Dünya Uygur Kurultayı’nın Başmüfettişi Abdulhakim İdris tarafından kaleme alanın, “Kızıl Kıyamet, Çin’in Türk ve İslam Dünyasını Sömürmesi ve Uygur Soykırımı” başlıklı kitap ABD’nin başkenti Washington, DC’de bulunan Uygur Çalışma Merkezi (Center for Uyghur Studies) tarafından neşredildi. Kitabın İngilizce versiyonu ise, “Menace, China’s Colonization of The İslamic World and Uyghur Genocide” ismi adı altında yayınlandı.
Yazar Abduhakim İdris kitabını iki hanımefendi ve iki beyefendiye adamış. Onlar ise, annesi Babibehan Hacim ve eşi Rushan Abba ile babası Abdulhakim Hacim ve hocası Muhammmedali Akhun Helpitim’e. Kitabı siz aziz okurlara takdim etmeden önce kitabın yazarını kısaca tanıyalım:
Abdulhakim İdris
Yazar İdris, 1968 Doğu Türkistan Hoten’de doğdu. 1986 yılında Mısır El Ezher Üniversitesinde İslami ilimler eğitimi aldı. 1990 yılında Avrupa’ya sığındı. Almanya’nın Münih kentine yerleşti. Burada endüstriyel yönetim bölümünde okudu. Almanya’da İlk Uygur organizasyonu olan Doğu Türkistan Birliğinin kurucu üyelerindendir. Aynı zamanda Dünya Uygur Gençlik kongresi ve 2004’te Dünya Uygur Kurultayının kurucuları arasında yer aldı. Dünya Uygur gençlik kongresinin yürütme kurulu başkanı. Uygur Amerikan derneğinin yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Amerikan merkezli Uygur araştırma merkezinin kurucusu ve direktörüdür. Anadili Uygur Türkçesi dışında İngilizce, Arapça, Almanca Türkiye Türkçesi bilmektedir. “Campaign for Uyghurs”un (CFU -Uygur Hareketi) Başkanı Rushan Abbas hanımla evlidir.
Uygur Soykırımı
Çin’in akıl almaz işkencelerine maruz kalan Doğu Türkistanlı Müslümanların feryadını kamuoyuna duyurmak için önemli faaliyetlere imza atan Dünya Uygur Kurultayı’nın Başmüfettişi Abdulhakim İdris’in yeni kitabı “Kızıl Kıyamet”de Çin’in, Doğu Türkistan’da gerçekleştirdiği soykırımını anlatıyor. Aynı zamanda sömürgeciliğin tarihini, Çin’in sömürge geçmişini kitabında kanıtlarla açıklıyor.
Bugün özellikle İslam ülkelerindeki yatırımlara bakıldığında Çinli firmaların üstlendiği projelerin sayısının çokluğu ve uluslararası kamuoyunun sessiz kalmasının başlıca nedeni ekonomik ve politik çıkarlar olarak görülüyor.
Kızıl Kıyamet (Çinin Türk-İslam Dünyasını sömürmesi Uygur soykırımı) adlı Türk kitap 313 sayfa ve onbir bölümden oluşuyor. Kitabın her bölüm başında önemli sözlerle başlıyor ve daha sonra ayrıntılılara giriliyor. Kitabın çok geniş ve ayrıntılı bir kaynakça yer alıyor. Bugüne kadar bu alanda en fazla kaynakça içeren kitap olarak göz dolduruyor. Kitabın İngilizce versiyonu, “Menace” isimli kitap ise 329 sayfadan oluşuyor. Kitabın Türkçesinin yeni baskılarında yeniden bir editörden geçirilirse daha iyi olur diye düşünüyorum. Gelelim kitabın eski deyimle münderecatına… Kitap şu ilgi çekici ve önemli başlıklardan oluşuyor:
Tehlike yine Doğudan geliyor,
Sömürgeciliğin tanımı ve tarihi
Çinin Küresel hakimiyet tutkusu
Çinin İslam’la savaşı
Doğu Türkistan’ın işgali ve Çinlileştirilmesi
Uygur soykırımı
Bingtuan Çin sömürge sisteminin Çin versiyonu
Bir kuşak bir yol sömürgeciliğin Çincesi
Asya-Pasifik’in Çin Tarafından kuşatılması
Çin’in Ortadoğu’yu İstilası
Afrika’nın Çin tarafından kolonileştirilmesi
Çin’in Türkiye’ye Etkileri Merkezi Asya’da genişleme adımları
Doğu Türkistan
