Öncelikle konuya girmeden önce şöyle bir halkı irdeleyelim ve kendi kendimize soralım yeni bir toplumsal sözleşmeye, yani toplumsal barışa hazır mıyız veya ne kadar hazırız, toplum olarak?
Tüm zıt ideolojideki kesimler müşterek olarak yeni anayasa arzusunda ve eski köhnemiş vesayet rejimi olan, darbe anayasasından kurtulmada hemfikir... Lakin her kesimin sanal korkuları endişesi olduğu için birbirlerine güvensizlik ortamında masaya oturmak ‘tan bile çekinir olmuş, fikir beyan etmekten kafa yormaktan bile kaçmaya çalışıyor... Kimisi aldatılma korkusuyla, kimisi bazı gerçeklerle yüzleşmeye hazır hissetmedi için, kimisi devlet elden gider korkusu, bölünme endişesiyle, kimisi birbirimize ne kadar taviz verip ne vereceğiz ne alacağız tüccarlık düşüncesinin risk endişesiyle?
Oysa hepsinin istediği yeni Anayasa... Yeni Anayasa'dan beklentileri de temelde, eşitlik özgürlük, insan hakları ve en önemlisi de vesayetin her türlüsünden kurtulmak ve halk denetiminde olan bir devlet yapısı, Kendini güvende hissedebilmek için... Her vatandaş, kendinin ve çocuklarının geleceğini güven altına almak ister doğal olarak...
Peki, uzun yılların vermiş olduğu ve bizlere vesayet tarafından empoze edilen birçoğu ideolojik sanal korkularımızı nasıl yeneceğiz? Bu korkuları yenebilmemiz için korkularımızla yüzleşmek ve empati yapmamak şart...
TEMEL KORKULARIMIZ NELERDİR HALK OLARAK?
1) Kemalist kesim için: İrtica -şeriat, modern yaşamlarının yani Cumhuriyet kazanımları gördükleri özgürlüklerinin kaybedilmesi
2) Dindar kesim için: Dini vecibelerinin İbadetlerinin kısıtlanması, şu andaki kısmide olsa, anayasal zemini olmayan özgürlüklerinin ellerinden tekrar alınması.
3) Milliyetçi muhafazakâr Türkler için: Bölünme, bölücülük
4) Kürt kesim için: Hem dini acıdan, hem insan hakları açısından verilmesi gereken, yıllardır gasp edilmiş, demokratik haklarının gasp edilmeye devam etmesi
5) Alevi kesim için: Yine aynı uzun yılların vermiş olduğu, mezhepsel inanç ibadet gasplarının, dışlanmışlığının devam etmesi endişesi
6) Gayrı Müslimlerinde benzer sıkıntıları gerek dini acıdan, gerek insan hakları açısından haklarının gaspı
Elimizdeki toplum budur... Peki, Bir toplumsal kucaklaşma, yeni bir toplumsal sözleşme toplumsal barış için, nasıl bir yeni anayasa çıkarabiliriz? Öncelikle empati yapabilmemiz için karşıt fikirli kesimlerin samimi endişe ve korkularını görüp hissedebilmemiz lazım...Bunu yapabilmemiz için ise,bu sanal korkularımızı üzerimizden atmamız lazım...Atabilmemiz için ise, kendi kendimizi sorgulamamız lazım..
Mesela Türkiye’de bir şeriat tehlikesi var mı gerçekten? Bu korkuları ak parti iktidarının yaklaşık 14 yıllık iktidarıyla gördük ki, ibadetlerini dini vecibelerini yerine getiren dindar kesimin bile en az yüzde 90'ı şeriat istemiyor... Diliyle söyleyemese bile, korkuyor ürküyor şeriat fikrinden... Zaten dini vecibelerini yerine getiren, dindar diye hitap ettiğimiz kesimde, Türkiye nüfuzunun yüzde 20'si anca eder? Onunda yüzde 10'u bir kaç milyon etmez, gerçekten içten şeriat arzulayanlar... Bir yerde bir söz okumuştum, bu zamanda denize kıyısı olan, plajları bol ülkelere kimse kolay kolay şeriatı getiremez diye? Haklı bir söz bence de...
Peki diğer büyük tehlike korku olan bölünme korkusu gerçek mi? Olasılık içinde mi? Kürtler bölünmek ister mi? Buna yine mantık ve gerçekler üzerinden cevaplar arayalım... Kürt nüfuzu ülkede yıllar önce askeri kaynaklarında tahmini araştırma rakamları olarak en az 25 milyon... Peki, HDP ye oy verenler, o kadar kampanyalara, o kadar silah baskı tehditleriyle topladıkları oylara karşın 5 milyon etmez. Ve bu verilen oyların çoğu da korkuyla verilmiş batıdan desteklense de ve barış umuduyla dağdan indirmek için siyasetin güçlenmesi için, emanet bir gaz verme oyuydu projesiydi, Yine de 5 milyon civarıydı... Asıl sabit oyları belli bunun yarısıdır, fanatikçe severek oy verenlerin oyları... Yani 2,5 milyon diyelim... Buda 25 milyon Kürt nüfusuna oranla, yüzde on gibi marjinal kalıyor... Artı 2,5 milyon PKK sempatizanlarının bile, yüzde en az yüzde 80'i Türkiye’den ayrılmak istemiyor... Yani Ayrı bir devlet vs hayalleri kuranlar, PKK içinde bile marjinal düzeyde... Hakkâri’deki bir Kürt genci Türkiye’de, Antalya’ya bodruma İstanbul’a vs pasaportla gitmek ister mi hiç? Siz olsanız istemisiniz, Türkiye’nin tüm nimetlerinden gayet rahat faydalanırken maddi ve manevi olarak? Yani bir bölünme tehlikesi de yoktur, bunu da bir kenara atalım artık...Sorunlar vardır, tartışılması gereken cumhuriyet tarihine dayanan sorunlar.. Dindar kesiminde, Alevi sininde, gayrı Müslümlerinde, Kürdün de, romanında, Çerkez’in de, hatta işçisinden esnafına köylü çiftçinin de olduğu gibi vatandaşın sorunları vardır, gasp edilmiş hakları vardır.. Ceberut devlet sistemin kaynaklanan, vesayet sisteminin askeri darbelerin hak gaspları vardır, ezilmişlikleri vardır her kesimin... Hepsi budur aslında...
