Zikir, Arapça’daki “zekara” kelimesinden türemiş bir kelimedir; hatırlamak demektir, Allah’ı zikretmek, Allah’ı hatırlamak demektir.
Şüphesiz zikrullah’ı emir ve tavsiye eden pek çok ayet vardır.
Allah Azze ve Celle buyurur ki;
1- “O halde siz, beni anın ki, ben de sizi anayım. Bana şükredin de nankörlük yapmayın.” (Bakara 152)
2- “Bununla beraber Rabbini çok zikret ve akşam sabah tesbih et.” (Al-i İmran 41)
3- “Akıl sahipleri o kimselerdir ki, ayakta iken, otururken ve yanları üzere yatarken (daima) Allah’ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler...” (Al-i İmran 191)
4- “Sabah ve akşam içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan hafif bir sesle Rabbini zikret. Gafillerden olma.” (A’raf 205)
5- “İyice bilin ki, kalpler ancak Allah’ı zikretmek ile yatışıp huzur bulur.” (Ra’d 28)
6- “Unuttuğun zaman Rabbini zikret” (Kehf 24)
7- “Ey Rasulüm, itaatkar ve mütevazi olanları Cennetle müjdele. Bunlar o kimselerdir ki, Allah zikredilince kalpleri titrer.” (Hac 34-35)
8- “Nice adamlar vardır ki, ne bir ticaret ne de bir alışveriş, Allah’ı zikretmekten kendilerini alıkoymaz.” (Nur 37)
9- “Muhakkak ki Allah’ı zikretmek (herşeyden) daha büyüktür.” (Ankebut 45)
10- “Gerçekten Allah’ı, ahiret gününü arzulayanlar ve Allah’ı çok zikredenler için, size Allah’ın Rasulünde pek güzel bir örnek vardır.” (Ahzab 21)
11- “Allah’ı çok zikreden erkekler ve kadınlar (var ya ) Allah bunlara bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.” (Ahzab 35)
12- “Ey iman edenler! Allah’ı çok zikredin, Onu sabah ve akşam tesbih edin, yüceltin.” (Ahzab 41)
13- “O halde yazıklar olsun o Allah’ın zikrini terkedip kalpleri katılaşanlara!.. Onlar apaçık bir sapıklık içindedirler.” (Zümer 22)
14- “Allah kelamının en güzeli olan Kur’an ayetleri birbirine benzer, tekrarlanan (kıssa ve öğütlerle dolu) bir kitap halinde indirdi. Öyleki, Rablerinden korkanların derileri, ondan ürperir. Sonra derilerinde, kalplerinde Allah’ın zikrine (dönerek rahmet ayetleriyle) yumuşar...” (Zümer 23)
15- “Her kim Rahman’ın zikrinden göz yumarsa, biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık bu ona arkadaştır.” (Zuhruf 36)
16- “Ey iman edenler! Sizi ne mallarınız, ne çocuklarınız, Allah’ı anmaktan alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa işte onlar hüsrana düşenlerdir.” (Münafıkun 9)
17- “Kim de Rabbinin zikrinden yüz çevirirse Allah onu şiddetli bir azaba sokar.” (Cin 17)
18- “Hem Rabbinin ismini zikret ve herşeyden kesilerek O’na ihlas ile ibadet et.” (Müzemmil 8)
19- “Sabah akşam Rabbinin adını zikret.” (İnsan 25)
20- “Allah’ı bol bol zikrediniz. Belki felaha erersiniz”(Enfal 45)
Zikir Hakkında Hadisi Şerifler
Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki:
Allah (Azze ve Celle) : "Ben kulumun her zaman yanındayım. Beni zikrederken de onunla beraberim. O beni gönlünden zikrederse, ben de onu nefsimde zikrederim. Beni bir cemaat içinde zikrederse; ben onu o cemaattan daha hayırlı bir cemaat içinde zikrederim. Bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım; bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak gelirim, buyuruyor.” (Muslim 48/21)
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Mekke'den Medine'ye hicret eden Müslümanların fakirleri Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e gelerek şöyle dediler:
– Varlıklı Müslümanlar cennetin en yüksek derecelerini ve ebedî nimetleri alıp götürdüler. Bizim kıldığımız namazları onlar da kılıyorlar. Tuttuğumuz oruçları onlar da tutuyorlar. Fazla malları olduğu için hac ve umre yapıyorlar, cihad ediyorlar ve sadaka veriyorlar, biz veremiyoruz.
Bunun üzerine Resûl–i Ekrem onlara:
"Sizden önde gidenlere yetişebileceğiniz, sizden sonra gelenleri geçebileceğiniz, sizin yaptığınızı yapanlar dışında herkesten üstün olacağınız bir şeyi haber vereyim mi?" diye sordu.
"Evet, söyle yâ Resûlallah!" dediler.
Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Her namazın ardından otuz üçer defa Allah’ı tesbih eder, O’na hamdeder ve tekbir getirirsiniz.”
