بسم الله الرحمن الرحيم
كَيْفَ تَكْفُرُونَ بِاللّٰهِ وَكُنْتُمْ اَمْوَاتًا فَاَحْيَاكُمْۚ ثُمَّ يُم۪يتُكُمْ ثُمَّ يُحْي۪يكُمْ ثُمَّ اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Bakara süresi 28 ayet
Meal :
Sizler cansız iken size O (C.C.)hayat verdiği halde Allah’ı (C.C.) nasıl inkâr edebiliyorsunuz? Sonra sizi öldürecek, sonra diriltecek, sonra O’na (C.C.) götürüleceksiniz.
İnsanın kendi vücudunda, yakın ve uzak çevresinde (kâinatta) Allah’ın (C.C.)varlığını ve birliğini gösteren sayısız işaret ve delil vardır. Bunlardan biri de insanoğlunun yaratılıp hayata getirilmesi, sonra ecel gelince öldürülmesidir. İlk insanın, yok iken toprak ve çamurdan var edilmesi, sonra babada, boşa atılınca ölmeye mahkûm bir sperm; anada da, aybaşında kanama ile atılınca ölmeye mahkûm bir yumurta halinde iken ilâhî takdirle bu unsurların birleşmesiyle insan denen canlının meydana gelmesi kendi başına olabilecek bir şey değildir. Bir taş yerinden oynasa, bir yerde bir ot bitse, insanoğlu taşı yerinden oynatanı, otu oraya ekip bitireni düşünür. İnsanın hayatı ve yapısı, bir taşın hareketi ve bir otun bitmesiyle kıyas edilemeyecek kadar karmaşık, büyük, ince, sanatlı, düzenli, hesaplı ve esrarlıdır. İnsanı ve hayatı düşünüp de Allah’a ulaşmamak için insanın kalbinin mühürlenmiş, aklının nefis, şeytan, yanlış eğitim yüzünden perdelenmiş ve şartlanmış olması gerekir. Doğum ve ölüm gözler önünde olmaktadır, bunları inkâr mümkün değildir. Allah’ın peygamberleri, insanın öldükten sonra tekrar dirileceğini, dünyada yapıp ettiklerinin hesabını vereceğini, hesabın sonucuna göre muamele göreceğini haber vermişlerdir. Bu haberi kabul edip inanmaya fıtrî (tabii, bozulmamış, şartlanmamış) akıl engel değildir. Tam aksine akıl, yok iken yaratıp hayat verenin öldürdükten sonra yeniden hayat vermesinin daha kolay olacağını kıyas metodu ile kolayca çıkarır ve kabullenir. Burada insanlara “cansız nesneler” iken (lafzî anlamıyla “ölüler” iken) hayat verildiği, sonra yine öldürülüp tekrar diriltilecekleri bildirilmiştir Baştaki “ölüler iken diriltilme” ifadesi bazı kimselerin aklına, ilk ölü olma halinden önce de bir hayatın bulunması gerektiği düşüncesini getirmiştir. Buradan da insanların defalarca ölüp başka bir bedende yeniden dünyaya geldikleri (reenkarnasyon, tenâsüh) inancı ortaya çıkmıştır. Bu inancı, Kur’ân-ı Kerîm ve hadislerden çıkartmak ve delillendirmek mümkün değildir. Çünkü bir başka âyette inkârcıların, “Ey rabbimiz !(C.C.)Bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Şimdi günahımızı itiraf etmiş bulunuyoruz, bir çıkış yolu yok mu?” diyecekleri bildirilmiştir (Mü’min 40/11) . “Kur’an âyetleri birbirini açıklar” kaidesinden hareket ederek 28. âyeti ele alırsak bunu, “peşpeşe defalarca ölüp her defasında bir başka bedende dünyaya gelme, dirilme” şeklinde anlamak tutarlı olmaz. Mü’min sûresindeki meâli verilen âyete göre “Ölmek de iki keredir, dirilmek de iki keredir.” Bu âyetle konumuz olan âyeti aynı olayın iki ayrı yönden açıklanması olarak aldığımızda şu mâna ortaya çıkar: İnsanlar yaratılmadan, doğmadan önce yokturlar ve bu bakımdan ölü gibidirler. Önce bu ölülere, yani yok olanlara varlık ve hayat verilmiştir. Bu “birinci diriltme”dir. Sonra dünya hayatını tamamlayanlar birinci ölümü tatmışlardır, bütün dünya insanlarının ve dünyanın ömürleri sona erip kıyamet kopunca yeryüzünde canlı kalmamıştır. Arkadan sûra üflenmiş ve bütün insanlar yeniden diriltilmişler, âhiret hayatına başlamışlardır. Bu da “ikinci diriltme”dir. Özetleyecek olursak insanlar yok iken var edilmişler, sonra dünyada bir kere ölmüşler, kıyametten sonra da ikinci defa hayata gelmişlerdir; iki ölüm ve iki dirilme bundan ibarettir. Bu âyetin lafzından, “Yaşayan insan iki kere ölmekte ve her iki ölümden sonra da birer kere diriltilmektedir” şeklinde de bir anlam çıkarılabilir.Buna göre yaşayan insan eceli gelince ölür, sonra kabirde diriltilir; ilk sorgudan sonra tekrar ölür ve kıyametten sonra tekrar diriltilir (Ebü’l-Muîn en-Nesefî, Tebsıratü’l-edille, II, 764) . Yok iken yaratılma ve can vermeye “ölü iken diriltme” demek mecazi olduğu için gerçek mânada iki kere ölme ve dirilme olayı da Mü’min sûresindeki âyette açıklanmış olmaktadır. Ölmek ve dirilmekle ilgili âyetler nasıl yorumlanırsa yorumlansın, ölmenin iki ve dirilmenin de iki kereden ibaret olması sonucu değişmez. Bu vâkıa da reenkarnasyon inancına ters düşer, onun aslı olmadığını ortaya koyar. Ayrıca birçok âyet ve hadisin açıkladığı insanın yaratılma amacı, dünya hayatının sebebi ve hikmeti, ölümden sonra dirilerek dünyada hak edilene göre mükâfat veya ceza görmesi gerçeği, insan nefsinin terbiye edilerek kâmil insanın olgun nefsi haline gelebilmesi için gösterilen yollar ve çareler vb. konulardaki bilgiler, yeniden bedenlenme inancının İslâm’a aykırı olduğunun kesin kanıtlarıdır. Yeniden bedenlenmenin aklî ve ilmî bakımdan da hiçbir delili yoktur. Dünyada yaşayan 6 milyar insanın, daha önce gelip bir başka bedende yaşadıklarına dair bilgileri ve şuurları mevcut değildir. Bu gerçekler karşısında bazı insanların hipnoz veya telkin altında, geçmişlerine aitmiş gibi bazı bilgiler vermelerinin başka açıklamaları olmalıdır. Nitekim kolektif şuur, rüya benzeri görüntüler, cinlerle temas, hâfızanın oyunları gibi nazariyelerle bu tür açıklamalar yapılmaktadı.