PEKİ YENİ ANAYASAYI NASIL YAPACAZ ?,NASIL UZLAŞACAZ ,NASIL KABULLENECEZ,NASIL PAZARLIK EDECEZ, BU KADAR ZIT İDEOLOJİLERLE VE AŞIRI UÇTA DİRENEN MARJİNAL GRUPLARLA SİYASİ GÖRÜŞLERLE BİR MÜŞTEREKTE NASIL TOPLANACAĞIZ, BULUŞACAĞIZ ?
Cevabı basittir adil samimi insanlar için...Dini, insani vicdani bakıp, haklar bazında ele alarak tüm sorunları...Bu kadar basittir aslında, yeter ki samimi bir şekilde , Her türlü ırkçılık hasletinden uzak, hatta İslami tarafgirlik ‘tende uzak, kendini soyutlayıp, tarafsız insan hakları nazarında bakabilir isek konulara ve sorunlara...Çünkü ancak böyle adil olabiliriz...Kendine yapılmasını istemediğini, başka kardeşleri nede yapılmasını istemeyerek ,empati yaparak.... Ben çoğunluğum demeden... Çünkü hiç bir çoğunluk, hiç bir azınlığın insani haklarını yiyemez, ne demokrasilerde, nede dinlerde? Hepsi bu kadar basit aslında, şayet çoğulcu bir anayasa yapmak istiyorsak... Bunlar olmaz ise olmazları her şeyin, EMPATİ ŞART! Herkesin ideolojisi dünya görüşü farklıdır, kimi şeriat ister, kimi şeriattan nefret eder, kimi daha daha başka özgürlükler ister... Dünyanın hiç bir yerinde sınırsız özgürlük yoktur, makul olan müşterek özgürlükler vardır... Bu yüzden zaten istesekte istemesekte Türkiye’nin Toplumsal yapısı budur.. Çok çeşitli bir toplumdur, buna göre mecburen huzur istiyorsa, herkes karşıt görüşün haklı olduğu yönlerde, ideolojilerinden tavizler verecek mecburen ve bir müşterekte buluşacaklar, İnsan hakları bazında anlaşacaklar... Çünkü ne dini olarak, ne sosyalizm Kemalizm vb ideolojilerle, hiç bir kesim birbirine anayasayı dayatacak güçte değildir, hele de bu ortamda bu şartlarda ve bu zamanda... O yüzden herkes aklını başına almalı, bu ülke hepimizin ve başka gidecek ülkemiz yok... Hele ki her tarafımızın iç savaşlarla perişan olduğu bu zamanda, Öyle bir dayatma lüksümüz yok kimseye kendi ideolojilerimizi... YA OTURUP HERKESİM SAGCISI SOLCUSU VS, SAMİMİ BİR ŞEKİLDE ANLAŞACAZ, YENİ TOPLUMSAL SÖZLEŞMEMİZİ HAZIRLAYACAZ, YÂDA HEP BERABER YOK OLUP GİDECEZ! MADEM EŞİT ADİL BİR ANAYASA İSTİYORUZ, OZAMAN HERKES HERKESİN EŞİTLİĞİNİ KABUL EDECEK! BİRBİRİNİN HAKKINI SAVUNACAK VE EL ELE DEVLETE ÜLKEYE SAHİPLENİP KENETLENECEK... BU BENİM ÜLKEM, BU BENİM ANAYASAM DİYEBİLECEK VATANDAŞ OLARAK!
DİP NOT: Tüm aşırı zıt kutuplu fanatik ideolojideki fanatik insanlar,inanın yüzde 20'yi bulmaz...Bakmayın siz, seslerinin çok çıktığına, milleti gaza getirdiklerine.... Toplumumuzun ezici çoğunluğu, yani en az yüzde 80'ni, makul düşüncedeki fanatik olmayan, anlayışlı ferasetli iyiniyetli insanlardır... Sadece çoğu, sorunların detayları konuşulmadığı için, detayları bilmediği için, bilmediği şeylerden ürküp kabullenmekte zorlanıyor idrakte... Yoksa anlatılıp izah edilse hepsi haklıyı haksızı ayırt edebilecek ferasettedir... Bu yüzden siyasilerinde devletinde cesur olması ve cesur adımlar atması lazım... Böyle ülke geleceğini oy kaygısına heba etmemesi lazım... Yoksa halk hazır, yeter ki devlet hazır olsun, halkıyla hakkıyla bütünleşmeye çalışsın... Devlet ayrı gayrı yapmadan tüm vatandaşlarını eşit olarak hak gözeterek severse, vatandaşlarında evden kaçmaya, yeltenip sokaklara düşmez...