Yazar Abdulhakim İdris Kitapta şu önemli bilgiyi veriyor: “Çin Komünist Partisi’nin Doğu Türkistan’da gerçekleştirdiği Uygur soykırımı konusunda İslam dünyası ve uluslararası kamuoyunun sessiz kalmasının başlıca nedeni ekonomik ve politik çıkarlar olduğunu 21. yüzyılda gerçekleştirilen ve Nazilerin yaptığına benzer bu soykırımı durdurmak için uluslararası uzlaşma henüz sağlanamadığını. Bunun temelinde yatan ise Çin’in hem ekonomik hem de politik olarak birçok ülkeyi kendisine bağımlı hale getirmesi yatmaktadır. Bugün özellikle İslam ülkelerindeki yatırımlara bakıldığında Çinli firmaların üstlendiği projelerin sayısının çokluğu ve Pekin hükümeti destekli bankaların sağladığı finansmanların etkisi görülmektedir. Devlet destekli kapitalist sistemi işleten Çin, nerede bir proje varsa orada kendi devlet finans kurumları üzerinden krediler göndermekte ve kısa sürede projeleri tamamlamaktadır. Bu durumda projelerini yaptığı ülkelerin yöneticilerinden Doğu Türkistan konusunda sessiz kalmalarını sağlamaktadır.”
Kitabın bölümlerinde Çin’in Doğu Türkistan’da Müslüman Uygurlar, Kazaklar, Kırgızlar ve diğer Türk halklarına yaptığı soykırımı gündeme getirenlere karşı uluslararası hukuk ve evrensel değerleri çöpe atarak ve bütün diplomatik kuralları yerle bir ederek cevap vermesinin perde arkasında yatan nedir. Sorusu soruluyor.
Çin ve BM Güvenlik Konseyi…
Çin’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararları veto ettiğini belirten yazar İdris’i bunun nedenlerini şöyle açıklıyor: “Bunun iki temel nedeni vardır. Birincisi, Çin, BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinden biri olması. Yani diğer 4 üye ülke gibi veto hakkına sahip olması. Bu güç kendisine yönelik herhangi bir yaptırım veya baskının BM üzerinden gelmesi durumunda veto hakkıyla savuşturma imkânı vermektedir. İkinci neden ekonomiktir. Bugün dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip olması Çin’in bu gücü kendi politik amaçları için kullanmaktadır. Ekonomisi güçlendikçe ve Merkezi Asya’dan Asya-Pasifik bölgesine, oradan Ortadoğu’ya kadar birçok ülkeyi yatırım projeleri ile kendisine bağımlı hale getirdiği için dokunulmaz olduğunu düşünmektedir. Yani para ile herkesi susturabildiğini düşünmektedir.”
Yazar İdris, “Çin’in dünyada inşa ettiği yeni sömürgecilik düzeni sadece yatırımlar olarak düşünülmemeli, her açıdan çok sofistike yöntemlerle baskı kurduğunu unutmamak gerekmektedir. Bugün Çin’in propaganda için harcadığı bütçe yıllık milyarlarca doları bulmaktadır. Bir yandan basın yayın kuruluşlarına tanıtım, reklam ve benzeri alanlarda gönderdiği paralarla kendi aleyhine karşı yayın yapılmasını önlerken diğer taraftan üniversitelerde kurdurduğu Konfüçyüs enstitüleri ile akademik çevreleri de susturmuştur. Çin’in yaptıkları aleyhine bir rapor hazırlamak neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Bu otoriter rejime karşı çıkanlar ise bir daha iş bulamamaktadır. Bir mahalle kabadayısı gibi herkesi bastıran Çin rejimi, bütün uluslararası hukuku, evrensel değerleri yerle bir etmektedir.”
Çin’in zulmü!
Uygur Soykırımı konusunda başta İslam dünyası olmak üzere uluslararası kamuoyu neden sessiz? Çin’in Doğu Türkistan’da Müslüman Uygurlar, Kazaklar, Kırgızlar ve diğer Türk halklarına yaptığı soykırımı gündeme getirenlere karşı uluslararası hukuk ve evrensel değerleri çöpe atarak ve bütün diplomatik kuralları yerle bir ederek cevap vermesinin perde arkasında yatan nedir?
