İnsanları tanımak ve anlamak için araştırma yapmak veya onunla yaşamak lazım. Her insanın bir hayat hikâyesi olduğu gibi bir sözün bir cümlenin bir resmin bile hikâyeleri vardır. İnsana geçmişi yaşanmışları hatırlatır. Bu hikâyelerden ders çıkarmak insana tecrübelerde kazandırır.
Dün elime geçen bir fotoğrafla bir döneme şahikalar yaşatmış iki değerli insanın hikâyesi ve yaşam süreçleri, topluma kattıkları değerler gözümün önünden geçti. Dağın yamacında, yol kenarında seccadesini sermiş Rabbimize sorumluluk gereği yer mekân gözetmeden ibadetini ifa eden bir devlet adamını fotoğraflamış.
Ezilmeden bükülmeden davasını savunmak, Hak davada amacına yürürken peşinden sürüklediği insanlara değerler katmak, varlık sebebinin şuuruna varırken beşeriyetin kurtuluşuna vesile olmayı amaçlayan iki değerli insan gözümüzün önünden geçti.
Yüzlerce âlim ve alleme yetiştiren Osmanlının son dönem büyük âlimlerinden, Şeyh Seyda'nın mirasını taşıyan mahdumu... Nur şelalesinin sultanı Muhammed Nurullah, 36 senelik kısacık ömrüyle ilme irfana getirdiği yeni bir boyut... Beşeriyetin eğitimine önem vermiş akli ve nakli ilimleri birleştirerek tasavvuf cidarında yoğurmuş mahiyetindekilere aktarmış, beşeriyetin kurtuluşuna adamıştır. İslami eğitimin sadece medrese ve okullarda olamayacağını, kitlelerin eğitimi için; kitaptan dergiye, tiyatrodan müziğe, sinema sektöründen çeşitli akademik alanlarda mahiyetindeki insanların birçok sektörde önünü ufkunu açmaya çalışmıştır.
İslam tarihine baktığımızda ilim ve irfan sahipleriyle, devlet idaresinde bulunan insanların yetiştirilme tarzı, mahiyetindeki insanlara katkıda bulunmuş, beşeriyetin kurtuluşu için çıtayı hep yüksek tutmuşlardır. Günümüzde bu değerler batılın kontrolüne geçmiş, eğitim sistemi dumura uğramış, aileler ve yeni yetişen gençlik yozlaşmış, gelecek umut vaat etmemektedir.
İki insan ve iki değer...
Gittiği her yerde icraatlarından fırsat bulup gece veya gündüz demeden ilim, irfan sahiplerini arayıp ziyaret eden, istişarelerde bulunan, dualarını alan bir devlet adamı Prof. Dr. Necmettin Erbakan (1926-2011/ra). Cizre Serdahli'de medresesinde nur şelalesi gönül sultanı Şeyh Muhammed Nurullah El-Cezeri'yi de (1949-1985/r.a) ziyaret etmiştir. İki gönül insanı buluşmuş sohbet ediyor ve istişarelerde bulunuyor. Namaz vakti geliyor, Şeyh Muhammed Nurullah (ra) imam olurken, Necmettin Erbakan da oluyor müezzin ve cemaatle namazlar kılınıyor...
İslam’da siyaset yoktur mantığı ile Müslümanları devlet yönetiminden veya kademelerinden uzaklaştıran zihniyetler bunun yerine güdebilecekleri insanların önünü açmışlardır. Aynı düşünce yapısı sinemadan müzik sektörüne, tiyatrodan radyoya birçok medya sektöründe de insanları yozlaştırmak için kendi paramızla beyinlerimizi yıkamışlardır.
Bir Müslüman, batılı tarafından yönetilmek, sömürülmek, kültür ve eğitim erozyonuna uğramak istemiyorsa tarımdan sanayiye, tiyatrodan sinemaya, belediyelerden devlet yönetimine, şuurlu bir şekilde her alanda hâkim olması gerekmektedir.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı siyasete iten nedenlerle, Şeyh Muhammed Nurullah Hazretlerini kültür yozlaşmasının önüne geçmeye iten nedenler aynıdır.
“Çağrı” ya da orijinal ismiyle “The Message/Er-Risale” (1976) filmi, İslâmiyet'in doğuşunu Batı'ya anlatan en önemli yapıtlardan biridir.
"Çöl Aslanı" Ömer Muhtar "Lion of the Desert", 1981'de gösterime giren ABD-Libya ortak yapımı dramatik filmde, 1929 yılında İtalya'da iktidarda olan Faşist diktatör Benito Mussolini'nin Büyük Roma İmparatorluğu'nu yeniden kurma planlarının bir parçası olarak Libya'yı sömürgeleştirmek üzere bu Kuzey Afrika ülkesine gönderdiği güçlü ordularının, Ömer Muhtar liderliğindeki Libya halkının inatçı direnişi karşısında hiç ummadıkları ağır kayıplara uğramaları anlatılmaktadır.
Çağrı ve Ömer Muhtar sinema Filmlerinin yapımlarını Libya lideri Muammer Kaddafi finanse etmişti. 1980 li yılların başında Şeyh Muhammed Nurullah (ra) Hazretleri istanbulda "Azim Dağtımı" kurarak sinemalarda izlenmesi için topluma kazandırmıştı.Sadece bunlarla yetinmemiş Bant ve gezici tiyatrolar, İlahi ve kaside türü müziklerinin çoğaltılarak topluma kazandırılması ilahi/marş/ezgi sanatçılarının çoğalmasına vesile olmuş, çeşitli dergi kitap ve neşriyatların teşvik edilmesi gibi faaliyetlerle topluma yeni ufuklar açmış ve alternatifler geliştirmiştir.
Şeyh Muhammed Nurullah (ra) mahiyetindeki insanları ziyaret eder ve birçok konuda teşvik ederdi. 1980 başında İnegöl ve İstanbul ziyaretlerinde de birçok alanda çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmaları sırasında âlim ve irfan sahibi meşayıhleri ziyaret eder onlarla da sohbetler eder istişarelerde bulunurdu. Bu ziyaretlerinden birini de Muhammed Zahit Kotku (ra) Hazretlerine yapmıştır. Çeşitli istişare ve sohbetten sonra, Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın da şeyhi olan M. Zahit Kotku Hazretlerine Erbakan'a siyasete gir tavsiyesini sormuştur. M. Zahit Kotku Hazretleri birçok ilim ve irfan ehli ile yapılan istişareler sonucu emri kendisinin tevdi ettiğini ve Müslümanların siyasette ve devlet idaresinde beri kalamayacağını belirtmiştir.
Bir dönem de ufuklar açan, her iki gönül insanı mahiyetindeki insanların beşeriyetin birçok alanda ufkunu açarak vatanına milletine hizmet ederken, Ezilmeden bükülmeden hak davasını savunmak, amacına yürürken peşinden sürüklediği insanlara değerler katmışlardır.
Allah her iki değerli insana Rahmet etsin. Bizleri de onların şefaatlerinden mahrum eylemesin. Amin!