1. Aile fertlerinin amacı, İslam’a göre yaşamak ve Müslüman olarak ölmek olmalıdır.
“Ey iman edenler! Allah’a gereği gibi takvalı/saygılı olun, ölürken ancak Müslüman olduğunuz halde ölünüz.”
(Âl-i Imrân sûresi 3/102)
Esas hedef, Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmak olmalıdır ki rıza hedefine aykırı davranılmasın.
Allah’ın rızasını kazanmak; cennetlik ameller işlemek, dünyayı âhirete vasıta kılmak, niyette ihlasın bulunması, amelde de sünnetin görülmesiyle mümkün olur.
2. Her meseleyi İslam’ca çözebilmek için İslam âlimine başvurmak.
Her Müslümanın İslam âlimi edinmesi farz-ı ayndır. Çünkü Rabbimiz mü’minleri avam ve havas diye ikiye ayırmıştır.
Avam, müctehid olmayan herkestir.
Havas, müctehid olan kimsedir.
Avama, “Bilmiyorsanız zikir/ilim ehline sorunuz” buyurmuş,
(Nahl sûresi 16/43; Enbiyâ sûresi 21/7)
Havassa şöyle buyurmuştur:
“Eğer Allah’a ve âhirete inanıyorsanız her hangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allah’a ve Rasûl’e götürün”
(Nisâ sûresi 4/59)
Allah’a müracaat, Kur’ân’a; Rasûl’e müracaat da Sünnet’e müracaat etmektir.
Daima ilerlemek için bize lazım olan ilimde ilerlemek gerekir.
3. Evimizi örnek bir ev haline getirmeye çalışmak gerekir
Bunda başarı için Hz. Peygamber’in (s.a.s.) evini örnek almak:
Hz. Peygamber (s.a.s.)’in eşleri mü’minlerin anneleridir. Onlar kanaatkârdılar, kocalarına itaatkârdılar, âhiretlerini dünyaya tercih etmiştiler, dünyalarını âhiretlerini kazanmada kullanmışlardır. Onlar helal lokmaya çok dikkat etmişler, ibadet ve taatte, gece namazını kılmada, komşuya ve fakire yardım etmede yarışmışlardır. Hz. Peygamber (s.a.s.) de hanımlarına lütufkâr idi.
4. Haftada bir gün ilim ve zikir meclisinde bulunmak
Allah’ın rızasını kazandıracak olan ilim meclisi meleklerin bulunduğu; zikir meclisi de rahmetin indiği meclistir.
5. Beraberce İslam’ı yaşamak ve beraberce dertlerimizi paylaşabilmek için evvela akraba ve komşularla İslâmî ve insânî ilişkilere önem vermek, haftada bir de olsa onlarla ilgilenmek
Ateşten çıkan kimsenin, ateşteki kişinin elinden tutup çıkarmaya gayret etmesi İslâmî insanlığın gereğidir.
6. Kadın, kocasının kıymetini bilsin, kocasının dediği doğruları uygulasın, namusunu korusun, çocuklarının eğitimine ve bakımına dikkat etsin
“Onlar (kadınlar), sizin örtüleriniz, siz de onların örtülerisiniz”
(Bakara sûresi 2/187)
Kadınların, erkeklerin örtüsü olması yani koruması daha önemli ki kadınların örtü olmasını yani koruması önce söylenmiş, erkeklerin kadınlara örtü olması yani koruması sona bırakılmıştır.
7. Koca, hanımının kıymetini bilsin, örfün gereğince, imkânın elverdiği oranda evine baksın, yerine göre itidalli tatlı ve sert olsun
Erkek, hanımına karşı sevgisiyle tatlı olduğunu göstermeli; ev halkının yanlışına karşı başta kendisinin ve hanımının sorumluluklarını düşünerek disiplinin gereği ciddi olmalıdır.
8. Karı-koca gıybet etmemeleridir. Gereksiz fazla söz hem kalpleri karartır hem akrabaları birbirine düşman eder.
Dilini yanlıştan koruyan, huzurunu korur.
Dilinin kıymetini bilmeyen, kendi kıymetini kaybeder.
Dilin kilidi kalptedir.
Kalbini koruyabilen, dilini koruyabilir.
Allah korkusu kalbe girerse, dilde doğru olan çıkar.
Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ne güzel buyurmuştur:
“Dilini tutan kurtuldu.”
(Tirmizî, Kıyâme, 50.)
9. Aile hem ev işlerinde hem dışarı işlerde belki her işte başarılı olmak için realiteye uygun plan ve program yapmalıdır.
Planlı çalışma, Allah’ın ahlakındandır. Allah celle celalüh kaderi yani planı yapmak için kalemi yaratmıştır.
Plan uygulanabilir olmalıdır. İdeali unutmamak, realiteyi de inkâr etmemek gerekir.
10. Evde mümkünse yarım saat da olsa Ehl-i Sünnet akaidi ve ilmihal, ayet ve hadis dersi olmalı, bir sayfa da olsa Kur’ân-ı Kerîm okunmalıdır.
İlk mektep evdir. Anne-baba muallim/öğretmendir, evlatları ise talebeleridir.
Doğru imanı, sahih ilmi ve sâlih ameli sağlayacak olan terbiye, ancak ilkokul olan evde başlar, kâmil mürebbinin terbiyesiyle kemale erer.
11. Komşuya, akrabaya ve işyerindekilere azar azar, yavaş yavaş sorumluluğumuzun gereği, tenkit ederek değil de kardeş, baba ve anne şefkatiyle nasihatte uyarıda bulunmalıdır.
İmam Mâlik’in (rh.a.) “ilmini tuz yap, edebini un yap” dediği gibi, sözü tuz gibi az, örnekliğimizi un gibi çok yapmalıyız.
Tebliğden çok temsile önem vermek gerekir.
12. Aile fertleri, kendi mahiyetlerini öğrenip hangi sıfat ve kabiliyeti belirgin ise o sıfatın rehberleri tanınmalı, onlar gibi olma ideal haline getirilmelidir.
Örnekleri örnek alanlar örnek olabilirler.
Büyükleri örnek almayan toplumlar büyük insan yetiştiremezler.
İdeali olmayan toplumlar, ideali olanların dolgu malzemesi olurlar.
Müslümanda, İslam görünmeli
Meslek ehlinde uzmanlık görünmeli
İdeal sahibinde idealine doğru hareket görünmeli
Düşmana karşı olan kimsede, düşmanın oyununa alet olmama görülmeli
Başarının şartı olan nefse muhalefet görünmeli
Kardeşlere karşı kardeşlik görünmeli
Âhireti hedef edinende de dünyayı feda etme görünmelidir.