibe maskesiz bağıra bağıra şarkı söyler, el ele halaylar çekerler ama arkada gariban saz ekibine ise maskeyi zorla taktırırlar. TV’lerdeki açık oturumlara bakın gazeteciler haberciler vs hiç biri maskeli tartışma programı yapıyor mu? Yani gazetecileri de böyle! Ondan sonra gariban çiftçi Ahmet’e, inşaatçı Mehmet’e veya sanayideki cemal ustaya maske cezası kes tek başına kan ter içinde beden gücüyle çalışıp, zaten zar zor nefes almaya çalışırken. BUNUN ADI ÇİFTE STANDARTTA DEĞİL, ZULÜMDÜR ZULÜM! Hem dinen, hem insan hakları, hem vatandaşlık hakları kanunlarına göre.
Yoksa Ben maske mesafe ve aşıya karşı değilim, bilakis destekliyorum. Ama kriterleri var, olacak var olmayacak var, insanların yapabilecekleri var yapamayacakları var elbet, Birde böyle Zulme gönderilmesine, insan haklarına müdahaleye kadar gitmesine karşıyım. Yoksa Aşı koruyuculuğu vardır elbet oranlarına pek güvenme semde, riski de var aşının, yan etkilerinin ki az çok var olduğunu tüm bilim adamları kabul ediyor tüm aşılarda ki riskleri, hele birde böyle paldır küldür alel acele üretilmiş aşılarda muhakkak daha fazla olacaktır. El birliğiyle dedikleri şudur "vurulmak vurulmamaktan daha az riskli" bende buna katılıyorum ve acil ölüm riski olan yaşlılar vurulmalı diyorum çünkü kısırlaşsa ne olur veya 10 sene 20 sene sonra yan etkileri çıksa ne olur? Adam zaten gelmiş 65 70 yaşına o seneleri zaten zor görür 15 20 sene sonrasını vs. günü kurtarmaları yeterli onlar için. Kronik rahatsızlığı olan malum riski altındaki kanser vb. tüm hastalık sahiplerinde bu riske girebilir rahatlıkla fazla ölümcül bir yan etkisi görülmediği için, lakin gençlere gelince de diğer sağlıklı orta yaş grubuna, bunlar riske edilmemeli, hele hele bunlara hiç dayatılmamalı aşı zorunluluğu, böyle aşı pasaportu vb uygulamalarla ilerde. İsteyen vurur İsteyen vurdurmaz bunun vebaline girilemez. Ben vurdurmaları taraftarı değilim, kalan sağlam bireylerde sürü bağışıklığıyla direk virüsü alıp doğal yoldan aşılanmalı derim.
Mihriban 4 Yıl Önce
Bu yaziyi lutfen yayalim. Gercekten halk olarak biktikkk. Tukendik. Evden yattigi yerden maas alanlar parasini alamasaydi su an pandemi tiyatrosu bitmisti. Olan sesini cikarmayan, herseyle yetinen orta dar gelirliye oldu...