Hadisi Ebû Hüreyre’den rivayet eden Ebû Sâlih’in söylediğine göre, sahâbîler bu zikirleri nasıl okuyacaklarını sorunca Resûl–i Ekrem şöyle buyurdu:
“Her birinden otuz üçer defa olmak üzere sübhânallah, elhamdülillah, Allâhü ekber, dersiniz."
Müslim’in bir rivayetinde şu ilâve vardır:
Birkaç gün sonra fakir muhâcirler Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e tekrar gelerek:
"Zengin kardeşlerimiz bizim yaptığımız zikirleri duymuşlar. Aynını onlar da yapıyorlar." dediler.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Ne yapalım! Artık bu Allah'ın bir lütfudur, Allah lütfunu dilediğine verir." (Müslim, Mesâcid 142.)
Ebü’d–Derdâ radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashâbına:
“Size en hayırlı, Allah katında en değerli, derecenizi en fazla yükseltecek, sizin için sadaka olarak altın ve gümüş dağıtmaktan daha kazançlı, düşmanla karşılaşıp da sizin onların boynunu vurmanızdan, onların da sizi öldürmesinden daha çok sevap getirecek amelin ne olduğunu haber vereyim mi?” diye sordu. Onlar da:
"Evet, söyle." dediler. Resûl–i Ekrem de:
“Allah Teâlâ’yı zikretmektir.” buyurdu. (Tirmizî, Daavât 6. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 53.)
Abdullah İbni Büsr radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir adam Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’e hitâben:
"Yâ Resûlallah! İslâmiyet’in emirleri çoğaldı. Bana sıkı sıkıya yapışacağım bir şey söyle." dedi. O da:
“Dilin hep Allah’ı zikretsin!” buyurdu. (Tirmizî, Daavât 4. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 53.)
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kulun Rabbine en yakın olduğu hal secde halidir. İşte bu sebeple secdede çok dua etmeye bakın!” (Müslim, Salât 215. Ebû Dâvûd, Salât 148;)
Ebû Mûsâ el–Eş‘arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Rabbini zikredenle etmeyenin farkı, diriyle ölünün farkı gibidir.” (Buhârî, Daavât 66.)
Müslim ise bu hadisi şöyle rivayet etmiştir:
“İçinde Allah’ın anıldığı ev ile Allah’ın anılmadığı evin farkı, diriyle ölünün farkı gibidir." (Müslim, Müsâfirîn 211.)
Allah Dostlarının Zikir Hakkındaki Sözleri
Seyyid Ahmed Er Rıfai k.s. der ki;
“Allah’ı zikir, gerek semavi afetlere ve gerekse yeryüzünün afetlerine karşı bir kalkandır.”
Seyyid Abdulkadir Geylani k.s.der ki; “Yüksek sesle yapılan zikrin nurları zakirlerin kalbine yer eder, kalpleri o nurlarla hayata kavuşur. Uhrevi ve sonsuz hayat kazanırlar.”
Haris-i Muhasibi k.s der ki; “Allah yoluna girmeyi isteyen kişi kalbine zikrullah mührünü vurmak zorundadır”
Abdurrahman es Sülemi k.s der ki; “Bana göre zikir, tefekkürden daha olgunlaştırıcıdır. Çünkü zikir ile Allah Teala vasfedildiği halde, fikir ile vasfedilmez. Allah’ın vasfı olan şey, Allah’ın vasfı olmayan şeyden daha üstündür.”
Abdülkerim Kuşeyri k.s der ki; “Zikir Hak Subhanehu ve Teala’ya giden yolda riayeti lüzumlu, kuvvetli bir esastır. Hatta bu yola temel şart zikirdir. Devamlı zikir dışında başka bir şekilde hiç kimse Allah’a ulaşamaz. Zikir iki nevidir; dilin zikri, kalbin zikri. Kalbin daimi zikri mertebesine kul dil ile zikir sayesinde vasıl olur. Kalpleri nurlandırma ve feyzi çoğaltma, kalp zikrinin tesiri ile hasıl olur. Kul hem dille, hem kalple zikir halinde olursa süluk halinde kemal vasfına ulaşmış olur.”
İmam Sühreverdi k.s; “Halis bir zikir ancak takva ile yapılır. Zikrin kapısı ancak takva ile açılır. Kul organlarını ilahi yasaklardan korumadıkça takvaya eremez. Kendisini haramlardan koruduktan sonra lüzumsuz, faydasız ve geçici heveslerden organlarını muhafaza etmeyen gerçek takvayı bulamaz…”
"Allah’ım! Bizi marifetinle, amellerimizde sana karşı ihlaslı olmakla, senden başkası için amel etmemekle rızıklandır. Bizi zahir ve batın hükümlerinin ilmi ile rızıklandır.
Yusuf Çebi 4 Yıl Önce
Allah Teâlâ razı olsun emeklerinizi Ali etsin