Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdar olandır. (Hucurat-13)
Bu dünya’ya gelen bir kimse, İslam fıtratı ile Dünya’mıza gözlerini açar.İmtihanı da bu minvalde başlar.Kabil’in Habil’i katlinden bu yana insan nefsinin ve cehaletinin esaretine girmiş oldu. İnsanoğlu için Hak batıl mücadelesi de, Adem’in (A.S.) çocukları vesilesiyle başlamış oldu.
Batıla; şeytan ve nefsi emare, Hakk’a ise Peygamberler ve melekler yardım etti.İnsanoğlu imtihan gereği fıtraten hem batıla hem de Hakk’a meyyal olarak yaratıldı.
“De ki: Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkûmdur.” (İsra 81)
Kabil ile Habil kıssası üzerinde az bir müddet tefekkür edilse Kabil’in yaptıklarının, tarih boyunca taraftarlarının ve Kabil oğullarının yaptıkları zulümler karşısında masum kaldığını görebilirsiniz.Maksadım burada Kabil’i aklamak değil. Maksadım, Kabil oğulları ve taraftarlarının zaman içerisinde, batılda düşebildiği Esfel i safilin noktasına parmak basmaktır.
Her doğan insan Allah’ın izniyle eşit doğar. Kimse kimseden, herhangi bir ırk diğerinden üstün olmadan doğar.Bu hakikate rağmen, insan kibre kapılarak kendisini diğer insanlardan, kendi ırkını da diğer ırklardan üstün görme zilletine düşer.
Görse ne olur?
Kendini diğer yaratılmışlardan üstün gören bir kimse veya topluluk kendini veya kendilerini yeryüzünde hükümran görmeye başlar.Kimse kendisine hükmetme yetkisi vermemesine rağmen.Bu şekilde kendi nefsi ve kendi ırkının çıkarları önem ve öncelik kazanırken,aşağı gördüğü şahıslar ve toplulukların istek ve çıkarları herhangi bir önem ve öncelik arz etmemeye başlar. Kendi dışındaki yaratılmışlar artık köle ve hizmetçi konumuna otomatik olarak düşürülür.Biri veya birileri hop! siz ne yapıyorsunuz? Demeye kalksa ellerindeki tüm güçleriyle,kendi hükümranlıklarını tehdit eden bu sesi sustururlar.
Tarih hep, iman ve Küfrün mücadelesine tanıklık etmiştir.Kıyamete kadar da edecektir. Ellerinde maddi güçleri bulunduran müstekbirler, öteki olarak niteledikleri insanların mücadele yeteneklerini kırarak, kendi zulüm ve kölelik düzenlerini daim etme gayreti içerisinde olurlar. Bu zulümler:Arakan’da; vatansızlık,tecavüz ,işkence, sürülmek… Irak’ta;hıyanet,demokrasi, mezhep savaşları, hırsızlık… Suriye’de; petrol, kardeş savaşları, tecavüz, istibdat, insanoğlunun düşürüldüğü en aşağı durumlar… Suud’da, İran’da, Mısır’da,Filistin’de Afrika’da,Asya’da,Amerika’da, Avrupa’da ve Ortadoğu’da kısaca tüm Dünya’da zalimler, kendilerini üstün görme zilletine düşmeleri vesilesiyle, insanlığın yok olmasına çalışıyorlar.İşte mazlum tüm bu zalimlerin işledikleri eziyetlere, çilelere,aşağılamalara,sürülmelere,tecavüzlere v.s maruz kalanlara denir.
Mazlumun dini sorulmaz.Zalimin de dini sorulmaz.Zülüm işleyen dinli yada dinsiz olsun zalim olmaktan kurtulamaz. Ha keza zulme uğrayanda dindar olsun, dinsiz olsun mazlumdur.
“Fakat elleriyle işledikleri yüzünden onu hiçbir zaman temenni edemeyecekler. Allah o zâlimleri bilir.” (Bakara - 95)
“Allah'ın, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O'na ortak koşmalarından dolayı, inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız. Onların yurtları ateştir. Zalimlerin dönüp varacağı yer ne kötüdür!” (Ali İmran- 151)
Geçmişteki, günümüzdeki ve gelecekteki mazlum kardeşlerim! Bilin ki, bu garip kardeşiniz de, yanınızdadır. Sayılı günler çabuk geçer. Lakin sonsuz hayatınızda, mutlak adalet sahibi tarafından mükafatlandırılacaksınız. Yine bilin ki; kalplerinde Allah korkusu olan ve güçleri kısıtlı olanlar da yanınızdadır!
Ne hikmetse Müslüman’ım diyen ülkeler, küfür karşısında suyun üzerindeki saman çöpü mesabesine düşürülmüşler.Şu dünyada biraz daha nefislerinin istekleri çerçevesinde yaşamak için, kendi güçlerini kafirlere karşı kullanmaktan imtina ediyorlar.
Ya Rab’bi! Bizlere senin davanı sahiplenme gücü ver. Her daim mazlumların safında zalimlere karşı mücadele etmemizi nasip eyle! Müslüman ülkelere ve biz Müslümanlara, kaybettiğimiz feraset ve basiretimizi geri ver ki; ayrılığın ortaya çıkardığı zilleti, birlik olarak senin rızan için ortadan kaldıralım!
Ya Rab! Şu garip kullarına geniş imkanlar nasip eyle ki, korkak olan küfür ve zalimlerin oyunlarını başlarına geçirelim.
Ya Rab! Kardeşlik şuurumuzu ve kardeşliğimizi güçlendir ve bizlerden razı ol.
Son söz olarak ey Mazlum kardeşim! İnşaAllah karanlıklar aydınlığa döner. Dua ordularının dua okları zalimleri bulacaktır.
Unutma! SABAHIN SAHİBİ VAR!.