“Sen (o zaman), sırf Allah'ın rahmetiyle onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık onları sen bağışla, onlar için Allah'dan mağfiret dile. (Yapacağın) işlerde onlara da danış, bir kere de azmettin mi, artık Allah'a dayan. Muhakkak ki Allah kendine dayanıp güvenenleri sever.” Ali İmran 159
İslam’ı temsil ve tebliğ makamında olanlar topluma her açıdan örnek olmalıdırlar. Giyim kuşamdan tutunda hitabetlerine toplum içinde duruşlarına adab-ı muaşeret kurallarına varana kadar her şeye en azami derecede dikkat etmelidirler. Normal vatandaş 1 dikkat ediyorsa Hocaefendiler 2-3 kere dikkat etmelidirler. Sözün yumuşak olanını söylemeli uyarı vazifesini en güzel şekilde yerine getirmelidir. Kaldı ki İslam’ın dışında olanlarla bile en güzel şekilde mücadele edilmesini Cenab-ı Allah emretmiyor mu? “(Ey Resulüm!) Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır! Ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz Rabbin kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete kavuşanları da en iyi bilendir.”Nahl 125
Hal böyleyken Hoca efendiler sözün yumuşak olanını değil de neden sert olanını tercih ederler?
Cevabı aslında çok basit: Son 20 yıllık Siyasi atmosfer içerisinde fazlasıyla politize oldular. Siyasetin karşıtlığı üzerinden düşman ihdas etme stratejisi maalesef hoca efendileri de etkiledi. Kimisi memuriyette yükselme beklentisi, kimisi temsil ettiği vakıf/derneklerin siyasi iktidar ile yakın ticari ilişkisi kimisinin de gerçekten saf/iyi niyetle yaklaşması ama bir o kadarda şuurdan uzak olması onları bu atmosferin içine çekmesine sebep oldu.
Biz Hoca efendileri her zaman Hadis-i Şerifte de belirtildiği gibi “Âlimler Peygamberlerin varisleridir” bildik. (Ebû Dâvûd, İlim, 1) Peygamber efendimiz (a.s.) efendimizin “Ben, ancak güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” (bk. Muvatta, Husnü'l Halk, 8; Müsned, 2/381) sözü gereği hoca efendilerimizin/âlimlerimizin güzel ahlakı(İslam’ı) insanlara anlayacakları şekilde en güzel tarzda anlatmalarını beklemek en doğal hakkımızdır. Güzel ahlak sadece insanların giyim kuşamlarına özen göstermesi ya da ağızlarından çıkan sözlere dikkat etmesi değildir. Güzel ahlak, Nebevi sünnette olduğu gibi Müslüman’ın amellerinin tümüne dikkat emesi 7/24 zaman dilimi içerisinde A-Z ye her şeyine özen göstermesi, Allah ve resulünün men ettiği şeylerden uzak durup yapılmasını istediği şeyleri de yapmasıdır.
Âlimlerimizin vazifesi toplumu her türlü ifsattan koruyup yaşadıkları toplumun başına Allah’tan korkan Müslüman idarecilerin gelmesi için mücadele etmektir. Müslüman idareciler geldikten sonrada o idarecilerin Allah’ın yolundan sapıp heva/heveslerine uymamaları ve şeytanın yoluna sapmamaları için Müslüman idarecilere her zaman uyarı vazifelerini yapmalarıdır. Aynı Zembilli Ali efendinin Yavuz Sultan Selim Han’a yaptığı uyarı gibi: Rivayet olunur ki; Bir gün Yavuz mahkûmlardan birinin idam infazının yerine getirilmesi için dönemin Şeyhül İslam’ı Zembilli Ali Efendiden idam için fetva ister. Lakin Zembilli Ali Efendi fetva vermez. Bunun üzerine yavuz 2-3 sefer derken bu sefer elçileri Zembilli Ali efendiye gönderirken “Zembilli Ali efendiye söyleyin fermanı onaylasın aksi halde gelir onunda kellesini alırım” der. Bunun üzerine elçiler sıkıla çekine Zembilli Ali efendiye durumu izah ederler. Bunun üzerine Zembilli Ali Efendi hem fermanı tekrar reddeder hem de ret gerekçesinin altına şu notu düşer: “Sultanım sizin bu dünyada ki makamınızın bekçiliğini yapan Zembilli Ali efendi, aynı zamanda sizin ahretteki makamınızın bekçiliğini de yapmaktadır” der ve fermanını kendisine geri gönderir. Bu notu gören Sultan yaptığı hatadan pişman olur ve tövbe eder.
