Haberin Kapısı
2020-11-18 16:47:37

Meclis-i Meşayih

Hazret Seyda

18 Kasım 2020, 16:47

Meclis-i Meşayih, tekkeleri denetlemek ve idari işlerine bakmak üzere Osmanlı imparatorluğu zamanında şeyhülislama bağlı olarak kurulan dini bir müessese idi. Osmanlıların yıkılması ile bu kurum da tarihteki yerini almıştır. İsteyen okurlarım TBMM arşivinde “ Meclis-i Meşayih Nizamnamesi” başlığı altında bulup okuyabilir. Araştırdığım kadarıyla iki nizamname yayınlanmış. İlk nizamnameye ulaşamadım belki de arşivlenmemiş veya kaybolmuştur. Ama ikinci nizamname meclis arşivlerinde eski yazı ile mevcuttur.

Bu müessesenin en önemli amacı, sahte şeyh ve din adamlarını ifşa edip yetkilerini almak ve gerekli müeyyideleri uygulamaktı. Diğer bazı görevleri ise, aynı tarikata bağlı bütün tekkeleri mensubu olduğu yere (postnişin veya pir) bağlamak ve kontrol altında tutmak, vefat eden şeyhin (pirin)yerine eğer şeyh hilafet vermemişse postnişin kaldırmak veya şeyhin ölmeden önce hilafet verdiği halifesini yerine görevlendirmek. Tarikatların şan ve şereflerine uymayan hareketlere mani olmak gibi sıralanabilir. Ha keza İstanbul asitanesi merkez olarak kabul edilmiş ve tüm tarikatlar buraya bağlanmıştı. Arşivlere baktığımız zaman bu meclis farklı tarihlerde farklı sebeplerle zaman zaman lağvedilmiş ve yine ihtiyaca binaen padişah fermanıyla sadrazam nezaretinde şeyhülislama bağlanarak açılmıştır. Nitekim şeyhülislam Mehmet Refik Efendinin (Nakşi Halidi koluna mensup) talebi üzerine 15 Kasım 1866 da tekrar açılmıştır.

Bu sistem zamanımızda uygulanabilir mi? Osmanlı bir hilafet devleti idi. Dolayısı ile o dönemde şeriat ile hareket edildiği için Meşayih-i kiramlar din mesuliyeti yönünden rahatlardı. Şimdi beşeri kanunlar var ve bu kanunlar kararname ile geçici de olsa delinebilir. Diyanetin bu yapıları denetleyecek yeterli bilgi ve birikime sahip olup olmadığı muamma. Kaldı ki şeyholan bir zatın dünya işleri ile pek işi olmaz. Onu derdi ile bizim derdimiz bir değildir.Bu sistem bazı güruhların isteği üzerine değiştirilmemeli. İllaki değiştirilecek ise değişiklikler yapıldıktan sonra uygulanabilir hale getirilmeli.Bir kere diyanetten bağımsız olmalı. Bir kanaat önderi sistemi kurulabilir veya kanunla statü verilip dernekler yasasına benzer bir sistem ile kontrol edilebilir. Sahte şeyhlerin ve cemaat liderlerini tespit edilmesi elzemdir. Çünkü bu güruhlar dine zarar vermekten başka bir işe yaramıyorlar. Dünyada İslam dininin yanlış anlaşılması hatta ve hatta dünya milletlerinin Müslümanlara bir terörist gözü ile bakmalarının nedenlerinden bir tanesi de bunlardır. Dünyada hangi iş olursa olsun, hangi makam olursa olsun iş yapan kişi, makam sahibi olan kişi layık değilse liyakat sahibi değilse o iş muhakkak murdardır ve zararlıdır.

Tarikat ile cemaat bir değildir. En basit bir dil ile bir tarikat şeyhi belli merhalelerden geçtikten sonra tarikat pirinden icazet alabiliyor. Cemaat ise dini bilgisi olan herhangi biri tecrübesi ile topladığı bir topluluktur. Yani cemaat liderinde böyle manevi bir mertebe yoktur. Bu konuya şöyle bir örnek verilebilir. Tabiri caizse kişi, cemaat içindeki hizmeti nispetinde cemaatte ön plana çıkar, yükselir. Tarikatlarda bir ünlü, manen kendisinden daha yukarıda olan bir çobanın karşısında diz çöküp onun sohbetini dinleyebilir. Cemaatlerde ise böyle durumlara pek rastlanmaz. Aksine ünlü, o cemaate daha çok maddî yardım sağlayacağı için, hiyerarşik olarak cemaat içinde daha yukarıda olması muhtemeldir. Bir dinî grubun başında tasavvufî icazetnamesi olan bir şeyh yoksa o grup tarikat değil, cemaattir. Böyle bir cemaatte seyr u süluk denen tasavvufî eğitimden ve manevî ilerlemeden bahsetmek mümkün değildir. Ancak cemaat olarak hayırlı işler yapabilirler.

Yorumlar (3)

Mehmet Zana edis 4 Yıl Önce

Yüreğinize sağlık sayın Seydam bilgilendik sayenizde

Mehmet Zeki DÜZGÜN 4 Yıl Önce

جزاكم الله خيرة كثيرا

İbrahim 1 Yıl Önce

Allah CC razı olsun

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.