Hal böyle iken,akıl ve irade ile berdevam eden hayatın nihayetinde bir mizan ölçüsüne tabi tutulacağı ve ona göre bir yargılanmanın görüleceği muhakkaktır. Demek ki hayatın da bir nizam içerisinde devam edildiği ve İnsanların uyanmama sebepleri, dünyanın sanal ve maneviyatsız hoşnutluğuna vesvese yolu ile kapılmalarıdır. Oysa hadis- i şerifte S.A.V. Efendimiz “ dünyanın ne kadar çirkin ve kokunun ne kadar berbat olduğunun farkına varsaydınız ondan kaçardınız “ mealindeki söylemleri, insanların kendilerini ne kadar kaptırdıklarını göstermektedir.
Temel kurtuluş reçetesi olan Kur’an ve Sünnete bağlanmamız her asırda olduğu gibi bu asrımızda önceliklerimiz arasında ilk sırada olmalı.
Bir şahıs İbrahim-i Ethem Hz lerine gider ve sorar:
- Bu kadar dua ediyoruz ama yaptığımız duaların çoğu kabul olunmuyor. Nedendir?
İbrahim Ethem hz leri bunu on sebebe bağlıyor ve şöyle sıralıyor
1. Allah’ı C.C. bildiniz ve layıkı ile kulluk etmediniz.
2. Allah’ın C.C. Nimetleriniz yediniz ama şükrünü yapmadınız.
3. Kur’an-ı okudunuz ama okuduğunuz ile ame etmediniz.
4. Resulullah’ı S.A.V. sevdiğinizi iddia ettiniz, ama sünnetlerini terk ettiniz.
5. Şeytan düşmanımızdır dediniz. Ama ona muhalefet etmediniz
6. Uyumayı çok önemsediniz. Ama milletini ayıpları ile uğraşmaktan kendi ayıplarınızı unuttunuz ( görmemezlikten geldiniz )
7. Ölümü bildiğiniz halde onun için hazırlık yapmadınız.
8. Ölülerinizi gömdünüz ama onlardan ibret almadınız.
9. Cennet haktır dediniz. Ama onun için çalışmadınız.
10. Cehennem haktır dediniz. Ama ondan kaçmadınız.
Allah’ın C.C. ölçü içerisinde yarattığı kainatın,bir program dahilinde dönmesi ve nihai karara boyun eğmesine müşahade eden insanların neden programsız bir hayatı olsun ki. Yaratıcının kader çizgisi dışında kullarına yüklediği özgürlük manasını yine O’nun belirlediği nizam dahilinde hayata yüklemek en seçici yol olmalı. Her anlamda müferreh bir hayat, ancak Allah’ın C.C. gönderdiği, emrettiği ve gösterdiği şekli, özgür bıraktığı iradeye yüklemek gerekir. İsam, yeryüzünde kamil ve adil bir hayatın kurallarını göstererek emreder ki, tabi olanlar ebedi hayatlarını da garanti altına almış olurlar.
Cemalettin ilgezdi 1 Yıl Önce
Allah razı olsun şeyhim.Bizi düşüncelere sevk ederek hakikati göstermeniz,bizi hakikatlerle buluşturuyor.Sağlıklı mutlu uzun ömürler dilerim
Cemalettin ilgezdi 1 Yıl Önce
Allah razı olsun şeyhim.Bizi düşüncelere sevk ederek hakikati göstermeniz,bizi hakikatlerle buluşturuyor.Sağlıklı mutlu uzun ömürler dilerim
Cemalettin ilgezdi 1 Yıl Önce
Allah razı olsun şeyhim.Bizi düşüncelere sevk ederek hakikati göstermeniz,bizi hakikatlerle buluşturuyor.Sağlıklı mutlu uzun ömürler dilerim
Hazret seyda 1 Yıl Önce
Amin. Cümlemizden hacım. Selam saygı dua
m.eminboz73200@gmail.com 1 Yıl Önce
Tebrik ederim Şeyhim. İlmi bir yazı. Nefis bir araştırmanın ürünü. Harika bir analiz. Bir örnek vermem gerekirse. Mahir ve işinin ehli olan bir hekime hastanızı bakması ve teşhis koyması için götürürsünüz. Tedavi ve teşhisini kusursuz yapar ya . Bu yazınızı da böyle gördüm..Deliller ve yorumlar tabir yerinde ise taşı gediğine koymuş. Devamını diliyorum.
Emel öztürk 1 Yıl Önce
MaşAllah