Bunun gibi yüzlerce örnek verilebilir. İmamı Azamın dönemin Müslüman idarecilerine karşı vermiş olduğu mücadele, Hak sözünü tebliğ etmesi hepimizin malumudur. Kendisine makam/mevki verilmesine teklif edilmesine rağmen reddetmiş Kur’an yolundan ayrılmamıştır.
Zira Sultanın sofrasına oturan Âlimin sözüne itibar edilmez!
Günümüz Hoca efendilerine/Âlimlerine bakacak olursak son 20 senedir neredeydiler? Bazı soruları buradan kendilerine sormak bizim de en doğal hakkımızdır.
-1 Mart 2003 de Irak’ın işgal edilip Müslüman Kadınların namuslarının kirletilmesi için meclise tezkere sunulduğunda neredeydiler?
- Ebu Gureyb Cezaevinden Iraklı Nur Bacı Mektup yazıp “Bizi kurtarmayın gelin bu cezaevini bizim başımıza yıkın. Biz bu utanç ile yaşayamayız” dediğinde neredeydiler?
-Hükümet Fetö ile işbirliği yapıp “Dinlerarası Diyalog” safsatasını tüm topluma hatta İslam Coğrafyasına dayatırken neredeydiler?
-Hükümet destekli Fetöcüler Türkçe Olimpiyatlarında Peygamberi Kamyonetin kasasında gezdirirken neredeydiler?
- İslamda Liyakatin esas olduğu ve işin gayri Müslim de olsa ehline verilmesi gerektiği bilindiği halde Fetöcüler Devletin en mahrem ve en kilit noktalarına yerleştirilirken neredeydiler?
-Devlet kademelerinde Nepotizm almış başını giderken işi hak edenlerin dirsek çürütüp sınavları kazananlarına rağmen mülakat isimli garabet yüzünden elenip bir kısmının da intihar etmesine sebeb olduğu bir dönemde neredeydiler?
- Devleti bir avuç azınlığa(Fetöcülere) teslim edip sonrada “biz devleti koruyoruz” diyerek binlerce masumunun hayatı karartılırken, bir kısmının da intihar etmesine sebep olurken asıl suçlularında kaçmasına göz yumulduğunda neredeydiler?
-TV ekranlarında Hükümetin onayıyla aile içi ensest ilişkilerin konu edildiği diziler yayınlanırken neredeydiler?
- TV ekranlarında Ailelerin en mahrem konuları gündüz kuşağı programlarında Hükümetin müsaadesi ile çarşaf çarşaf sergilenirken neredeydiler?
- LGBT Derneklerinin kurulmasına izin verilip İstanbul Sözleşmesi imzalanırken neredeydiler?
-Aile mefhumunu ortadan kaldıran ve köküne kibrit suyu döken 6284 Sayılı kanun ve türevleri Meclisten çıkarılırken neredeydiler?
- Toplumu ifsat eden AB uğruna meclisten onlarca yasa çıkarılırken neredeydiler?
-İhalelere fesat karıştırılırken neredeydiler?
-“Hırsızsa bizim hırsızımız” denildiğinde “hırsızlık yapan kızım Fatıma da olsa elini keserim” diyen Peygamberi Siyasi iktidara neden hatırlatmadılar?!
Bunlar gibi yüzlerce örnek sayılabilir. Sözün özü şu; CHP Milletvekiline karşı Aslan kesilip “Azdan az çoktan çok gider” diyen bu Hoca efendiler/Alimler yukarıda saydığım onlarca rezillik yaşanırken neredeydiler?!!
Ayetle başladık Ayet ile bitirelim:
“Ey o iman edenler! Niçin yapmayacağınız şey'i söylersiniz? Yapmayacağınızı söylemeniz, Allah yanında şiddetli bir buğza sebeb olur.” SAFF 2-3
ŞU HOCAEFENDİLER MESELESİ!
Paylaş
Reyhan Kandemir 2 Yıl Önce
Tamda düşündüklerimin kaleme alınmış hali harikasınız Fatih bey yüreğinize sağlık sormamız gerek