Kızıl Kıyamet’in yazarı Abdulhakim İdris kitabın amacının öncelikli işgal altındaki Anavatanı Doğu Türkistan’ın bağımsızlığına ve Uygur soykırımının durdurulmasına bir nebze dahi katkı sağlamak olduğunu belirterek, “Çin komünist rejiminin, Uygurlara yönelik asimilasyon ve soykırım politikalarını bütün tarihi geçmişini anlatıyor. Eğitimden sosyal hayata, ekonomiye kadar her alanda yaşanan zulmü gözler önüne seriyor. Diğer taraftan konuya bilimsel olarak bakarak dünyada sömürgeciliğin tarihi ve Çin’in sömürgeci geçmişini belgeliyor. İkinci önemli konu ise Doğu Türkistan’da yaşananlardan yola çıkarak dünyayı Doğu’dan gelen Çin sömürgeci felaketine karşı uyarıyor. Ülke ülke bazı konulara değinerek Çin’in ‘ekonomik yatırım’ adı altında sömürgecilik sistemine ışık tutmaya çalışıyor.”
Abdulhakim İdris, “Bugün özellikle İslam ülkelerindeki yatırımlara bakıldığında Çinli firmaların üstlendiği projelerin sayısının çokluğu ve uluslararası kamuoyunun sessiz kalmasının başlıca nedeni ekonomik ve politik çıkarlardır Bugün Çinin yükselen güç olmasında Frenkeştayna dönüşmesinde ABD eski başkanlarından Nixonun danışmanı Henry Kıssınger ile Almanya eski Başbakanlarından Helmut Schmidt parmağı vardır” diyor.
Abdulhakim İdris tarafından kaleme alınan “Kızıl Kıyamet, Çin’in Türk ve İslam Dünyasını Sömürmesi & Uygur Soykırımı” adlı eser bu iki önemli soruya cevap niteliğini taşıyor. Bu kitap, Doğu Türkistan’daki Çin baskısı ve zulmünün tarihi köklerinden başlayarak bugün Pakistan, Mısır ve İran gibi ülkelerdeki neo-sömürgeci Pekin rejiminin faaliyetlerine mercek tutuyor.
Uluslararası arenada bilinir hale gelen ve Çin’in eğitim adı altında kamufle etmeye çalıştığı kamplarda bilinenin çok ötesinde zulümler yapılmaktadır. Dört duvar arasında yapılanlara dair şu tanık beyanı dahi yaşanan tablonun vahametini ortaya koymaktadır. “Kampta görevliler kadın, yöneticiler erkektir. Yöneticiler her gün bir grup genç kızı ‘sorgu için’ çağırmaktadır. Fakat aslında onlara tecavüz etmekte ve işkence etmektedir. Cinsel organlarına elektrikli sopaların sokulması gibi ifadesi bile zor zulümler artık rutin hale gelmiştir.” Yapay zeka teknolojileri günlük hayatın cehenneme dönüştürülmesi, hülasa tüm insanlığı kuşatan ‘kızıl-kıyametin’ detayları sayfalar arasında aktarılmaya çalışılmıştır.
Anneye Mektup
Kızıl Kıyamet kitabının ek bölümünde yazar Abdulhakim İdris 26 Nisan 2020 tarihinde annesine yazdığı mektup yer alıyor. Oldukça duygulu mektup, “Sevgili Annem” diye başlıyor. “Senin sesini en son 25 Nisan 2017 tarihinde duydum. Seninle en son konuşmamızdı. Bugün tam 1095 gün oldu.” Anne hasretiyle tutuşan Abdulhakim İdris’in mektubu şu cümlelerle son buluyor: “Benim kıymetli anneciğim, muhterem validem, Çin Komünist Partisi’nin kurduğu bu zalim düzenin er veya geç bir gün yerle bir olacağına inancım tam. Bu tiran yönetimi kendisini ilah yerine koyarsa, Rabbim Allah, bir mutlaka onları cezalandıracak ve yok edecektir. Vatanımızın her köşesinde ezan seslerini duyduğunu yeniden göreceğiz. Bugün bu vahşet düzenine seslerini çıkarmayanların o gün geldiğinde yüzleri yerde olacak. Benim çok sevgili anneciğim, inanıyorum ki biz yeniden bir araya geleceğiz, ya bu dünyada veya öbür dünyada.”